Son 10 gündür bu şarkıyla yatıp bu şarkıyla kalkıyorum. Ne zaman bıkacağım, merak ediyorum. Sanırım bu, daha epey bir zaman böyle gidecek. Çünkü her defasında aynı heyecanla basıyorum 'play' tuşuna. Evde
Romeo, arabada
Romeo, yürürken, koşarken kulakta
Romeo, gazetede yazımı yazarken
Romeo,
Romeo,
Romeooo! Üstelik hayatımda ilk kez Hande Yener için para harcadım! Daha önce ne bar programlarına gitmişliğim vaaar ne de albümlerini alıp dinlemişliğim. Kadın tarzını değiştirmiş, çok da iyi etmiş. Yalnız
Romeo'yu dinlemeyi bu kadar severken, yok buna sevmek de denmez, 'kafayı takmışken', klibi ekranda çıktığı anda mekanı koşarak, hatta kaçarak, terk ediyorum. Ve bu klip, beni şarkıdan soğutacak diye de korkuyorum. Hande kendi Romeo'sunu cümle alem görsün istemiş ve sevgilisini klibinde oynatmış çünkü. Peki ama bir Romeo, bu kadar mı Fred Çakmaktaş bakar kardeşim? Çocukcağız "Benim ne işim var burada?" der gibi, belli ki o sırada eziyet çekiyor. Bu sıkıntısı da yüzüne, bir 'ruhsuzluk aksi' olarak yansıyor. Bir de tabii Hande'nin robot dansı figürleri var ki... O bölüm tam akıllara zarar! Daha fazla anlatıp o makus görüntüleri tekrar tekrar hafızamda yaşamak istemiyorum. En iyisi yazıyı burada kesmek ve play tuşuna tekrar basmak: "Kavga etmez, sever beni Romeo Romeo Romeo Romeooo!"
Bugünkü Tüm Yazıları
Perdenin arkasından söylesin...
Yayın tarihi: 15 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/15/pz/ozicer.html
Tüm hakları saklıdır.