kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Ekim 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
YAVUZ DONAT

Azerbaycan'dan ilk gözlemler

Biz diyoruz "Nasreddin Hoca."
Onlar diyorlar "Molla Nasreddin." Biz diyoruz "merhaba."
Onlar diyorlar "salam."
Biz diyoruz "günaydın."
Onlar diyorlar "sabahınız heyir."
"Ninnilerimiz" aynı, "fıkralarımız" aynı, "örf, adet, geleneklerimiz" aynı. Biz "baba" diyoruz.
Onlar "ata."
Biz "tuvalet nerede" diye soruyoruz. Onlar:
- Ayağ yolu harada?
Azerbaycan'a defalarca geldik.
Ve her gelişte "şunu" düşündük:
Azerbaycan bize "sanılandan çok daha yakın."
"Komşu evi, kardeş kapısı" gibi. Merhum Haydar Aliyev'in "meşhur sözü" gerçeğin ta kendisi:
- Biz bir milletin iki ayrı devletiyiz.
"Dünün Azerbaycan'ı" fakirdi.
Binalar "dökülüyordu."
Değişim "inanılır gibi değil."
"Modern Azerbaycan'ın" inşasına "bizimkilerin" katkısı büyük. Adım başı bir "Türk müteahhidi."
Dünün Azerbaycan'ı "moralsizdi." Çoğu Bakü'de, yokluk içinde yaşayan 1 milyon "kaçkın" vardı.
Kaçkın "göçmen" demek. "Kaçkınlar" Dağlık Karabağ'dan kaçıp, Azerbaycan'a sığınanlar. Şimdi "aç ve açıkta, evsiz barksız" kaçkın yok. Azerbaycan'ı "moralli" bulduk.
Nereye gitsek "ilk soru" aynı:
- Necesiniz? (Nasılsınız?)
İsterseniz "yahşi" diyebilirsiniz... (İyi) İsterseniz "ele bele." Yani "şöyle böyle." Anlaşmak hem "kolay", hem de "keyifli."