Dolar kuru dün 1.318 ile 2 Mart 2006 tarihinden sonraki en düşük düzeyine indi. Geçen yıl dalgalanma başlancı olan o tarihte 1.302'den başlayan tırmanma 1.775'e kadar sürmüş ve 26 Haziran'dan sonra da gerilemeye başlamıştı. Yani dolar kuru hazirandan bu yana geriliyor. Bu da 11 aylık sürede yüzde 26'lık bir düşüş demek.
Dolardaki düşüşü seçim öncesinin belirsizliği ve Cumhurbaşkanlığı krizi bile durduramadı. Çünkü seçim öncesinde hala yabancı sermaye hem doğrudan hem de portföy yatırımı şeklinde Türkiye'ye gelmeye devam ediyor. Geldikçe de Türkiye'de finansal piyasaları ve ekonomiyi genelde olumlu etkiliyor. 2001 Krizi sonrası dünya konjonktürü ile birlikte yaşanan pozitif ekonomik ve finansal piyasa trendi böylece devam ediyor.
-
Ekonominin etkisi - Seçimlerde seçmen oy verirken kendi ekonomik durumunu ve gelecek beklentilerini de dikkate alan bir eğilim içinde olabiliyor. O zaman seçime kadar piyasalarda herhangi bir kötüleşme yaşanmaması bir yerde iktidar partisine yarayabilir. Pozitif piyasa trendi böyle bir sonuç doğurabilir. Seçmen ekonomik etmenlere ne kadar önem verecek ayrı bir konu. Ama ne olursa olsun seçime giderken olumlu ekonomik gidişin bozulmaması önemli bir olaydır. Seçimler üzerinde belli bir etkisi pekala görülebilir.
Geçmiş seçimleri hatırlarsak, iktidar partilerinin kaybetmesinde başka faktörler rol oynasa da, 2001 krizinde önemli bir payı olduğunu herkes teslim eder.
-
İktidara destek mi? - O halde küresel piyasalar seçim öncesinde kolayca bir tavır değişikliğine gitmeyerek acaba iktidar partisine destek mi veriyor sorusu akla gelebilir. Böyle bir destek vermek istediklerini sanmıyorum. Ama en azından paralarını Türkiye'den çekmeyerek de köstek olmuyorlar. Gerçekçi bir yaklaşımla yabancıların Türkiye'deki seçimlerde taraf olmak istemediği, seçimin taraflarıyla ilgilenmedikleri söylenebilir.
Onlar kâr etme ve Türkiye pozisyonlarını koruma peşinde olabilir. Seçim öncesinde veya sonrasında ortaya çıkabilecek bazı sıkıntılarda hemen satış yapma ve pozisyonunu değiştirme yerine önce bekleme, sonra durumun geçici olup olmadığını anlama, kalıcı bir sorun varsa da belki o zaman fiyatlama yoluna gidebilirler.
-
Pozisyonları büyük - Çünkü yabancılar Türkiye portföyü öyle kolayca satıp çıkacakları küçüklükte değil. Bir hatırlayalım. Yabancıların borsa, bono ve mevduat olarak kısa vadeli sayılabilecek 85 milyar dolarlık bir portföy varlıkları var. Bu rakam 2002 yılında 23.9 milyar dolardı. Yüzde 255'lik bir artış söz konusu. 5 - 10 milyar dolarlık satışla böyle bir portföye zarar verileceğini herkes biliyor.
Yine yabancıların Türkiye'deki 80 milyar dolarlık doğrudan yatırım, 168 milyar dolarlık kredilerini de eklesek toplam 333 milyar dolarlık varlıkları olduğunu buluruz. Bu rakamlar Merkez Bankası'nın "Uluslararası Yatırım Pozisyonu" verilerinde yer alıyor. Bir anlamda yabancılar bu kadar risk almış durumdalar Türkiye'de.
-
İktidarın şansı - Üstelik dünyada likidite bolluğundan dolayı uluslararası yatırımcılar parayı yatıracak yer arayışını halen sürdürüyor. Aynı gerekçeyle aynı yatırımcılar, Türkiye'de soktukları paralarla dolar kurunu dip seviyeye getirirken ABD borsası New York'u da aynı gün yeni bir rekora taşıdılar.
Küresel piyasalardaki konjonktür bugünkü iktidarın çok önemli bir şansı. Şunun şurasında bir kaç hafta daha kalmış. Bu sürede ciddi bir bozulma olmazsa ekonomide alınan sonuçlar bu iktidarın meydanlarda savunacağı en önemli icraatı olabilir. Bu da bizim seçimlere küresel piyasaların bir etkisi demek.
- Sonuç - "Para iki yüzlüdür" Bafry Eichengreen
Yayın tarihi: 18 Mayıs 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/18//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.