kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Nisan 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Hiç aklınıza gelir miydi?

Askerlerin bir ilkesi vardır: Söze değil somut duruma bakarlar. Mesela komşu ülkenin demokrasiyle yönetiliyor olması ya da Türkiye ile ilişkilerinin iyi gitmesi, askerleri fazla ilgilendirmez. Komşunun ne kadar tanka, topa, savaş gemisine, askeri helikoptere sahip olduğuna bakarlar ve ondan geriye düşmek istemezler.
Niye? Çünkü yarın öbür gün rejim değişip, komşu ülkenin başına çılgın bir diktatör geldiğinde, o tankların, topların bize yönelebileceğini düşünürler.

Kokteylde karşılaştığım arkadaş, şarabından bir yudum aldıktan sonra, "Bunlar hayat tarzımızı tehdit ediyor, amaçları bizi İran'a döndürmek" dedi.
Ben de ona, "Oy toplamak için söylenen laflara değil, icraata bak" dedim ve ortama uygun olarak içkiden örnek verdim:
"AKP iktidara geldikten sonra Tekel'in içki bölümünün özelleştirilmesi hızlandı ve tamamlandı. Bu sayede şimdi bin bir çeşit rakı içiyoruz. Şarap üretimi de artıyor.
"Evet, dindar AKP yöneticileri içki içmez, hatta belki de ellerinden gelse içkiyi yasaklar. Ama içkiye karşı atıp tutarak halktan oy almak başka... İktidara gelince ekonominin gerçekleriyle yüzleşmek başka...
"Mesela içki üreticisi Mey firması, Texas Pasific Group'a satıldı. Efe, Burgaz, Mercan gibi yepyeni rakılar üreten şirketler kuruldu. Şimdi biri kalkıp ' içkiyi yasaklıyorum' dese... Amerikalılar başta olmak üzere patronlar adamın tepesine biner. O fabrikalarda çalışan işçiler, oraya hammadde sağlayan çiftçiler, lokantacılar, meyhaneciler, dağıtıcılar, bakkallar, garsonlar ve reklam alan medya ayaklanır.
"Kim derdi ki içkilerimiz Cumhuriyet tarihi içindeki en parlak devrini, ağzına içki sürmeyen Tayyip Erdoğan döneminde yaşayacak?"

Geçen gün Sabah'ın Kasım 2002 tarihli sayılarına bakıyordum. Borsa 10 bin puan, dolar ise 1400 civarındaymış.
Bugün dolar 1400'ün de altında. Borsa ise 50 bin puana yaklaşmış durumda. O sırada enflasyon yüzde 30'lardaydı, şimdi yüzde 10 civarında dolanıyor.
"Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz" diye nutuklar çeken bir Tayyip Erdoğan'ın bunu başaracağını aklınız alır mıydı?
'Milli Görüş' gibi 'Avrupa Birliği' karşıtı ve ekonomide devletçiliği sürdürmek isteyen bir hareketin içinden çıkan AKP'lilerin, serbest pazarı böylesine geliştireceği ve Türkiye'nin AB'ye girmesi için uğraşacaklarını tahmin edebilir miydiniz?

Tekrar edeyim: Siyasetçiler oy kazanmak için her türlü lafı eder. Yalan dahi söylerler. Bütün amaçları iktidar olmaktır.
Ama iktidar olduktan sonra hayatın gerçekleriyle yüzleşirler. Saçma ya da uygulaması imkânsız vaatlerini unuturlar.
Toplumun, ekonominin, kültürün, devlet teşkilatının genel akışına uyum sağlarlar. Bunu beceremeyenler ise elenir gider.
İster Erdoğan olsun, ister başka birisi... Meclis'te çoğunluğa sahip olan AKP grubunun seçeceği cumhurbaşkanı da bu kurala uyacaktır. Mecburdur. Aksini yapamaz. Aksi takdirde boyunun ölçüsünü alır. Sistem onu yola getirir.