Yerel seçim süreci başladı...
Partiler önümüzdeki iki ay içinde kimleri, nereden aday göstereceğini netleştirecek. Bu seçimler mevcut siyasi partilerin tümü açısından hayati derecede önemli.
Çünkü bu seçimlere
Türkiye yeni bir gündemle giriyor.
Bu nedenle 22 Temmuz seçimlerinde yüzde 47'ye yakın oy olan AK Parti için de, ciddi bir travma yaşayan DP için de bir sınav niteliğinde.
Ama en önemli sınavı CHP verecek.
Bunun nedeni de yukarıda sözünü ettiğimiz
Türkiye gündeminin değişmesi. Siyaset büyük oranda
"laik-dinci" ekseninden çıkıp başka bir zemine oturuyor.
Bir siyasetçi şöyle diyor:
"AK Parti kapatma davasının kapatmama doğrultusunda sonuçlanması Türkiye'de yaşanan laik muhafazakâr çatışmasını bitirmiştir. Onun yerini ekonomik ve sosyal meseleler aldı." İşte bu değişimden en çok etkilenecek olan parti CHP olacak. Etkilenecek çünkü oya dönüşmeyen
"laiklik üzerinden siyaset" artık pek prim yapmayacak.
Dikkat ederseniz CHP'de, -Bu değişimi fark etti mi yoksa doğal akış mı oraya getirdi bilinmez-
Kemal Kılıçdaroğlu ekseninde
"yolsuzluk meselelerini" gündeme taşımaya başladı.
Ayrıca küresel finans krizi kapımızda bekliyor. Bu da ister istemez
Türkiye'nin gündemine
"ekonomi"yi sokacak ve ekonomiye ilişkin politikalar siyasette belirleyici olacak.
Peki, CHP bu iki yeni gündeme ilişkin ne önerecek ve bu önerileriyle toplumsal muhalefetin ilgi odağı olabilecek mi?
İşte bu noktada bir kez daha CHP'nin kendi iç ilişkileri dikkat çekiyor.
Görünen o ki, CHP'liler enerjilerini
Türkiye'nin yeni gündeminden çok kendi siyasi geleceklerine yöneltmiş durumda.
Bir anlamda CHP, yine kendi iç hesaplaşmalarıyla boğuşuyor.
Bir yanda genel merkez düzeyinde
"Tüzük değişikliği" mücadelesi var, öte yanda özellikle İstanbul gibi büyük kentlerde
"Belediye başkan adaylarını kim belirleyecek?" yarışı sürüyor.
Genel merkezdeki
"tüzük" kavgasının altında
"genel sekreterlik" mücadelesi yatıyor. Bu da elbette aday belirleme ile yakından ilgili.
Tarafları da belli... Mevcut genel sekreter
Önder Sav ve karşısında genel sekreterin değişmesi gerektiğini söyleyen yardımcısı
Mehmet Sevigen ve
Yılmaz Ateş. Bu mücadelede Genel Başkan
Deniz Baykal rengini belli etmese de tüzük değişikliğinin yerel seçimler öncesi yapılmasını isteyerek Sevigen ve Ateş'e yeşil ışık yaktığı konuşuluyor.
Amaç da son tartışmalarla yıpranan
Önder Sav'sız yerel seçimlere gitmek...
Daha önce CHP kongresinde bu ikilinin karşı karşıya gelmesini yazmış ve şöyle demiştik:
"Büyük olasılıkla da önümüzdeki sürece Sav-
Sevigen kavgası damgasını vuracak." Gelelim büyük şehirlerdeki
"aday belirleme" yarışına...
Yerel seçimler yaklaştıkça CHP'de Genel Başkan
Baykal dışında kimin belirleyici olacağı da ciddi bir iç kavga yaratıyor.
Bu konuda en sıkıntılı il hiç kuşkusuz İstanbul.
İstanbul'daki iç kavganın bir tarafında yine
Mehmet Sevigen var. Yanında ise bu kez İstanbul milletvekili
Çetin Soysal duruyor.
Resmi görüşe göre, Genel Sekreter Yardımcısı
Sevigen'le il başkanı
Gürsel Tekin arasında bir çelişki yok. Ama kulislere göre çelişkiyi aratmayacak gergin bir ilişki var ve İstanbul İl örgütü
"derin bir kuşatma" altında.
Mevcut belediye başkanlarından kimlerin devam edip etmeyeceği, kimin nereye aday olup olamayacağı konusunda
"sözlerin verildiği" konuşulup duruyor.
Şimdi herkesin merak ettiği soru şu; CHP, yerel seçimlere giderken iç kavgayı noktalayıp
Türkiye'nin yeni gündemine uygun politikalar mı geliştirecek yoksa bu kavganın esiri mi olacak?
Yayın tarihi: 14 Ekim 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/14//ovur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.