Başbakan Tayyip Erdoğan, sektöre destek için tekstil ürünlerinde yapılan 10 puanlık KDV indirimini beğenmeyen sanayicilere "Beceriksizler" diye tepki gösterdi.
Erdoğan, İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) aylık olağan Meclis Toplantısı'ndaki konuşmasında, hükümetin yaptığı vergi indiriminin önemli bir indirim olduğunu söyledi ve bu indirimi "dağ fare doğurdu " diye yorumlayan sanayicilere hitaben şunları söyledi:
"Talep sizden geliyor. Biz talebe uyuyoruz. KDV'yi yüzde 18'den 8'e indiriyoruz. Deniyor ki (Dağ fare doğurdu). Kusura bakma beceriksizlik sende. Git problemini çöz. Biz yapacağımızı yaptık.''
"RUSYA VE ROMANYA'DA YATIRIM YAPIYORSUN!"
Erdoğan, ayrıca sanayicilerin YTL'nin aşırı değerli olması, istihdam üzerindeki vergi yükü, SSK primlerinin yüksekliği ve girdi maliyetlerinin yüksekliği gibi şikayetleri üzerine de, "49 ilde teşvik getirdik. Neden yatırım yapmıyorsun. Burada yatırım yapacağına gidip Rusya'da Romanya'da yapıyorsun" diye yanıt verdi.
Erdoğan, özellikle enerji girdi maliyetlerinde Türkiye'nin sanayiciler tarafından gelişmiş AB ülkeleriyle karşılaştırılmasının yanlış olduğunu söyledi, ancak, "Bu konularda da yapabileceğimizi yapacağız" dedi.
Erdoğan, konuşmasında, geçtiğimiz 3,5 yılda kimi zaman 30, kimi zaman 40 yılın, kimi zaman da Cumhuriyet tarihinin rekorlarının kırıldığını, sadece makroekonomik göstergeler ve yapısal reformlarda değil, sosyal alandaki parametrelerde de kalıcı iyileşmeler gerçekleştirildiğini vurguladı.
Ekonominin temel göstergelerinde, sarsıntılara karşı dayanıklı yapıyı oluştururken sektörlerin ihtiyaçlarına da cevap vermeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, iyileşmelerin toplumun tüm kesimlerine paralel yayılması için adım adım önlemleri aldıklarını söyledi.
Erdoğan, ekonomide verimlilik, üretim kapasitesi, istihdam gibi konularda çok önemli gelişmeler olduğunu, bunun yanı sıra hükümet olarak imkanlar ölçüsünde iyileştirmeleri adım adım uygulamaya koyduklarını dile getirerek, vergi indirimleri, teşvikler ve sektörel kolaylıkların bunlardan birkaçı olduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:''Sayın başkan, iyi güzel de siz vergiyi indirirken kalkıp bir anda (Biz vergileri sıfırladık. Vergileri 5'e 10'a indirdik) diyebilir miyiz? Siz böyle bir hastaya böyle bir tedavi uygulayabilir misiniz? Bunu yaptığınız anda her şey çöker. Böyle bir imkanımız, ekonomik gücümüz yok. Devamlı değişik kalemlerde vergileri indiriyor, teşvikleri sağlamaya çalışıyoruz. Onun için geldiğimizden beri size vergi yükü getirmedik.''
''BİZ YAPACAĞIMIZI YAPTIK"
Başbakan Erdoğan, tekstil, konfeksiyon ve deri konfeksiyon sektöründen temsilcilerle yaptıkları görüşmelere de değinerek, şöyle konuştu:
''KDV yüzde kaçtan kaça çıkarıldı? Yüzde 6'ydı yüzde 18'e çıkarıldı. Biz ne yaptık? Yüzde 18'den yüzde 8'e indirdik. Talep sizden geliyor. Biz bu talebe uyuyoruz. KDV'yi yüzde 18'den 8'e indiriyoruz. Deniyor ki (Dağ fare doğurdu). Kusura bakma arkadaş beceriksizlik sende. Git problemini çöz. Biz yapacağımızı yaptık. Hükümet bu konuda sizin talebinize uymuştur, dediğinizi yerine getirmiştir.''
