Lütfen yakınma olarak algılamayın. Sadece içimizi döküyoruz. Geçen yıl cumhurbaşkanlığı seçimi krizinin tetiklediği erken seçim nedeniyle tatil yapamadık. Yaz boyunca yazılarımız da seçim ve onu izleyen gelişmeler üstüne oldu. Bu yıl AK Parti hakkındaki kapatma davasına, Ergenekon operasyonuna rağmen risk aldık. Bir Ege kasabasındaki mütevazı evimizde üç hafta kafamızı dinleyecektik. Ve de gündemin baskısından fırsat bulabilirsek farklı konuları ele alacak, sizler için yeni pencereler açacaktık.
Sıkı da hazırlanmıştık. Bir valiz dolusu kitap, dosya, not, belge götürmüştük.
Ama o üç haftada tarih ırmağının akışı öylesine hızlandı ki, bizi de önüne katıp götürdü. Yani gündemden bir türlü kopamadık.
Tüm o dosyalar, notlar, hazırlıklar, mesleğimizin jargonuyla söylememiz gerekirse, "Elimizde şişti".
Gündem kurbanları Ah, neler yoktu ki o dosyalarda...
- Örneğin Roma İmparatorluğu'nda köleler için uygulanan amortisman hesabının günümüzde küresel muhasebe sistemine etkilerini irdelemeyi kafaya koymuştuk.
- "Avrupa İslamı" akımı ile Kayserili Müslüman Kalvinistler'in karşılıklı etkileşimi üstüne sıkı bir çalışma yapmıştık.
- Pakistan'daki 5 Temmuz 1977 darbesi ile
Türkiye'deki 12 Eylül 1980 darbesinin gerek hazırlık ve uygulama, gerekse sonuçları açısından ortak yönlerini ve günümüze etkilerini de bir yazı konusu yapacaktık.
- Bir kişinin, Başkan Jimmy Carter'ın ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Kazimierz Brzezinski'nin (1997'de yazdığı "Büyük Satranç Tahtası" adlı kitabında "ABD'nin askeri ve emperyalist projelerini halka kabul ettirmek için yeni bir Pearl Harbor gerekiyor" diyen strateji uzmanı), Fas'tan Pakistan'a kadar giden bölgenin, yani "Genişletilmiş Ortadoğu"nun kaderini nasıl değiştirdiğini anlatacaktık.
- Fransa'nın önde gelen Orta Çağ tarihçilerinden Sylvain Gouguenheim'ın Antik Yunan mirasının Orta Çağ'ın Hıristiyan Batı'sına aktarılmasında İslam bilginlerinin rolünün sanıldığından çok daha az olduğunu iddia eden "SaintMichel Dağı'ndaki Aristo" adlı kitabından ve akademik çevrelerde yol açtığı eşi görülmemiş polemikten söz edecektik.
Gelecek yaz umudu İstanbul'a dönerken iddialı bir karar aldık: Tüm o hazırlıkları, notları, belgeleri ve kitapları Ege kasabasında bıraktık. Tabii kalbimizi de. Gündem ırmağının galibayavaş yavaş durulmaya başlayan suları gelecek yaza, eğilip içebileceğimiz kadar berraklaşabilirse, birkaç örneğini sıraladığımız farklı çalışmalarımızın hapsedildiği dosyaların kapağını o zaman daha gönül rahatlığıyla ve yaptığımız işten daha çok mutluluk duyarak ve de keyifle açabileceğimiz umuduyla Kürkçü Dükkânı'na geri geldik.
Yeter ki, gelecek yaza çıkalım.
Yeter ki, gelecek yaz
Türkiye o tür yazılar hazırlayacak kadar normalleşmiş olsun.
11 ay sonra yeniden zamanın ağır aktığı o Ege kasabasından yazmak umuduyla, merhaba İstanbul. Hoş bulduk.
Yayın tarihi: 5 Ağustos 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/05//haber,435AB79DBBDF429CB293CD8A0D695DE0.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.