kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Nisan 2007, Pazar
Son Dakika
arama
atv
Kanal 1
ABC
SOLİ ÖZEL
Son dönemeç
İki önemli ve kapsamlı konuşma ve hayli etkileyici bir yürüyüşten sonra Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son dönemece geldi. Özellikle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt'ın konuşmasından sonra AKP belki de kendisi açısından en güç eşiktedir. Önünde engel kalmamıştır. Meclisteki sayısal üstünlüğü partiye kimi isterse seçme imkanını tanımaktadır. Burada yasal veya meşru olmayan bir durum da yoktur.
Yasal ve meşru olması ise tek irade doğrultusunda seçim yapmanın hak gözeten bir iş sayılmasına yetmez. Tükiye yazık ki cumhurbaşkanı seçimini magazin düzeyinde izlemek zorunda kalmıştır. Bu konu hakkında yazan ülkenin en popüler yazarlarından biri, papatya falcısıdır. Cumhur kendi başkanının seçimi hakkında kaale alınmamaktadır. Daha önceleri de kaale alınmamış olması aynı yanlışın sürdürülmesini meşrulaştırmaz.
İktidar partisi, varoluş koşulları ve öz tanımlamasıyla demokrat olduğunu iddia etmektedir. Ancak siciline bakıldığında da AB sürecinin gerektirdiklerinin ötesinde ve özellikle de yaklaşımlarında demokratik bir zihniyet sergilememiştir . Hukuk devleti için bastırmamış, çıkarları devletle uzlaşmasını gerektirdiğinde de sivilleri hemen bir kenara itebilmiştir. Sonuçta 2007 yılında NOKTA dergisi bu hükümetin içişleri bakanına bağlı polisler tarafından basılabilmekte, basın ve ifade özgürlüğü de fütursuzca çiğnenebilmektedir.

CHP kemikleri sızlatıyor
Türkiye siyasetinin başındaki en büyük felaket sayılması gereken CHP muhalefeti ise siyaseti bu kısır döngüde tutarak ve gerilim yaratarak kendisine puan toplamanın ötesinde bir ufka sahip değildir . CHP, Türk toplumunun önüne toplumun benimseyebileceği bir isim çıkarmamış, cumhurbaşkanlığı seçimine cumhuru katacak herhangi bir adım atmamıştır. Silahlı Kuvvetler üzerinden siyaset yapmayı yeğlemiştir. Bu haliyle de kurucularının kemiklerini sızlatacak bir çapsızlık sergilemektedir.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda AKP diyaloğunu yalnızca kendisiyle yapmaktadır. Bu nedenle de işi güçtür zira farklı sesleri doğru yorumlamama ihtimali yüksektir. İktidar partisi Ankara'daki yürüyüşü yalnızca psikolojik savaşın parçası olarak kabul edip, buna katılanların yönlendirildiklerine inanmayı tercih edebilir. Böyle bir durumda da AKP'yi cumhurbaşkanlığı konusunda makul olanı yapmaya itecek kendi sağduyusu dışında herhangi bir referans noktası kalmamıştır. Bu da hem insanlar hem de kurumlar açısından tehlikeli ve hatalara çok açık bir konumdur.

Kuşkulu değerlendirme
Aynen bu türden bir yalnızlık bugüne dek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de topluma yönelik ciddi hatalar yapmasına yol açmıştır. Orgeneral Büyükanıt'ın son derece titiz hazırlanmış ve çerçevesi iyi çizilmiş basın toplantısındaki serzenişlerinde eksik olan taraf budur. Özeleştiri yalnızca Türkiye'nin Irak'a yönelik 1991'den beri süren dış politikası konusunda gerekli değildir. Silahlı kuvvetlerin topluma ve demokratik rejime bakışındaki vesayet anlayışı da miadını doldurduktan sonra sürdürülmüştür.
Askerler tarafından askerler için yazılmış ve cumhurbaşkanının da hep asker kökenli olacağı varsayımıyla hazırlanmış anayasa değiştirilseydi bugünkü korkulara gerek kalmazdı. Türkiye'de devletin ulusal güvenlik devleti mantığından teknik, demokratik ve gerçek anlamıyla bağımsız yargıya sahip bir hukuk devleti olması engellenmeseydi bugünkü tartışmalar yaşanmazdı. AKP'nin tüm erklere hakim olmasının rejimi değiştireceğine dair, isabeti kuşkulu değerlendirmelere de rahatlıkla gülüp geçilirdi.
Türkiye'deki derin iktidar kayması ister istemez sert mücadeleler yaşanmasına yol açıyor. Kendilerini yükselişte görenlerin de tam bu nedenle akıl ve izanlarını tam kapasiteyle çalıştırmaları gerekir.