Önce Rahip Santoro'nun katledilmesinin, sonra da Hrant Dink suikastinin Türkiye'deki hoşgörü ortamı üzerine düşürdüğü gölge bulutları henüz dağılmamışken, Malatya'da İncil sattığı bildirilen bir kitapevinin basılıp, üç kişinin öldürülmesi, içeride de dünyada da derin yankılanmalara neden olacaktır. Nitekim haber ajansı Reuters, dünyaya dağıtılan bülteninde Malatya'daki saldırının, geçen ocak ayında Ermeni asıllı Türk gazeteci Hrant Dink'in aşırı milliyetçiler tarafından öldürülmesinden sonra meydana geldiğini hatırlatıyordu dün...
Biz gazeteciler olarak olayı kınamaktan başka bir şey yapamamanın çaresizliği içindeyiz. Gerek devlet sözcülerinin, gerekse sivil toplumun çeşitli kanatları adına konuşanların, bu şiddet ve nefret ortamının oluşmasındaki katkılarına dönük özeleştiri yapmalarının artık zamanıdır.
Tarih boyunca farklı inançların birlikte yaşamalarının, inkâr edilmesi imkânsız bir gerçek olduğu bu topraklarda, 21'inci yüzyılda hoşgörüsüzlüğün cinayetlere dayanmasını anlamak çok zordur. Bu tablonun siyasi ve sosyolojik tahlilleri yapılmalı, kin ve nefreti üreten kaynaklara inilmeli ve bu tür olayları geride bırakmak için ne yapmak gerekiyorsa, onlar yapılmalıdır.
Hrant Dink suikastinde de gördük ki, katillerin veya tetikçilerin yakalanması ile sorunun temeline inilmiyor. Önemli olan bu ortamın mimarlarının ve onları yaratan ortamın da açığa çıkartılmasıdır.
Aksi halde hep aynı tür açıklamaları cinayetlerden sonra duyacağız ve benzer yeni cinayetleri bekliyor olacağız. Dünkü Malatya cinayetlerinden sonra da, yayınevi adına konuşanların
"Tehditler alıyorduk. Güvenlik önlemleri istiyorduk" şeklindeki açıklamaları, bu çaresiz kısır döngünün bir yansıması değil midir?
Bugünkü Tüm Yazıları
Katilleri yakalamakla da kınamakla da iş bitmiyor
Yayın tarihi: 19 Nisan 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/19//haber,9178BB718F5343F6964748327057340F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.