"
AMAN adımı yazmayın" diyen okurum S. Öyle şirin bir mektup göndermiş ki..
"62 yaşımdayım. Yıllardan beri sinemaya gitmiyordum. Sizin birkaç ay önce yayımlanan bir yazınızda Abba'nın şarkıları ile bezenen 'Mamma Mia' filminden bahsetmeniz üzerine bütün zincirlerimi kırdım, eşimi ve iki kızımı koluma taktım.
Filmin henüz ilk dakikalarında hiç ummadığım bir şey oldu.. Daha ilk şarkı söylenmeye başlar başlamaz gözlerimden çeşme gibi gözyaşları boşalmaya başladı ve filmin sonuna kadar istisnasız tüm şarkılar söylenirken devam etti. Öte yandan, öylesine coşkulu ve mutluydum ki şarkılara içimden eşlik ediyor, zaman zaman da 'Haydi Meryl, Haydi Pierce, daha yüksek tempo! Daha Hızlı! Haydi şimdi! Coş! Coş' diye sessiz haykırışlarla tezahürat yapıyordum. Tabii oturduğum koltuğun kol dayama yerinde yumrukla tempo tutarak..
O yazıyı yazdığınız, o filmi önerdiğiniz için -çok gecikmeli de olsa- teşekkür ederim..
Duyduğuma göre şimdi de İstanbul'da Mamma Mia'nın müzikali sahneleniyormuş..
Ben şimdi ne yapacağım sayın Uluç? Filmi izlerken akan gözyaşlarımı sinemanın karanlık ortamında çevremdekilerden gizlemiştim ama, müzikalin sahneye konacağı salonda bunu başarabileceğimi sanmıyorum. Ben bu duygu yükü ile bu müzikali gözyaşı akıtmaksızın -erkekliğe halel getirmeden- nasıl izleyebilirim ki?
Başıma iş açtınız sayın Uluç.. Yoksa 'Gençlik modu'na girip gözyaşı akıtmaksızın coşsam, gerektiğinde ortalığı dağıtsam mı? O zaman da ayıp olmaz mı, 'Kırkından sonra azanı teneşir paklar' demezler mi? Bir fikir verin, Allah aşkına.."
Yayın tarihi: 14 Ekim 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/14//haber,46B9058DC44A444296CCE8421191991D.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.