kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
14 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat

Çılgınlığa 5 kala

ECE KOÇAL
13.09.2008
Gerçeküstücü/sürrealist İspanyol sanatçı Salvador Dali adına 19 Eylül'de Emirgan'daki Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi'nde (SSM) açılacak 'İstanbul'da Bir Sürrealist: Salvador Dali' sergisine yalnızca beş gün kaldı. Dr. Nazan Ölçer idaresindeki müze ekibi, İspanya'daki Gala-Salvador Dali Vakfı'nın himayesinde kurulan serginin, en az Dali'nin yapıtları kadar 'gerçeküstü' bir etkiyle sunulabilmesi için yine 'gerçeküstü' bir titizlik ortaya koyuyor. Sahne dekor tasarımının deneyimli isimlerinden Metin Deniz de, daha önceki SSM sergilerinde olduğu gibi, bu serginin izleyicilere en estetik şekilde sunulabilmesi için genç bir ekiple gece gündüz çaba sarf ediyor. Biz de 'gerçeküstü' bir çabayla bu serginin hazırlıklarına tanık olduk ve serginin detaylarını, Metin Deniz, Nazan Ölçer ve sergi küratörü Montse Auger Teixidor'la konuştuk. Görünen o ki, İstanbul 20 Ocak'a kadar tarihinde görmediği ilginçlikte şeylere tanık olmaya aday!

