Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Antalya, Çanakkale, Adana gibi bölgelerde çıkan orman yangınlarının mühendislik açısından kesin olarak kontrol altına alındığını belirterek, ''Soğutma işlemi bitmeden yüzde 100 bitti diyemiyoruz, ama şu anda mühendislik açısından tüm yangınlar söndürüldü'' dedi.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) tarafından DSİ 5. Bölge Müdürlüğü sosyal tesislerinde düzenlenen kahvaltılı sohbet toplantısında, basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Son dönemde
Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde çıkan orman yangınları konusunda bilgi veren Eroğlu, yangınlarda 1,300 yangın işçisi, 150 uzman mühendisin çalıştığını, ayrıca 35 hava aracının kullanıldığını söyledi.
Yangınlarda görev yapan kişilerin gece gündüz durmadan, günde sadece yarım saat uyku ile canlarını dişlerine takarak çalıştığını anlatan Eroğlu, ''40-45 derece sıcaklıkta ve saatte 70 kilometre hızla esen poyrazda yangın söndürmeye çalışmak kolay değil. Başka bir ülkede olsa daha fazla yer yanardı. Geçen sene Yunanistan'da yangın oldu, oradaki ormancıların (canımızı tehlikeye atamayız) diye çekip gittiklerini biliyorum.
Arkadaşlarımız, yangınları söndürmeden dinlenmemeye yemin etmişler. Yangınlarda çalışan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. İnşallah bu yangınlarla yangın sezonunu kapatmış oluruz'' dedi.
''BU YILIN SONUNA KADAR 420 BİN HEKTARLIK ALAN AĞAÇLANDIRILACAK"
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, orman yangını çıkan arazilerin hiçbir şekilde rant konusu yapılamayacağını belirterek, ''Yanan orman alanlarının bir santimetre karesi dahi işgal edilmesi mümkün değildir, bu konuda Çevre ve Orman Bakanı olarak söz veriyorum'' dedi.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) tarafından DSİ 5. Bölge Müdürlüğü sosyal tesislerinde düzenlenen kahvaltılı sohbet toplantısında basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Toplantıda ormanların önemine değinen Bakan Eroğlu, dünyanın akciğeri olan ormanların küresel ısınmayla mücadelede en etkin unsurlardan biri olduğunu ve ormanların tüm dünya insanları tarafından korunması gerektiğini söyledi.
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 1 Ocak 2008 tarihi itibariyle başlatılan ''Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Eylem Planı'' hakkında da bilgi veren Eroğlu, bu çerçevede 2012 yılına kadar 2 milyon 300 bin hektar alanın (Trakya büyüklüğünde) ağaçlandırmasının hedeflendiğini hatırlattı.
Buna göre bu yılın sonuna kadar 420 bin hektarlık alanın ağaçlandırılacağını söyleyen Eroğlu, ''Yani bu sene yanan alanın 42 katı büyüklükte bir alanı ağaçlandırmış olacağız. Özellikle insanların şehirlere yeşillikler içinde girmesini arzu ediyoruz'' diye konuştu.
Başkent Ankara'ya planın 2 katı kadar daha fazla ağaç dikeceklerini belirten Eroğlu, ''Ağaç dikme mevsiminde Ankara'da büyük bir seferberlik başlayacak. Göreceksiniz Ankara'nın çehresi değişecek'' dedi.
TÜRKİYE'DEKİ ORMAN YANGINLARITürkiye'de özellikle yaz aylarında çıkan orman yangınlarına zamanında müdahale edilemediği gerekçesiyle aldıkları eleştirilerin hatırlatılması üzerine Eroğlu, bunun doğru olmadığını,
Türkiye'nin yangınlara erken müdahale etmesi nedeniyle bir çok ülkeye örnek gösterildiğini söyledi.
Türkiye'de orman yangınlarının geçmiş yıllara oranla son dönemde yarı yarıya azaldığını belirten Eroğlu, önemli olanın yangınları en aza indirmek olduğunu, yangın çıkmasını sıfıra indiren bir ülkenin de bulunmadığını kaydetti.
Özellikle Temmuz ve Ağustos döneminde orman yangınları bakımından tüm Akdeniz ülkeleri ve Ege adalarının tehdit altında olduğunu ifade eden Eroğlu, 2003-2007 döneminde İtalya'da 400 bin hektar, Fransa'da 112 bin hektar, İspanya'da 257 bin hektar alan ormanın yandığını,
Türkiye'de ise söz konusu dönemde sadece 33 bin 340 hektar alan ormanın yandığını söyledi.
Orman yangınlarında çalışan kişilerin son derece deneyimli ve yetişmiş elemanlar olduğunu söyleyen ve son yangınlara da çok hızlı müdahale edildiğini belirterek, ''Başka bir ülkede olsa daha fazla yer yanardı'' dedi.
Antalya, Çanakkale ve Adana'da son dönemde çıkan yangınların kontrol altına alındığını vurgulayan Bakan Eroğlu, ''İnşallah bu yangınlarla bu seneki yangın sezonunu da kapatırız'' dedi.
