Bu iktidar döneminde 6 demokratikleşme paketi yasalaştı. Cumhurbaşkanı seçimini düzenleyen ve yasama dönemini 4 yıla indiren 7'nci paket de halen Meclis'te görüşülüyor. Biz bu listeye bir "Paket"in daha eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz: "Sivil havacılığın özel sektöre açılması". Ya da Batı'daki kavramla ifade edersek,
"Sivil havacılığın demokratikleşmesi." Bu açılımın toplumsal yaşamımızı ne denli değiştirdiğini görmek için yolcu trafiği istatistiklerine bakmak bile yeterli:
- 2002 yılında 33.5 milyon kişi uçağa bindi; bunun 25 milyonu dış hat, sadece 8.5 milyonu iç hat yolcusuydu.
- 2003'te yolcu sayısı 34.4 milyona yükseldi. İç hat uçuşlarında 9.1 milyon kişi taşındı.
- 2004'te 45 milyon yolcunun 14.4 milyonu iç hatlarda uçtu.
- 2005'te toplam yolcu sayısı 55.5 milyona, iç hatların payı 20.5 milyona çıktı.
- 2006'da ise iç hatlarda uçanların neredeyse yurtdışı yolcuları yakaladı: Toplam yolcu 61.7 milyon, iç hatlar 28.8 milyon, dış hatlar 32.9 milyon kişi.
Seyahat hakkının önemi Yolcu sayısının bu yıl 75 milyonu, 2008'de ise 100 milyonu geçmesi bekleniyor. Düşünebiliyor musunuz; bugün 20 havacılık şirketi Türkiye'nin bir ucundan öbürüne günün 24 saati insan taşıyor. Her gün on binlerce kişi neredeyse otobüs bileti parasına hayatında ilk kez uçağa biniyor. Tahminlere göre son 3 yılda en az 6 milyon yurttaşımız hava taşımacılığıyla tanıştı.
Siyaset bilimciler ve sosyologlar "Seyahat hakkı"nı en temel insan hak ve özgürlükleri arasında sayıyorlar.
Türkiye'de birkaç yıl öncesine kadar uçakla seyahat kâğıt üstünde hak ama uygulamada imtiyazdı. Şimdi gerçekten hak haline geldi. Mesleğimiz gereği çok sık yolculuk ettiğimiz için bu hakkın toplumsal yaşamımıza yansımalarını terminallerde yakından gözlemleyebiliyoruz.
Ömründe ilk kez uçağa binecek yurttaşımız utanıp sıkılarak elindeki kartı uzatarak hangi kapıdan uçağa binebileceğini soruyor.
İkinci yolculuğunda salondaki ekranlara bakıp çıkış kapısına yöneliyor.
Üçüncüsünde ise havaalanının kafelerinden birinde gündüzleri meşrubatını, geceleri içkisini yudumlayarak uçuş saatini bekliyor. 40 yıllık uçak yolcusu rahatlığı ve özgüveniyle.
Toplumsal yansımaları Toplumun demokratikleşmesi böyle olur.
Toplumsal kaynaşma böyle güçlendirilebilir.
Uygarlığın nimetlerine herkesin erişebilmesi böyle sağlanabilir.
Hatta sosyal adalete böyle böyle ulaşılabilir.
Yasa gereği görevden ayrılmak zorunda kalan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım kocaman bir teşekkürü hak etti. Biz onun "Birkaç yıla kadar uçağa binmemiş hiçbir yurttaşımız kalmayacak" hayalinin de gerçekleşeceğine inanıyoruz.
Çünkü bir yol kazası olmazsa bugün 6 bin dolar civarındaki kişi başına milli gelir 2013'e kadar katlanıp 12 bin dolara çıkacak.
Ayrıca özel sektör dinamizmi ve rekabet sayesinde uçak biletleri makul düzeylerde kalacak.
Ve nihayet yaşam biçimindeki sessiz ama köklü değişiklikler sonucu tatil ve seyahat daha çok önem kazanacak. Araştırmalara göre gerek ortalama ömrün uzaması, gerekse üretimde otomasyon sayesinde, çalışma süresi tüm hayatımızın yüzde 15'inin altına indi. Oysa daha iki kuşak öncekiler, yani dedelerimiz, toplam yaşamlarının yüzde 35'ten fazlasını çalışarak tüketiyorlardı.
Daha uzun yaşayan, daha az çalışan ve tatile daha çok zaman ayırabilen Anadolu insanı, göreceksiniz, 5-10 yıl sonra sadece İstanbul veya İzmir'i komşu kapısı yapmakla kalmayacak, yurt dışına da daha kolay ve daha çok gidebilecek.
Mahatma Gandi, "Demokrasi en zayıfa da en güçlünün imkânlarını sağlamak zorundadır" demişti. Sivil havacılığın demokratikleşmesiyle işte o imkânlardan biri, belki de birincisi herkese sunulmuş oluyor...
Yayın tarihi: 9 Mayıs 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/09//haber,0D791B70F4A9454585796FB43E4D545C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.