İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, ''Sanayimizde tehlike çanları çalmaktadır.Unutmayalım ki, doğa gibi ekonomi de bir zincir mantığıyla işler, bir halkanın kırılması, tüm zinciri etkiler'' dedi.
Küçük, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı İSO'nun aylık meclis toplantısında yaptığı konuşmada, davetlerini kabul ederek toplantıya katıldığı için Başbakan Erdoğan'a teşekkür etti.
Bugün gelinen noktada Türk sanayinin uluslararası pazarlarda rekabet etmesi ve hatta kendi ulusal pazarını korumasının neredeyse, imkansız hale geldiğini belirten Küçük, şöyle devam etti:
''Sanayimizde, tehlike çanları çalmaktadır. Unutmayalım ki doğa gibi ekonomi de bir zincir mantığıyla işler, bir halkanın kırılması tüm zinciri etkiler. Dolayısıyla bugün sadece İSO üyelerini, sadece sanayicileri ilgilendiren bir konuyu konuşmayacağız. Bugün aslında ekonomideki tüm aktörleri, tüm Türkiye'yi yakından ilgilendiren, herkesin son derece duyarlı olması gereken bir konuyu, üretimi ele alacağız.''
Güçlü ekonomiye geçiş programıyla başta enflasyonla mücadele olmak üzere mali politikalarda önemli kazanımlar sağlandığına işaret eden Küçük, ''Ekonomi ile ilgili yaptığımız her değerlendirmede elde edilen başarıları ve hükümetimizin programı uygulamaktaki kararlılığını belirtiyor ve hakkını teslim etmeye çalışıyoruz. Ancak, sayın Başbakanımız, mali politikalarda hedefler yakalanırken, büyümenin lokomotifi olan sanayi sektörünün sorunlarına çözüm üretilememiştir'' dedi.
2003 ve 2004 yıllarında Türkiye'nin işgücü üzerindeki,en yüksek vergi ve prim yükünü taşıyan OECD ülkesi olduğunu, veriler açıklandığında 2005'te de durumun değişmeyeceğinin görüleceğini, yine bu yıllarda Türk sanayicisinin kullandığı enerji için, dünya sıralamalarında en tepelerde yer alan bedeller ödediğini belirten Küçük, haksız rekabetin, kayıt dışılığın arttığını, aşırı değerli TL'nin sanayi ve ülkenin bir diğer gerçeği haline geldiğini söyledi.
Tanıl Küçük, ''Rekabet gücünü koruma arayışındaki işletmelerin, aşırı değerli YTL'nin ucuzlattığı ithal girdiye yönelmek zorunda kalması, yerli girdi üreten sanayi kuruluşlarımızın rekabet gücüne büyük darbe vurmuştur'' dedi.
Rekabette zorlanan üreticilerin üretim faaliyetlerini yavaşlatmak,son vermek zorunda kaldığına veya ithalatçı konumuna geldiğine dikkat çeken Küçük, bu eğilim devam ettiği takdirde ekonomideki büyümeye rağmen yüzde 10'lar seviyesinde sabitlenen işsizliğe çözüm bulunamayacağına işaret etti.
2001 sonrasında sanayi üretimi büyüdüğü, ancak bu büyümenin esas itibariyle verimlilik artışları ile gerçekleştiği görüşünü dile getiren Küçük, yaşanan sorunların sanayi kuruluşlarının karlılığını da son derece olumsuz etkilediğini söyledi.
Tanıl Küçük, şunları kaydetti: ''Sanayicilerimizin fahiş karlar elde ettiği, efsaneden başka bir şey değildir. Genel bir eğilim olarak sanayicimiz kar konusunu gündeme getirmekte çekimser davranmaktadır. Oysa, şirketlerin kar etmesinin önemini kamuoyuna anlatabilmeliyiz. Kar yaratamama, sanayicinin kaynak yaratma, yeni yatırım yapma, teknoloji geliştirme, yeni istihdam sağlama, çalışanına tatmin edici ücret verme yeteneğinin yara alması demektir. Yaptığımız çalışmalar 1994-2004 arasındaki on yıllık sürenin, karlılık ve kaynak yaratma açısından sanayimizin aleyhine işlediğini açıkça ortaya koymaktadır. 2004 yılının karlılık sonuçları,ağır bir kriz yaşadığımız 1994 yılından bile daha olumsuzdur.''
''73 MİLYONLUK TÜRKİYE İÇİN SANAYİSİZ GELİŞME MÜMKÜN MÜ?''