''YANGINLARA SON DERECE HIZLI MÜDAHALE ETTİK''Eleştirilerin aksine yangınlara son derece hızlı müdahale edildiğini vurgulayan Eroğlu, şöyle konuştu:
''Orman bölgelerimizde kameralarımız ve alarm sistemlerimiz var. Bu kameralar ve alarm sistemleriyle yangın önce en yakın merkeze ve Ankara'daki Yangın Harekat Merkezine iletiliyor. Yangın Harekat Merkezi en son teknoloji ile donatılmıştır. Buradan canlı olarak helikopterler izleniyor, nereden ne kadar su alındığı, nereye döküldüğü, uydudan veya harita üzerinden takip ediliyor. Ayrıca yangın mahallerine de Yangınla Mücadele Karargahları kuruldu. Durum 24 saat kontrol ediliyor.
Şunu söylemek istiyorum, yangın her zaman çıkabilir. Önemli olan yangını önlemektir. Vatandaşlarımız da çok dikkatli davranarak küçük bir yangını bile Alo 177'yi arayarak derhal bildirmeleri gerekiyor.''
Çıkan yangınların terör örgütlerinin işi olduğunu düşünmediğini de belirten Eroğlu, Çanakkale'deki yangının anız yakılması nedeniyle, İzmir'de meydana gelen yangının bir kişinin meyve kutularını yakması nedeniyle, Adana İmamoğlu'ndaki yangının sigara nedeniyle çıktığını, Antalya'daki yangının sebeplerinin de araştırıldığını söyledi.
YANGIN İÇİN MİLLİ FİLO KURULMASI ÇALIŞMALARIYangın söndürme uçaklarının kiralama yoluyla temin edildiğini belirten Eroğlu, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Orman Genel Müdürlüğüne bağlı bir milli yangın söndürme filosunun kurulacağını açıkladı.
Yangın söndürme uçaklarının pahalı araçlar olduğunu ve uçakları dünyada sadece birkaç fabrikanın yapabildiğini anlatan Eroğlu, geçen sene yaşanan kuraklık nedeniyle İtalya, İspanya, Fransa gibi ülkelerin yangın helikopteri ve uçakları almak için sırada olduğunu, bu nedenle kurulacak filonun bir senede tamamlanamayacağını söyledi. Eroğlu, ''Biz her yıl 2'şer tane yangın söndürme uçağı alsak 5-6 yılda filo kurulur'' dedi. Veysel Eroğlu, söz konusu uçakların tanesinin de yaklaşık 30-40 milyon dolar olduğunu vurguladı.
Bakan Eroğlu, Türk Hava Kurumundan kiralanan yangın söndürme uçaklarının uzun süreli kiralama yoluyla temin edilmesi için mevzuatta gerekli değişikliği yapacaklarını da bildirdi.
Şu anda yangın söndürmede kullanılan uçakların gece uçuş izni olmadığını, bu konuda izin vermesi için Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın Ulaştırma Bakanlığına talimat verdiğini kaydeden Eroğlu, ''Gece uçuşu izne bağlı, fakat zaten kiralama yaparken gündüz saatlerinde çalışmaları için sözleşmeler yapılıyor. Gece uçuşu oldukça riskli. Bir pilotun çalışacağı süre de belli. Bunun için eleman temini de şart. Milli filo kurulursa bu konuda da çalışma yapacağız'' diye konuştu.
YANGINLARIN EKONOMİK KAYBIBasın mensuplarının son çıkan yangınların ekonomik kaybını sormaları üzerine konuyla ilgili henüz bir hesap yapılmadığını belirten Eroğlu, ''Bir hektarlık alanın ağaçlandırma maliyeti 6 bin YTL. Bu sene yaklaşık 10 bin hektar alan yandı. Fakat yanan her bir ağacın ekonomik kaybı...vs ayrı hesaplamak gerekiyor. Bunun hesabını ancak kış aylarında yapabiliriz'' dedi.
''RANT SÖZ KONUSU OLAMAZ''
Bir basın mensubunun, ''10 bin hektarlık alan yanıyor, bu alanların hiçbir şekilde ranta konu olmayacağına söz veriyor musunuz?'' şeklindeki sorusu üzerine Bakan Eroğlu, şöyle konuştu:
''Evet, yanan alanların bir santimetre karesi dahi işgal edilmesi mümkün değildir, bu konuda Çevre ve Orman Bakanı olarak söz veriyorum. Yanan alanın herhangi bir işgali varsa 70 milyon insandan rica ediyorum lütfen bize ihbar etsinler. Ben kendi ellerimle yıkarım.''
Eroğlu, ilgili mevzuat gereği yanan alanların bir sene içinde ağaçlandırılması gerektiğini belirterek, son dönemde Antalya, İzmir, Adana ve Çanakkale'de yanan bölgelerin de en kısa zamanda ağaçlandırılacağını söyledi.
