Esma Sultan yalısının yangından kalan duvarı tam karşımda.. Pencere olması gereken yerlerde şimdi boşluklar var.. Bu boşluklardan Boğaz görünüyor.. Dünya güzeli Boğaz!.. Emsalsiz Boğaz.. Güneş kaybolmuş, gece İstanbul'un bizler tarafından yaratılmış tüm çirkinliklerinin üzerine iniyor.. Karanlıkta görebildiklerim sadece güzellikler artık..
İstanbul gecelerinin bir başka olması bundan..
Karşıda ormanların arasından tek tek, sarı sıcak ışıklar yanmaya başlıyor.. Aydınlatılmış bir köşk var.. Sular hafif çırpıntılı.. Tekneler geçiyor ağırdan.. Dümenleri nazlı..
Ve
Fazıl Say geliyor, tam da o pencere boşluğunun önüne oturuyor.. Le Figaro'nun
"O sadece dâhi bir piyanist değil, şüphesiz ki 21. yüzyılın en büyük sanatçılarından biri olacaktır" dediği Fazıl Say!.. Piyanosunun tuşlarına dokunuyor.. Az önce onu sunan Rana (Eski Pirinççioğlu, yeni Tabanca) "İstanbul Senfonisi besteliyor şu sıralar" dedi.. WDR, yani Batı Alman Radyo televizyonu istemiş Fazıl'dan 2010 Köln Galası için..
..Ve bir masal dünyası.. Bir rüya.. Pencerenin içindeki Fazıl şeffaf.. Boğaz'ı görmemi engellemiyor.. Fazıl'ın içinden loş ışıklı bir kotra geçiyor, süzüle süzüle.. Fazıl, Gershwin çalıyor aslında.. Summertime çalıyor.. Ama ben yaşadığım o hayal dünyasında İstanbul Senfonisi'nin adagiosunu dinliyorum sanki.. Bir ilahi ayindeyim, konserde değil..
Hayır.. Sihir falan değil, gerçek yaşadığım.. Esma Sultan Yalısı'nın artıkları tarihi eser, dokunamıyorsunuz ya.. Böylesi gecelerde konukları iklimden korumak için, bir cam fanus yerleştirdiler, duvarın 2 metre önüne.. Piyanonun başındaki Fazıl'ın görüntüsü tam da o pencerenin önünde cama yansıyınca bu büyülü dünya ortaya çıktı işte..
Boğaz'ı ve Fazıl'ı üst üste, iç içe seyrediyorsunuz.. İçinden kotra geçiyor Fazıl'ın.. Büyülenmez misiniz?. Binlerce sene evvel camı icat eden Finikeli, onun böyle sihirler yaratacağını düşündü mü acaba?.
7 Turu kutluyorum. Sadece 30'uncu yıllarını değil.. Bu gece için toplanan konuklarına, şirket reklamı yapan kimsenin izlemediği videolar, kimsenin dinlemediği nutuklar yerine, bu enfes galayı sunmakla yetindikleri için.. Fazıl Say ve
Zuhal Olcay !.. Hepsi o.. Örnek olsunlar, meraklılara.. Teşekkürler Metin Kazan.. Teşekkürler Erdem Akün..
Zuhal Olcay'ı hayatımda ikinci kez canlı izliyorum. İlki ilk çıkışındaydı. Taa 80'li yıllar.. Tesadüf gene Ortaköy'deydi. Arkasındaki fon gene Boğaz'dı.. Memo's muydu, neydi kulübün adı.. Genç ve harika tiyatrocu, hayran kaldığım bir Checkov'tan sonra sahneye, paraya ve şöhrete kaymıştı. Kızmıştım..
Bu defa Fazıl eşliğinde geceye nokta koydu, Zuhal.. Son şarkısının son satırında "Ve iktidar kötülerin elinde" diyerek..
Yok canım, aklınıza fesatlık gelmesin hemen..
Bol ödüllü "Bir Ata Krallığım" oyunundan, Selim Atakan bestesi şarkı..
Yani söz yazarı..
William Shakespeare!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Bir İstanbul Senfonisi!..
Yayın tarihi: 12 Ekim 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/12//haber,B44D10D8B436487E83D1B63AE3BDB994.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.