İki önemli ve kapsamlı konuşma ve hayli etkileyici bir yürüyüşten sonra Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son dönemece geldi. Özellikle Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Büyükanıt'ın konuşmasından sonra AKP belki de kendisi açısından en güç eşiktedir. Önünde engel kalmamıştır. Meclisteki sayısal üstünlüğü partiye
kimi isterse seçme imkanını tanımaktadır. Burada yasal veya
meşru olmayan bir durum da yoktur.
Yasal ve meşru olması ise tek irade doğrultusunda seçim yapmanın hak gözeten bir iş sayılmasına yetmez. Tükiye yazık ki cumhurbaşkanı seçimini
magazin düzeyinde izlemek zorunda kalmıştır. Bu konu hakkında yazan ülkenin en popüler yazarlarından biri, papatya falcısıdır. Cumhur kendi başkanının seçimi hakkında kaale alınmamaktadır. Daha önceleri de kaale alınmamış olması aynı yanlışın sürdürülmesini meşrulaştırmaz.
İktidar partisi, varoluş koşulları ve öz tanımlamasıyla demokrat olduğunu iddia etmektedir. Ancak siciline bakıldığında da AB sürecinin gerektirdiklerinin ötesinde ve özellikle de yaklaşımlarında
demokratik bir zihniyet sergilememiştir . Hukuk devleti için bastırmamış, çıkarları devletle uzlaşmasını gerektirdiğinde de sivilleri hemen bir kenara itebilmiştir. Sonuçta 2007 yılında
NOKTA dergisi bu hükümetin içişleri bakanına bağlı polisler tarafından basılabilmekte, basın ve ifade özgürlüğü de fütursuzca çiğnenebilmektedir.
CHP kemikleri sızlatıyor Türkiye siyasetinin başındaki en büyük felaket sayılması gereken CHP muhalefeti ise siyaseti bu kısır döngüde tutarak ve gerilim yaratarak kendisine puan toplamanın ötesinde bir
ufka sahip değildir . CHP, Türk toplumunun önüne toplumun benimseyebileceği bir isim çıkarmamış, cumhurbaşkanlığı seçimine cumhuru katacak herhangi bir adım atmamıştır. Silahlı Kuvvetler üzerinden siyaset yapmayı yeğlemiştir. Bu haliyle de
kurucularının kemiklerini sızlatacak bir çapsızlık sergilemektedir.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda AKP diyaloğunu yalnızca kendisiyle yapmaktadır. Bu nedenle de işi güçtür zira farklı sesleri doğru yorumlamama ihtimali yüksektir. İktidar partisi Ankara'daki
yürüyüşü yalnızca
psikolojik savaşın parçası olarak kabul edip, buna katılanların yönlendirildiklerine inanmayı tercih edebilir. Böyle bir durumda da AKP'yi cumhurbaşkanlığı konusunda makul olanı yapmaya itecek kendi sağduyusu dışında herhangi bir referans noktası kalmamıştır. Bu da hem insanlar hem de kurumlar açısından
tehlikeli ve hatalara çok açık bir konumdur.
Kuşkulu değerlendirme Aynen bu türden bir yalnızlık bugüne dek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de topluma yönelik ciddi hatalar yapmasına yol açmıştır. Orgeneral
Büyükanıt'ın son derece
titiz hazırlanmış ve çerçevesi iyi çizilmiş basın toplantısındaki serzenişlerinde eksik olan taraf budur. Özeleştiri yalnızca Türkiye'nin Irak'a yönelik 1991'den beri süren dış politikası konusunda gerekli değildir. Silahlı kuvvetlerin topluma ve demokratik rejime bakışındaki vesayet anlayışı da miadını doldurduktan sonra sürdürülmüştür.
Askerler tarafından askerler için yazılmış ve cumhurbaşkanının da hep
asker kökenli olacağı varsayımıyla hazırlanmış anayasa değiştirilseydi bugünkü korkulara gerek kalmazdı. Türkiye'de devletin ulusal güvenlik devleti mantığından teknik, demokratik ve gerçek anlamıyla bağımsız yargıya sahip bir hukuk devleti olması engellenmeseydi bugünkü tartışmalar yaşanmazdı. AKP'nin tüm erklere hakim olmasının
rejimi değiştireceğine dair, isabeti kuşkulu değerlendirmelere de rahatlıkla gülüp geçilirdi.
Türkiye'deki derin iktidar kayması ister istemez sert mücadeleler yaşanmasına yol açıyor. Kendilerini yükselişte görenlerin de tam bu nedenle akıl ve izanlarını tam kapasiteyle çalıştırmaları gerekir.
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15//haber,D47B5C844FC4402796BAC7B3C8C6DA00.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.