Son yıllarda lira değerleniyor, döviz kurları geriliyor. Bu nedenle değer kaybeden para üzerinden borçlanıp değerlenen para cinsinden aktiflere yatırım yapmak cazip. Yabancılar bunu yapıyor. Yabancı portföy yatırımlarının stoku ilk kez 100 milyar doları geçti. Aynı zamanda yabancılar doğrudan yatırımlarını da artırdılar. Geçen yıl 20 milyar dolarlık gerçekleşmeden sonra Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan bu yıl 25 milyar dolar beklediğini söyledi.
Aynı eğilime yerli şirketler de katıldı. Bankalar dışarıdan borçlanıyor ve bunu reel sektöre kredi olarak kullandırıyor. Bunun dışında reel sektör doğrudan yurt dışından kredi kullanımını da sıçrattı. Çünkü mevcut sistem yurt dışından borçlanmayı cazip hale getirmiş.
Bankaların pozisyon açmasına herhangi bir kur riski ile karşılaşmamaları için izin verilmiyor. Ama reel sektörde böyle kıstaslar yok. Son olarak da BDDK yayımladığı bir raporla bankaların reel sektörün üstlendiği kur riski nedeniyle kredi riski ile karşı karşıya kalabileceğini belirtti. Bankaların kendisi kur riski üstlenemiyor, son yılların en kârlı sektörü olarak ithalatçı şirketlere döviz kredisi açamıyor. Yurtiçindeki bankalar açamadıkları için de, bu tür şirketler gidip yurtdışı bankalardan borçlanıyor. Kredisini oradan kullanıyor. Türkiye'deki yabancı ortaklı bankalar, bu tür şirketlere kredi açamadıklarından doğrudan yabancı ortağına havale ediyor. Sonuç yine yurtdışından kredi kullanımına çıkıyor.
Kredi piyasası
Yukarıda Türkiye Bankalar Birliği'nin verileri var. Bu yıl ortası itibariyle toplam krediler 183.7 milyar dolar, bireyseller dışlandığında kurumsal kredilerin toplamı 124.7 milyar dolar. Bunun 93 milyar doları yurtiçi yerleşik banka şubelerinden kullandırılmış. Banka sisteminin yabancı para kredileri toplamı ise 45 milyar dolar. Bunun da 19.5 milyar doları yurtiçi şubelerden, 25.5 milyar doları yurtdışı şubelerden açılmış. Reel sektör 25.5 milyar doları Türkiye'de yerleşik bankaların yurtdışı şubelerinden kullanırken buna ek olarak yurt dışından 63 milyar dolarlık daha borçlanmaya gitmiş. Yani yurtdışı yerleşik bankalardan ihtiyacını karşılamış. Böylece yerleşik bankalardan 19.5, yerleşik bankaların yurtdışı şubelerinden 25.5, Türkiye'de yerleşik olmayan bankalardan da 63 olmak üzere toplam 108 milyar dolarlık yabancı para borçlanması yapmış. Bunun 63 milyarını yabancı bankalar, 45 milyarını Türkiye'de yerleşik bankalar karşılamış.
Aksaklık nerede?
Sonuçta reel sektörün yabancı para kredi pastasının yüzde 42'si yerleşik bankalardan, yüzde 58'i yabancı bankalar tarafından sağlanır olmuş.
Kurumsal kredi piyasası yabancı para ağırlıklı hale gelmiş. Yabancı para cinsinden kredi piyasası da Türkiye'de yerleşik olmayan bankaların eline geçmiş. Yerleşiklerin döviz mevduatı ise 93 milyar dolara varmış. Bunun yurtiçi şubelerden ancak 19.5 milyar doları kurumsal krediye dönüşebilmiş. Bir miktar da bireysel krediye dönüşen vardır. Gerisi herhalde açık pozisyon yapılmasın diye yurtdışına veya dövize, dövize endeksli kâğıtlara yatırılmış olsa gerek. Sonuçta
tasarruflar yabancı para ile yapıldığından yurt dışına çıkıyor, şirketler döviz kredisi istediği için yurda kredi olarak dönüyor. Türk finansal sistemi de pazarını kaybediyor. Bir yerlerde bir aksaklık yok mu acaba?
Sonuç
"Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, öbürleri de yanlış gider" G. Bruno
Yayın tarihi: 25 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/25//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.