kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Mayıs 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Bir grup aydın

Aralarında AB organlarında görev yapmış veya yapan siyasilerin, yazarların, akademisyenlerin, sivil toplum temsilcilerinin ve düşünürlerin bulunduğu 50 kadar Avrupalı aydın Türkiye'deki gelişmeler üstüne bir bildiri yayınladı.
Kendilerini "Türkiye'nin Avrupalı dostları" diye tanımlayan aydınlar, "International Herald Tribune" gazetesine yolladıkları metinde özetle Genelkurmay'ın cumhurbaşkanlığı seçimine müdahalesini eleştirdiler, "İktidarın tek elde toplanmasından kaygılananları anladıklarını, ancak bunun ordu için demokratik yönetimi sınırlandıracak bir bahane oluşturmaması gerektiğini" vurguladılar.
Açık mektup da denebilecek metindeki görüşlerin hemen tümüne katılıyoruz. Hatta altına imzamızı da atabiliriz. Ama o dostlardan ayrı, uzak bir köşeye.
Neden? Çünkü yaşadığımız çalkantıda onların da sorumluluğu, vebali var.
Türkiye'nin AB üyeliği hedefinin içeriğinin değiştirilmesi, başta hiç kimsenin aklından geçmeyen gerekçelere dayandırılması çabalarına bu bildiride isimleri sıralananların birçoğu ciddi katkılarda bulundu. Demeçleriyle, yazılarıyla, araştırmalarıyla, raporlarıyla... Sadece birkaçını hatırlatalım:
- Joschka Fischer : "Büyük bir Müslüman ulusun, dost ülkelerin yardımıyla modernleşebileceğini göstermemiz, güçlü bir sivil toplum, kadın-erkek eşitliği, yargı, çağdaş yönetim ve gelişmiş ekonominin İslam'la çelişmediğini de ortaya çıkaracaktır. Bu, cihatçılara ve teröristlere karşı da verilecek en güçlü mesaj olacak."
- Timotthy Garton Ash : "Türkiye'ye verilen sözü tutmak zorundayız. Aksi takdirde bütün dünyadaki Müslümanlar'a, ülkeleri ne kadar laik, hükümetleri ne kadar ılımlı olursa olsun, Avrupa'da istenmedikleri şeklinde feci bir mesaj verilmiş olur."
- Andrew Duff : "Türkiye'nin AB adaylığı İslam ile Hıristiyanlık arasında köprü kurulması açısından önemli."
- Daniel CohnBendit : "Türkiye'yi üye yapmak kendi güvenliği için Avrupa'nın çıkarına. Bizdeki Hıristiyan sosyalistler gibi Türk sosyal İslamcılar da İslam'ı demokratik ve laik biçimde icra ediyorlar. Aslında Türkiye'nin AB'ye üye olabilmesi için Kemalizm'den kurtulması gerekir. Bunun için 10-15 yıl gerekli, ancak Türkiye'ye yardım edilebilir."

Neo-Con'ların tezleri
Oysa, 1963'teki Ankara Anlaşması'ndan bu yana Türkiye'nin AB üyeliğinin tek hedefi var: "Avrupa ile siyasal ve ekonomik entegrasyon", "Batı ile kader birliği", "Çağdaş değerlerin paylaşımı"
Şimdi, birkaç yıldır, Amerikalı NeoCon'ların Türkiye'nin AB üyeliği için geliştirdikleri tezlerin kuyruğuna takılan bu Avrupalı dostlar bize bambaşka bir elbise ve misyon biçiyorlar : "Fanatizme karşı tampon bölge", "Ilımlı İslam için laboratuvar", "Fanatiklere mesaj" gibi...
Hem de Cumhurbaşkanı Sezer'in "Ilımlı İslam geriye gidiştir", askerin "Türkiye 80 yıllık laik cumhuriyettir", hatta Başbakan Erdoğan'ın "Türkiye ılımlı İslam'ın egemen olduğu bir ülke değildir. Ayrıca ılımlı İslam dediğiniz zaman bunun alternatifi çıkar, o da ılımsız İslam'dır" uyarılarına kulak bile vermeden.
Sonra da kısa süre öncesine kadar AB'nin en kararlı destekçileri olan, batılı yaşam biçimine sahip, batılı eğitim görmüş yüz binlerin Tandoğan'da, Çağlayan'da, Atatürk'ün eliyle Batı'yı gösterdiği heykelin süslediği Gündoğdu'da "Avrupa'ya hayır" diye haykırmalarına şaşıyorlar.
Şaşırmasınlar. Bu tablo Prof. Dr. Baskın Oran'ın Fransız "La Croix" gazetesinde yayınlanan röportajında belirttiği gibi, "Türkiye'ye karşı sorumluluklarından istifa eden Avrupalı elitlerin eseri..."