Erdoğan, KDV'nin yanı sıra SSK primleri ve işçi maliyetleriyle ilgili bir şeyler yapmaya çalıştıklarını da anlatarak, özellikle bu konularda Türkiye'nin AB ülkeleriyle mukayese edilmesi durumunda yanılgıya düşüleceğini söyledi.
AB ülkeleriyle Türkiye'deki maliyetlerin farklı olduğunu, ayrıca kayıt dışılık ve kayıt altı konusu bulunduğuna da işaret eden Erdoğan, ''Bu ekonomi tam manasıyla kayıt altına alınmış olsa, hareket alanımız daha da genişleyecek, siz girişimcilerin yanında olmak için çok daha farklı kalemlerimizi seferber edeceğiz. Yüzde 45 kayıt altı ekonomi ile bu beklenenleri yapamayız'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bugün, ''2001 krizini, şu an bir kriz dönemini yaşadığını söylemenin pek insafla bağdaşmayacağını'' belirterek, ''Türkiye'nin şu anda böyle bir sıkıntısı yoktur'' dedi.
Hükümet olarak toplumun bütün kesimleriyle diyalog içerisinde olmaya, sorunları ilk elden dinlemeye, birlikte ortak çözümler üretmeye ilk günden azami özen göstermeye devam ettiklerini anlatan Erdoğan, bundan sonraki sürecin de böyle devam edeceğini vurguladı. Erdoğan, ''Sanayicilerimizin sorunlarını raporlardan, gazete haberlerinden, ikinci, üçüncü derece aracılardan değil, bizzat sanayicilerden, ziyaret ettiğimiz sanayi kuruluşlarından almak suretiyle neler yapabileceğimizin istişaresini yaparak bir yerlere varmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.
İSO ile geçmişte çeşitli vesilelerle bir araya geldiklerini, bugünkü gibi sorunlarını dinlediklerini, bunlara çözüm ürettiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bütün bu adımlar atılırken, şunu özellikle ifade etmek isterim ki, aynı zamanda TOBB ile hükümetimiz, ilgili bakanlarımız sürekli ekonomik sorunların, sanayinin sorunlarını dinlemek, ondan sonra da çözüm önerilerini kendilerinden almak suretiyle (Geleceğe yönelik ne gibi adımlar atabiliriz?) bunun da kanunsa kanun, genelgeyse genelge bunlarla ilgili adımları hep attık, atmaya devam ediyoruz. Tabii ki gücümüz nispetinde...
İSO Başkanı uzunca bir sorunlar listesini bize aktardı, raporlarını da bize takdim etti, kendilerine bundan dolayı teşekkür ettik. Girdi maliyetinin yüksekliğinden, istihdam ve vergi yüküne, karlılığın düşmesinden, aşırı değerli yeni Türk Lirası'na kadar sanayideki tabloyu çizdi. Bunları çok iyi biliyor ve yakından takip ediyoruz.''
''(ENKAZ DEVRALDIK) DEMEYECEĞİM''
Başbakan Erdoğan, birlikte düşünmekten ve çözüm aramaktan daha doğru bir yolun olmayacağını belirterek, söz konusu sorunların tamamı üzerindeki çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Kayıt dışı, vergi yükü, istihdamın üzerindeki yükler, enerji ve diğer tüm sorunlar üzerinde kararlılıkla durduklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Eski siyasetçiler gibi ben size (enkaz devraldık) demeyeceğim. Böyle bir derdim yok. Böyle bir gayretin içinde de değilim. Ama bir şeyi vurgulamak istiyorum. Türkiye eğer (bir 2001 krizini yaşıyor) dersek, bu pek insafla bağdaşmaz. Bunu özellikle tespit etmemiz lazım. (Türkiye kriz dönemini yaşıyor) dersek, bu pek insafla bağdaşmaz. Türkiye'nin şu anda böyle bir sıkıntısı yoktur. Ben böyle bir sıkıntının içerisinde olduğumuzu hiçbir yerde, Anadolu'nun dört bir yanını dolaşan bir Başbakan olarak görmüyorum. Tam aksine rakamları vereceğim. Çünkü bardağın dolu tarafını görmeden boş tarafını göstermek insaflı olmaz. Nereden nereye geldiğimizi bir defa hakkaniyetle görmek durumundayız. Eğer hakkaniyet duygusunu kaybedersek, birbirimizi doğru anlayamayız.''