Dolaylı vergilerdeki artışı vahim olarak niteleyen Küçük, konuşmasına, şöyle devam etti:
''Girdi maliyetleri dünya standartlarının çok üzerinde, işgücü verimliliğini sonuna kadar zorluyor, karlılığı yıllar itibariyle düşüyor, yarattığı katma değerin büyük bir kısmını devlete transfer ediyor ve aşırı değerli TL'nin baskısı altında... İşte sanayimizdeki tablo bu. Bu tabloya müsaade edecek miyiz? Bundan sonra bizi ne bekliyor? 73 milyonluk Türkiye için sanayisiz, gelişme mümkün müdür? Ekonomik ve sosyal meselelerini çözebilmek için Türkiye'nin üretmek, üretmek ve dünya pazarlarına ihraç etmekten başka şansı var mıdır? Gereken hassasiyet gösterilmediği takdirde yalnızca sanayiciler değil, tüm Türkiye kaybedecektir.''
Tekstil, hazır giyim, deri ve ayakkabı başta olmak üzere bazı sektörlerde ciddi sıkıntılar bulunduğunu, dile getirilen soruna hassasiyet gösterildiğini ve sektörde KDV indirimi yapıldığını anımsatan Küçük, şöyle konuştu:
''Bu iyi niyetli adım derde deva olmadı, olamadı. Şimdi kamuoyunda talep eden ve sonra yapılandan memnun olmayan bir sanayici görüntüsü ortaya çıktı. Bunlar bizi gerçekten çok üzüyor. Bu tip yanlış anlaşılmaları önlemek için bizler daha planlı, programlı gidebilmeli, önceden konuşarak hareket edebilmeliyiz. Mesele sorunları sektörlerimiz darboğaza girmeden çözebilmektir ve bu noktada hem bizlere hem de hükümetimize sorumluluk düşmektedir.''
Yüksek girdi maliyetlerinin mutlaka dünya fiyatlarına çekilmesini isteyen ve bu sorunun çözümüne katkıda bulunmak amacıyla bir rapor hazırladıklarını bildiren Küçük, işsizlik sigortası fonunda toplanan 14 milyar doların daha etkin kullanılmasını, kıdem tazminatı fonu için işsizlik sigortası fonundaki kaynaktan yararlanılmasını talep etti.
Vergi reformunun beklentisini dile getiren Küçük, mevcut vergi oranlarıyla başlatılacak bir kayıt altına alma girişiminin başarılı olamayacağına dikkat çekerek, vergi oranlarının mutlaka düşürülmesini istedi. ''YATIRIM İNDİRİMİNİN KALKMASI ÇOK CİDDİ HATA OLACAK''
Hazırladıkları ikinci bir raporun da yatırım indirimi konusu ile ilgili olduğunu belirten Küçük, yıllardır uygulanan ve pek çok yatırımın hayata geçmesinde büyük rol oynayan yatırım indirimi uygulamasının kalkmasının çok ciddi bir hata olacağını, uluslararası doğrudan yatırımların başka ülkelere daha fazla kayması sonucunu getireceğini, hem yerli hem de uluslararası yatırımları adeta cezalandıran bir uygulama olacağını savundu.
Küçük, kontrol mekanizmaları kurularak yatırım indirimi uygulamasına mutlaka devam edilmesini önerdi.
Küresel rüzgarların ekonomiye fırsatlarla birlikte tehditler, kırılganlıklar da taşıdığına dikkat çeken Küçük, şöyle devam etti:
''Sanayimizi ve ekonomimizi tümüyle küresel rüzgarlara teslim mi edeceğiz? Örneğin sanayimiz ithal girdi kullanarak rekabet gücünü bir ölçüye kadar koruyabiliyor ama bu yüksek cari açık sorununu beraberinde getiriyor, yerli üretimi, istihdamı tehdit ediyor. Sanayimiz küresel ekonomik işleyiş içinde çözümler üretebilir ama bu çözümler Türkiye'nin aleyhine olabilir. Bu noktada, hem sanayimizin hem Türkiye'nin menfaatlerini örtüştüren politikalar üretmek sorumluluğu ile karşı karşıyayız.''
İSO Başkanı Küçük, girdi maliyetleri başta olmak üzere büyümeye uygun ortamı yaratmakta birinci derecede sorumluluğun hükümet ve ekonomi yönetimine ait olduğunu, bu noktada çözüm sürecine startı verecek mercinin hükümet olduğunu kaydetti.
Türk sanayiinin dışa açılma, Gümrük Birliği, krizler gibi önemli dönemeçlerden başarıyla geçtiğini vurgulayan Küçük, ''şimdi kritik bir dönemeçte daha bulunuyoruz. Türkiye'nin sanayisine sahip çıkacağından eminiz. Kamu özel sektör el ele sorunlarımızı aşacağımıza ve kaotik küresel rekabet ortamında kendimize doğru rotayı bulacağımıza inanıyoruz'' dedi.
Tanıl Küçük, bu toplantının diğerlerinden daha farklı olması, sorunlarının en azından birkaçının çözümüne ilişkin kesin sonuçların çıktığı bir toplantı olması arzusunu dile getirdi. (AA)