Slavoj Zizek, en 'önemli' demeyeceğim ama yaşayan en 'ilginç' düşünürlerden birisi. Balkanlı olan ve dünyanın artık bütün dillerine çevrilmiş bu felsefecinin asıl soyadının da hep 'çiçek' olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki, New York'ta bir konferansından sonra yemek yediğimizde bunu kendisine söylemeyi, sormayı unuttum. Kendisini '
felsefe dünyasının popstarı' diye nitelendirenler de var. Ben onu bir süre önce ölen Fransız sosyologu
Jean Baudrillard'a benzetiyorum. Özellikle gündelik olgular hakkındaki yazılarında, onun gibi, meseleleri, çarpıcı paradokslar kurarak, keskin saptamalarla açıklıyor.
Hümanist militarizm ve 'eski Avrupa' Zizek'in
Guardian gazetesinde bir yazısı yayımlandı (23 Ekim 2007). Makale '
Türkiye, Şirin Batı Uzlaşmasının Kenarındaki Dikendir' başlığını taşıyor.
Her zamanki gibi çok önemli saptamaları var Zizek'in. Öncelikle, 'hümanist' diye tanınan
Kouchner'in Fransa Devlet Başkanı
Sarkozy tarafından Dışişleri Bakanlığı'na getirilmesini ele alıyor. Bunu,
Bush-Blair ikilisinin öteden beri sürdürdüğü dış politika anlayışının bir uzantsı olarak gördüğünü söylüyor. Demesi şu ki, Bush-Blair ikilisi uzun bir süredir '
biz' nitelemesiyle bir savaş (politikası) sürdürüyor. Burada 'biz'in Avrupa olduğu kesin. Fakat bu Avrupa '
eski Avrupa'dır. 'Eski Avrupa', bilindiği gibi Bush tarafından kullanılan bir deyim. Bush bununla kendi sürdürdüğü kirli savaşa ve politikaya karşı çıkan Fransa-Almanya hattını kastediyordu.
Zizek, meseleyi değiştiriyor.
'Eski Avrupa' kavramının antik Yunan-Roma geleneğine dayanmış ve 'Hümanizma' iddiasında bulunmuş, tek odaklı bir Avrupa kültürü anlayışına dayalı Avrupa olduğunu öne sürüyor. Sarkozy Kouchner sonrasında bu Avrupa'nın artık Fransa'yı kapsadığını belirtiyor. Çünkü, ortadaki çok ürpertici şey şu:
'Eski Avrupa', 'hümanist' bir görüntü altında dünyaya art arda savaşlar açıyor. Bu yeni durum, Zizek'e göre, '
militarist hümanizm' . Doğal; askeri müdahaleler, savaşlar artık 'hüminist bir kurtarıcılık' kisvesi altında gerçekleştiriliyor.
Avrupa'nın dikeni Türkiye Zizek'e göre,
bugüne kadar Türkiye, Avrupa'da bir dikendi. Avrupa, kendisine dönük, benmerkezcil yaklaşımıyla Türkiye'yi sürekli olarak dışladı. Türkiye 'biz'in bir parçası değildi .
Ama, diyor, Zizek, işler şimdi bir kez daha karıştı. Çünkü, Türkiye, Kuzey Irak'a müdahale kararını parlamentosundan geçirerek, o 'biz'in, 'hümanist militarizm' bağlamında olsa da bir kez daha parçası olmak istediğini, olabileceğini gösterdi. Oldukça muğlak bir yaklaşım bu. Çünkü, Zizek'e göre, Batı, Türkiye'yi bir parçası haline getirmek istemediğinden bu 'müdahale kararı'nı benimsemiyor. Benimserse Türkiye de 'hümanist militarizm' yoluyla o 'kampa' katılacak.
Bu çok ilginç değerlendirmenin sonunda Zizek bir başka ilginç görüş geliştiriyor. Benim de çok sevdiğim bir şairyazar olan
Eliot'un bir ifadesinden hareket ederk,
Avrupa'yı korumanın yolu ondan kopmaktır, onu içine kapalı bir mezhep gibi algılamaktır diyor. Eliot da zamanında, bir dini korumanın yolu onu bir mezhebe dönüştürmektir demişti.
Yeni Avrupa ve Türkiye Zizek'in bu noktaya varmasının nedeni açık:
bugünkü değerler sistemi içinde Avrupa artık Aydınlanmanın ve gerçek hümanizmanın Avrupa'sı değil. O ancak özel bir gayretle yeniden kurulabilir. Tabii, Türkiye, o Avrupa'nın bir parçası olabilir mi sorusu başlı başına bir soru olarak ortada duruyor.
Keskin ve çok önemli bir zeka Kuzey Irak'a müdahaleyi böyle yorumluyor. Eksik bilgiye dayalı, yanlışları olan bir değerlendirme ama hiç doğrusu yok denebilir mi? Evet, soralım, bu müdahale gerçekleşirse Türkiye Avrupa'yla yakınlaşacak mı, uzaklaşacak mı?
Yayın tarihi: 25 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/25//kahraman.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.