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 3.5 yıl önceki halini, manzarasını, içinde bulunduğu durumu herkesin çok iyi hatırlaması gerektiğini ifade etti.
"HER YIL BÜYÜDÜKÇE BÜYÜYEN BİR TÜRKİYE VAR''
Rakamların gerçeği söylediğini, bunların görmezlikten gelinemeyeceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda (eğer kötüye gidiyoruz) dersek, ben bunu doğrusu anlamakta zorlanırım. Çünkü, (Neredeydik, nereye geldik?) buna bakacağız. Bugün dünden daha mı kötü, daha mı iyi? Buna bakacağız. Sadece durum tespitini yapmayı başarı olarak görmüyorum.
Tespiti yapın ama yerine gelecek çözümü koyun ortaya. (Çözümümüz de şudur. Şöyle yaparsak bu işten sıyrılırız) değil. Çünkü bunları sizinle görüşmekten kaçan bir hükümet yok. Tam aksine bunları sizinle görüşmek suretiyle uygulamaya koyabilecek bir hükümet var işbaşında. Enflasyon, faizler nereden nereye geldi? Bu lehte mi, aleyhte mi? Nominal faizin yüzde 69 olduğu bir Türkiye vardı. Ama şimdi yüzde 13,5. Stopaj vergisini de bu işe kattığımız zaman bu oranın yüzde 11-11,5'e düştüğünü görürsünüz. Bu daha önce yük değil miydi? (Kredi, kredi diyorsunuz, bankalarla ilişkiler) diyorsunuz. Bankalarla ilişkilerde dün neydi, bugün ne? Dünün şartları mı daha iyiydi, bugünün şartları mı daha iyi? Bunları daha masaya yatıralım. Hemen hemen bütün sanayiciler bankalarla çalışıyordu. Bu maliyet girdisi değil miydi? Bunun getirdiği risk yok muydu? Demokles'in kılıcı gibi başımızda bu sallanmıyor muydu? Sallanıyordu. Temerrüde düşen firmalarımız... O dönemde bundan dolayı iflas edip giden firmalarımız yok muydu? Vardı. Bunları nasıl görmezlikten geliriz. Her yıl büyüdükçe büyüyen bir Türkiye var.''
Başbakan Erdoğan, geçmişte Türkiye'nin borçlanamaz duruma geldiğini, en uzun borçlanmasını 9 ay süreyle yapabildiğini ama artık bunun aşıldığını dile getirerek, göreve geldiklerinde büyüme istikrarsızlığının bulunduğunu, özelleştirmenin de yok denecek düzeyde cılız olduğunu söyledi.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın da adeta yeni bir KİT gibi çalıştığını ifade eden Erdoğan, ''Böyle bir noktadaydık, liste uzayıp gidiyordu. Beklentiler tamamen kararsız, bu kadar karamsar beklenti olursa bu bizi üzer'' diye konuştu.
KÜÇÜK: KDV İNDİRİMİ DERDE DEVA OLMADI
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, Erdoğan'dan önce yaptığı konuşmada, tekstil ve hazır giyim için yapılan KDV indirimlerinin "Fazla derde deva olmadığını" söyledi.
Küçük, sanayicinin hükümetten taleplerini bir rapor olarak hazırladıklarını söyledi ve bu raporu Başbakan'a sundu. Raporda, sanayicilerin şu talepleri yer alıyor:
* Başta enerji olmak üzere yüksek girdi maliyetleri dünya standartlarına indirilmeli.