KURTULMUŞLU: BÖLGEYE ATOM BOMBASI ATILMIŞ GİBİ
Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, Antalya'nın Serik ile Manavgat ilçeleri arasında 31 Temmuzda çıkan orman yangınının tamamen kontrol altına alındığını, yangının bölgeye atom bombası atılmış gibi zarar verdiğini bildirdi.
Kurtulmuşlu, bölgede soğutma çalışmalarının sürdüğünü, bu çalışmaların arkasından zarar tespitine başlanacağını ifade etti.
''Yangın bölgeye adeta atom bombası atılmış gibi zarar verdi'' diyen Kurtulmuşlu, yangın söndürmede birçok teknik kullanıldığını, havadan müdahalenin yanı sıra yer ekiplerinin iş makinesinden tarım aletlerine kadar birçok aleti kullanarak yangını söndürmek için çalıştıklarını söyledi.
Yerleşim birimlerini alevlerden korumak için yangına karşı ateş yaktıklarını anlatan Kurtulmuşlu, şöyle konuştu:
''Alevler son sürat yerleşim birimlerine doğru gelirken, yerleşim birimleri ile orman arasında şerit açarak bu bölgeyi kontrollü bir şekilde yaktık. Yani yangına karşı ateş açmış olduk. Hızla ilerleyen alevler önceden yaktığımız bu şeride dayandığında bir anda söndü. Bu şekilde en az 10 mahalleyi alevlerden kurtarmış olduk.''
''YANGININ TEK İYİ TARAFI KENE KALMADI''Yangının zararlarının beş ana başlıkta toplanabileceğini belirten Kurtulmuşlu, ''birinci zararın ağaçlar ve bitki örtüsünün kaybı, ikinci zararın orman yolları, köprüler gibi altyapının zarar görmesi, üçüncü zararın hayvanlara yönelik zarar, dördüncüsünün bölgenin yeniden ağaçlandırılması için harcanacak para ve beşincisinin de yangını söndürmek için harcanan para'' olduğunu dile getirdi.
Kurtulmuşlu, yangında en büyük zararın ise fauna olarak adlandırılan hayvan çeşitliliğine ilişkin olduğunu belirterek, yöreye özgü keklikler, yırtıcı kuşlar, sürüngenler, akrepler, çakallar ve tilkilerin bir kısmının telef olduğunu ama asıl önemlisi bu hayvanların bundan sonra yaşayacak alanlarının da yok olduğunu vurguladı. Yangının ''tek iyi tarafı'' bulunduğunu anlatan Kurtulmuşlu, şöyle konuştu:
''Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı. 1940 ve 1950'li yıllarda bölgede çıkan orman yangınlarının kayıtlarına bakıldığında, bazı büyük yangınların orman köylülerince çıkarıldığı anlaşılıyor. Köylülere sorulduğunda 'bu ormanları yakmazsak hayvanlarımızı keneden kurtaramayız' dedikleri kayıtlarda yer alıyor. Yani geçmişte insanlar hayvanlarını keneden kurtarmak için civardaki ormanı ateşe vermişler.''
YANGINA DAYANIKLI AĞAÇLARMustafa Kurtulmuşlu, uzun yıllardan beri
Türkiye'nin en büyük yangınlarının hep bu bölgede çıktığına işaret ederek, yanan alanların yeniden ağaçlandırılacağını, bölgeye has kızılçam ağacından vazgeçmenin söz konusu olmadığını ancak orman çevresine ve aralara yangına dayanıklı ağaç türleri dikileceğini kaydetti.
Bundan sonra orman yangınları konusunda yeni bir kavram ve anlayışla planlama yapılması gerektiğine de işaret eden Kurtulmuşlu, şunları kaydetti:
''Bu bölgeye saf kızılçam yerine karışık orman kurmak gerekecek. Bunun yanında, ormanı yerleşim birimlerinden, turizm alanlarını ormandan, ormanı rafting alanlarından uzaklaştırmak gerek. Orman köylülerine, ormanla yerleşim birimleri arasındaki araziyi yangına dayanıklı ağaç türleri dikmek üzere tahsis etmek lazım.
Orman ve yerleşim birimleri arasında yangının atlamasını önleyebilecek genişlikte tarım alanları oluşturulmalı. Orman kenarlarına yangına dayanıklı incir, defne, harnup, kiraz, yaban elması, sandal ağacı ve servi dikilmeli.''
YANGININ ÇIKIŞ SEBEBİOrman Bölge Müdürlüğü Basın Sözcüsü Aydoğan Türedi de, yangının yöredeki lokantacılar tarafından çıkarıldığı iddialarını yalanladı.
Yangının başladığı yer ile lokantacıların bulunduğu yer arasındaki mesafenin uzak olduğunu ifade eden Aydoğan, yangının yerleşim birimlerine yakın bir noktadan çıktığını belirterek, insan kaynaklı olduğunu düşündüklerini ifade etti.
(AA)