kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Ekim 2008, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Kültür ve Turizm Bakanı Günay, şairi hastanede ziyaret etmişti.

Ardından...

16.10.2008
Ülkü TAMER (SABAH yazarı, eleştirmen): Türk Şiirinin anıtlarından biriydi. Yaşamını şiire adamıştı demek bile doğru değil, çünkü bütün yaşamı şiirdi.

Enis BATUR (Yazar, şair ve editör): Yalnız Türk şiirinin değil, 20. yüzyıl Dünya şiirinin de benim gözümde yol açıcı ve çok güçlü şairlerinden biriydi. Uzun yaşadı. İyi yaşadı. Kalıcı bir şiir bıraktı. Fazıl Hüsnü Dağlarca, benim 35 yıllık dostumdu. Çok üzgünüm.

Hasan Bülent KAHRAMAN (SABAH yazarı, eleştirmen ve akademisyen): Fazıl Hüsnü Dağlarca, eğer Batı dillerine yeteri kadar ve zamanında çevrilebilseydi, Türkiye'nin en önemli tanımlarından birisi olacaktı. "Türkçe, benim ses bayrağım" demişti, ben Fazıl Hüsnü'yü, Türkçenin en önemli ses bayraklarından birisi olarak görüyorum.

Ahmet OKTAY (Eleştirmen, yazar): Dağlarca ve İlhan Berk; çağdaş şiirimizin iki büyük ustasını arka arkaya yitirdik. Üzüntüm çok büyüktür. Yerlerinin kolay kolay doldurulabileceğini sanmıyorum. İkisi de, şiirimizin doğal ve insanal coğrafyasını değiştirmişler ve kendilerine özgü ve benzersiz dünyalar kurmuşlardı. Yaşayan şairlerimizin bu ustaların yapıtlarını tekrar tekrar okuyacaklarına ve o şiirlerde kendi şiirlerinin yeni olanaklarını bulacaklarına inanıyorum.

Ahmet SOYSAL (Şair): Türk şiir tarihinin en büyük şairlerinden biriydi. Büyüklüğü zamanla daha da iyi anlaşılacak. Yapıtının inceliği, niceliği ve çok yönlülüğü şaşırtıcı derecede idi. Ve bütün sevenlerinin ve okurlarının başı sağ olsun.

Haydar ERGÜLEN (Şair): Dağlarca'da ruh ve gövde şiir için birleşmiştir, buluşmuştur. Bu yüzden şiirin büyük gövdesi, geniş ruhudur. Şiirin, büyük şiirin, sonsuz şiirin, ancak 'adanmak'la mümkün olabileceğini göstermiştir yaşamıyla, tıpkı İlhan Berk gibi. Bazıları Çocuk ve Allah'tan sonra şiirinin farklılaştığını ve başka büyük yapıtlar yazamadığını söylerler, bana kalırsa onun tüm yapıtı tek bir 'büyük' yapıttır. İlhan Berk ve Dağlarca'nın yakın gidişleriyle birlikte, özellikle de Dağlarca'yla sadece Türk şiiri değil, evrendeki sözcükler de öksüz kalmış gibi geliyor bana.: "Issız acun kalmıştır".