kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Kadınlarımız

"Soframızdaki yeri öküzden sonra gelir..." diye Türkiye'deki kadının çilesini mısralarına dökmüştü şair Nâzım Hikmet.
Aradan geçen yıllar kadının-kızın toplumdaki yerinin çok değişmediğini gösteriyor.
SABAH'ın dünkü ve bugünkü manşetleri kadının evdeki yerinin Nâzım'dan bu yana çok değişmediğini ortaya koyuyor.
Kadın hâlâ toplumun bir kesimi tarafından nesne olarak ele alınıp değerlendiriliyor.
Yaşı 5 de olsa 35 de olsa bu gerçek değişmiyor.
Akrabalarına kızan kadınlar intikam olarak 5 yaşındaki bir kızı boğup tecavüz ettirebiliyor.
Aynı şekilde eşinin ailesine davranışını beğenmeyen erkekler karılarını tecavüzle cezalandırabiliyor.
Bir yılın kabaca bir özeti ne kadar çok kadının ne bedeller ödediğini ortaya koyuyor.
Üstelik bunlar duyulup kamuoyuna mal olmuş olaylar.
Bizlerin duyup öğrenemediği, yakınları tarafından tacize uğramış, tecavüz edilmiş, şiddete maruz kalmış binlerce, on binlerce kadının var olduğunu da biliyoruz.
Töre, namus cinayeti gibi bu yüzyılda gelişmiş bir toplum için utanç verici olacak terimler günlük hayatımızdan eksik olmuyor.
Şiddetin doğrudan nesnesi haline getirdiğimiz kadınlara sahte bir saygı, sevgi gösterisi yapmayı da ihmal etmiyoruz.
Kılığı, kıyafeti, açıklığı, kapalılığı ile hayatlarına müdahale ediyor, ruhlarını da kirletiyoruz.
Bu toplumda kadın olmak zor zanaat açıkçası.
Büyük laflar ediyor ama bu gerçeği değiştirmek konusunda ciddi adımlar atamıyoruz ne yazık ki.
Evet bu ülkenin diğer bir haberimizde yansıttığımız gibi ciddi bir insan hakları sorunu var.
İşkence, kamu görevlileri elinde ölmek de bu ülkenin bir gerçeği.
Ama bunların ötesinde bu ülkenin bir kadın hakları sorunu var.
İnsan haklarından ayrı bir kategoride ele alınması gereken çok ciddi bir sorun bu.
Elimizdeki rakamlar olayın dehşetini ortaya koyuyor.
Üstelik bu dediğim gibi bir buzdağının sadece su üstündeki bölümü.
Sualtında gizli kalan çok korkunç olaylar da var, intihar, kayıp, fuhuşa zorlama gibi nice çarpıcı uygulamalar var.
Her yeni olayda kıyameti koparıyor, sonra unutup gidiyoruz.
Kadınlarımız da birer ikişer eksilip gidiyor ya maddeten ya da ruhen.