Nazan Ölçer: Karısı Gala'nın varlığı her yerde
Batı sanatının çağdaş sanata giden yoldaki büyük akımının, yani sürrealizmin büyük temsilcisi Salvador Dali'nin eserlerini Sakıp Sabancı Müzesi'ne getirmek, getirdikten sonra da layıkıyla sergilemek, uzun uğraşlar sonucu gerçekleşiyor. Çalışmalar yaklaşık iki yıl önce başlamış. Gala-Salvador Dali Vakfı yetkililerinin ilk başta epey endişeleri olmuş. Sabancı Müzesi'nin görkemli salonlarında resimlerin kaybolacağı korkusunu her iki taraf da yaşamış. Ama sponsor Akbank'ın desteğiyle tam istenildiği gibi bir teşhir hazırlanabilmiş. Hatta sergilenecek eserler konusunda pazarlık o kadar iyi yapılmış ki, vakıf tarihinde ilk defa bu kadar çok eseri başka bir müzeye ödünç vermiş. Tam 270 eser, el yazmaları ve fotoğraflar, verilen bu parçalar arasında. Hatta durumu Dali Vakfı Genel Müdürü de şöyle itiraf etmiş: "Eserler konusunda talepleri bitmek bilmedi ve sonunda kendimiz de düşündüğümüz, prensip edindiğimiz sayının fazlasıyla üstüne çıkmış olmamıza şaştık." Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer, Dali'nin eserlerinin herhangi bir sergi gibi sadece duvarlara konulan eserlerden ibaret olmaması düşüncesiyle farklı bir işe giriştiklerini anlatıyor. Bunun sebebini de şöyle açıklıyor: "Dali'nin İspanya'daki müzesi, bir tiyatro binası. Dali, geleneksel müze anlayışını bir kenara itip, müzesini o tiyatro binasında kurmuş. Bu tiyatro anlayışını buraya taşımamız gerekirdi. Bu nedenle tiyatroyla sanatı birleştiren biriyle, Metin Deniz'le çalıştık." Ölçer'e göre Dali'ye layık olmanın yanı sıra Türkiye'de böyle bir sergi açmanın başka zorlukları da var: "Sürrealizm gibi sıradan bir ziyaretçinin anlamakta zorluk çekeceği bir sanat akımını, bir de onun ele avuca sığmayan temsilcisini getirmenin zorluğunu elbette biliyorduk. Bu yüzden bunun bir retrospektif olmasında ısrarlıydık. Klasik resim eğitimi almış, ondan yola çıkarak kendi yolunu çizmiş bir sanatçının serüvenini anlatmayı amaçlıyorduk. Türkiye'nin bu tip başyapıtlarla, büyük orijinal eserlerle buluşması o kadar da eskiye gitmiyor. Bir sanatçı hakkında çok kolayca yanlış izlenim verebilirsiniz. Onun belli bir döneminden seçtiğiniz iki üç eserle onu yanlış tanıtabilirsiniz." Bu noktada bir ikilem de karşımıza çıkıyor. Türk toplumu her ne kadar sürrealizme uzak olsa da, Dali'nin resimlerini hiç ummadığınız mekânların duvarlarında görebilirsiniz. Müze müdürü bunu şu cümlelerle doğruluyor: "Evet, hiç ummadığım kişilerin ağzından 'Dali ne zaman geliyor?' cümlesini duydum. Belki aykırı ve ilgi çekici olduğu için böyle... Ayrıca medyayla çok yakınlık kurmuş biri. Deli gibi poz vermekten, konuşmaktan hiç kaçınmamış. Çılgın addedilmek için elinden gelen her şeyi yapmış." Dali'yi pek çok ressamdan ayıran, çok fazla alanda 'at koşturmuş' olması. Modacılara desen çizmiş, sinemacılarla, tiyatrocularla, bale sanatçılarıyla çok yakın ilişkisi olmuş; onlarla pek çok eser tasarlamış, kitap yazmış. Renkli bir sosyal çevrenin içinde bulunmuş. Bir bakıyorsunuz Freud'la buluşuyor, bir bakıyorsunuz Stefan Zweig'la... Bu gibi nedenlerle Dali'nin resimlerini anlayabilmek için hayatını çok iyi bilmek gerekiyor. "Çok yönlü biri ve müthiş bilinçaltı dünyası, eserlerinde ön plana çıkıyor. Onu tanımazsanız, geçmişini, bilmezseniz, bilinçaltından çıkan figürlerin anlamını bilemezsiniz. Ömrünü geçirdiği küçük yazlık köyün kıyısındaki taşlar, neredeyse bütün resimlerinde var. Bunun yanında klasik resim eğitimi almış biri olarak eski ustalara göndermeler yapmış. Michelangelo'ya, Velazquez'e, Picasso'ya, Matisse'e öykünerek yaptığı resimler var," diyor Ölçer. Salvador Dali, çok fazla esere sahip bir sanatçı. Uzun yaşamış, çok üretmiş, çok satmış, baskı ve gravür gibi alanlarda da çalışmış. Bazıları numaralı, bazıları numarasız çok eser piyasaya sürmüş. Bu nedenle doğru eserleri sergilemeye özen gösterdiklerini anlatıyor Nazan Ölçer: "Herhangi bir tereddüt yaşamamak için Gala-Salvador Dali Vakfı'na gittik. Ünlü sanatçıların hepsi için bu tereddütler var. Bu sorgulamayı zamanında pek çok çevre yapmamış ki, doğru olmadığı iddia edilen pek çok eser ortada dolaşıyor. Büyük dava konusu oluyor. Dali Vakfı'ndakilarin ciddi bir hukuk büroları var." Peki bunların arasında hangilerini Sakıp Sabancı Müzesi'nde göreceğiz? Nazan Ölçer eser seçimlerini şöyle anlatıyor: "Bir müzenin eserleri ödünç verilirken, varolan teşhirinin bozulması pek tercih edilen bir durum değildir. Hem duvar boş kalmasın istenir, hem onun yerine konulacak o dönemden eser azdır veya yoktur. Yeniden bir düzenleme gerekir. Bütün bunlar zahmetli işlerdir. Bu nedenle teşhirden eser seçmek pek istenmez. Ama her müzenin sergileme kapasitesi sınırlıdır. Depoda da baş eserler olur. Bunlar zaman zaman birbirleriyle yer değiştirir. Veya Dali Müzesi aynı eser için birden fazla yere söz vermiş olabilir. Öncelik kapmanız gerek." Ölçer en çok Gala resimleri konusunda pazarlık yapmış. Dali'nin ilk görüşte vurulduğu, bir daha da hayatından çıkarmadığı eşi Gala, pek çok sanatçıya ve yazara ilham vermiş bir kadın. Şair Paul Eluard'la evliyken kendisinden 10 yaş küçük Dali'yle birlikte olmaya başlıyor ve kocanın pek çok eserinde görülüyor. "Gala'yı bu sergide ne kadar göreceğiz?" sorusuna şöyle cevap veriyor: "Sergide en azından 10-15 resimde Gala var. Zaten Gala'nın varlığı her yerde... Dali sergisini hazırlamak için defalarca İspanya'ya, yaşadığı yerlere gittik. Gala'nın olmadığı yer yok. İlişkilerinin başlangıcı ilginç ve kadının kararlılığı dikkat çekici. O zamanlar Dali, gencecik, hiçbir cevherini dünyaya yaymamış bir genç adam. Gala, Dali'yi Dali yapan kadın. Gala hakkında çok şey söylenebilir. Dali'nin her şeyini parasını, üretimini, her şeyini yönlendirmiş. Ciddi bir tutku söz konusu. Her ikisi de çok uzun yaşamış. Ama önce Gala ölmüş. Gala'nın ölümünden birkaç yıl sonra Dali tamamen içine kapanmış." Son olarak sergiyi gezdikten sonra hediyelik eşya bölümüne uğramayı es geçmeyin. Dali Vakfı'nın izniyle üretilmiş kalemden kahve fincanına kadar 4 binden fazla ürün sizi bekliyor olacak. Hiç merak etmeyin, sürreal dünya orada da devam edecek... Dileriz fiyatlar da sürreal olmaz!
Haberin fotoğrafları