Güzide Duran'ın sevgilisi olarak gündeme gelen Moris Kohen, ne zannedildiği gibi boş gezenin boş kalfası ne de magazin figürü olmaktan hoşlanan biri....
Aaaaa! Baktım O! Ne işi var burada.. Üstelik benim arkadaşlarımın yanında. "Burası," dediğim Çeşme.. "O," dediğim Moris Kohen.. Bu isim ve resim, bana her zaman enteresan gelmiş bir magazin malzemesinden öteye değildi. İki ünlü kadının bu adama fena aşık olduklarını biliyordum mesela.. Bir de magazin muhabirleriyle yaşadığı itiş kakışları, "kabadayılıkla" suçlanmasını.. Sonra yüzyılın çifti, kennedygillerden Yeşim ve İlker'in, kendi beraberliğine yönelttiği suçlamalarda aldığı sessiz ama sağlam tavır vs.. Kafamda gece hayatını seven, ünlü kadınlarla birlikte olmayı özellikle tercih eden, biraz hırçın, biraz snob, biraz maço, kısacası karman çorman bir adam portresi vardı işte. Ve hiç konuşmaması da ayrıca enteresan geliyordu. Özel hayatı, ilişkisi hatta boyu-posu bile didik didik edilirken, O hiç konuşmadı.. Ve de nedense bu adam bende hep bir merak uyandırdı.
RÖPORTAJDAN VAZGEÇTİ İşte o sakin pazar akşamı Dalyan'da Hasan'da balık yerken, kalabalık bir dost ortamında başlattığımız arkadaşlığı ben hemen şımarıp, kullanayım dedim. Çünkü adamı yakından tanıdıkça, kafamda kendisiyle ilgili tüm resimler birer birer çöpe gitti. Bir kere benim zannettiğim gibi meslek hanesinde 'boş gezenin boş kalfasıdır' yazmıyordu. Çeşme'de olma sebebi de "Kışın gezdim tozdum, her kuşu sevdim yetmedi, bir de Ege'ye uzanayım, oradaki leylekleri fethedeyim" derdi hiç değildi. Daha taaa kışın başında, Alaçatı'da bir inşaat işine başlamıştı ve aylardır o işin başındaydı. Hemen hemen bütün kışı İzmir ve Çeşme'de geçirmiş, burada çok sıkı dostlar edinmiş, bölgeyi fazla sakin bulmakla birlikte çok sevmişti. Ben de kendisine bir akşamüstü telefon açıp, sesime en "inan bana, benden sana zarar gelmez" tonu verip röportaj teklifinde bulundum. Söz verdim, magazinci arkadaşlarıma hafta boyu kullanacakları malzeme çıkaracak sorular sormayacaktım. Tamam tamam itiraf ediyorum, en azından usturuplu soracaktım! Önce "Tamam," dedi, ama sonra, ertesi gün, tam da randevu saatimiz geldiğinde vazgeçti. Ben yine yağmurda kalmış kedi pozumla "Ama, ama nedeeen?" deyince verdiği cevapsa, beni susturmaya yetti. "Öncelcim her gün gazetelerin birinci sayfasında şehit haberleri bu kadar can yakıyorken, arka sayfada kendimi görmek başta beni kızdırır. Değil ki başkaları ne düşünür? Darılma bana, kızma da... Ama lütfen yapmayalım bu röportajı!" Eh n'apalım artık.. Boğazına çökecek değilim ya... Peki, dedim büktüm boynumu..
'BEN KİMİM Kİ' Aslında magazin figürlerinden bazıları için "Yahu biz şimdi bu adamı veya kadını neden tanıyoruz?" sorusuna, o figürlerin kendileri de bizzat yanıt bulamıyorlar. Ve bunun kendi tercihleri olmadığını söylüyorlar. Geçenlerde Ender Mermerci'nin bir televizyon röportajına denk gelmiştim. O da kendisi ve kızlarının bu kadar gündemde olmasına bir anlam veremiyor ve durumdan şikayet ediyordu. Aynı rahatsızlık Moris Kohen'de de var. "Ben kimim ki?" diyor, "Peşimde kamera ordusuyla yaşamak zorunda bırakılıyorum." Ama tabii benim buna koca bir itirazım var: Paça ıslanmadan balık avlanmaz! Sen kalk, magazin gündeminin ortasındaki kadınlarla beraber ol, sonra da "İlgilenmeyin kardeşim benimle," de! Olmaaaz! Ama diyor Moris, "Onların benim için soyadları değil ki!" Ve bunu öyle içten söylüyor ki, hakikaten adamcağızın başına gelenleri düşündükçe kıyamıyorsunuz. Aman sen de oturmuşsun Moris Kohen'e methiye düzmüşsün mü diyorsunuz? Eee adama şehir eşkıyası, sahte kabadayı, çapkın playboy vs. derken, yok efendim sevgilisyle arasındaki santim farkını ölçüp bunu bile haber yaparken kimse bir şey demiyordu ya.. Aslan kadınıyım birader ben! Haksızlığın hiçbir türlüsüne gelemem.. Hiç tanımadığımız etmediğimiz insanlara karşı medyada bize sunulanlara inanıp veryansın etmeye, önyargılarla yaşamaya bayılıyoruz.
Yayın tarihi: 8 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/08/pz/haber,D4DB0894E44245E5A28515BD04545D9F.html
Tüm hakları saklıdır.