*Sosyal güvenlik reformu sonuçlandırılmalı.
*14 milyar dolarlık kaynak biriken işsizlik sigortası ile kıdem tazminatları birleştirilmeli.
* Kayıt dışı ile mücadele edilmeli.
* Kayıt dışı ile mücadeleyi merkez alan bir vergi reformu yapılmalı.
* Vergi oranları indirilmeli.
* Kaldırılacağı söylenen yatırım indirimlerine devam edilmeli.
Küçük, "Sanayimizde tehlike çanları çalmaktadır" dedikten sonra hükümetin elektrik dağıtım özelleştirmelerine bir an önce başlaması gerektiğini ve elektrik satışlarındaki yüzde 2'lik TRT payının da tamamen kaldırılarak TRT için gereken kaynağın RTÜK'ün reklam gelirlerinden aktarılması gerektiğini söyledi.
Verimlilikte son noktaya gelindiğini belirten Küçük, aşırı değerli TL'nin ve devlete yüksek oranda sanayi tarafından transfer edilen katma değerin sanayi sektörünün karlılığını satış bazında 1994 yılında yüzde 9.8'den 2004 yılında yüzde 6.1'e gerilettiğini söyledi. "MUHALEFETİN TANIMI BU OLMAMALI"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Söylenen şu, muhalefet beyaza siyah der, siyaha beyaz der. Bana göre muhalefetin tanımı bu olmamalı'' dedi. Erdoğan, İstanbul Sanayi Odası'nın Mart ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada, dünyada teknolojik gelişme ve küreselleşmenin bütün hızıyla devam ettiğini, bu nedenle ucuz iş gücü ve doğal kaynaklara dayanan rekabet gücü fırsatının büyük ölçüde ortadan kalktığını anlattı.
Artık uluslararası piyasalarda uzmanlaşma ve üretim teknolojisini geliştirmenin önem kazandığına dikkat çeken Erdoğan, bu süreçte özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin iş yapma biçimlerinde meydana getirdiği değişimin etkisiyle, daha bilgi yoğun ve yüksek katma değer getiren mal ve hizmet üretiminin ön plana çıktığını ifade etti. Firma ve girişimcilerin bu süreci iyi takip etmesi, gerekli dönüşümü sağlayacak doğru kararları zamanında alması gerektiğini dile getiren Erdoğan, sonuç olarak sanayicilerin sıkıntılarını anladıklarını kaydetti.Ancak, tüm bunlara rağmen bazı gelişmeleri de paylaşmak istediğinianlatan Erdoğan, göreve geldiklerinden bu yana bazı rakamsal verileri sanayicilerle paylaştı.
Erdoğan, özel sektör sermaye yatırımlarının 2002 yılında makine veteçhizat alımında 17 katrilyon lira, inşaat noktasındaki yatırımlarında ise 14 katrilyon lira olduğunu anlattı.2003'te ikisinin toplamının 41 katrilyon liraya, 2004 yılında ise 61 katrilyon liraya ulaştığını belirten Başbakan Erdoğan, son çeyrek hariç olmak üzere Eylül ayı dahil 2005 yılında bu toplamın 70-75 katrilyon lirayı bulabileceğini söyledi.Sanayicilerin ya makine ve ekipmanlarını yenileme veya yeni yatırım yapmak yoluyla bir süreci devam ettirdiğinin ortada olduğunu kaydeden Erdoğan, bunu kendisinin değil, rakamların ortaya koyduğunu bildirdi.
''Kayıt dışı buna dahil değil. O da dahil olursa nereye varacağınısizler benden daha iyi takdir edersiniz'' diyen Erdoğan, bütün bunlarla birlikte Türkiye'nin çok önemli bir şeyi daha başardığını anlattı. Göreve geldiklerinde GSMH'ye oranı yüzde 79 olan kamu borç stokunun bugün yüzde 57,8'e gerilediğini aktaran Erdoğan, Türkiye'nin bu alanda Maastricht kriterlerini yakaladığını kaydetti.Bütçe açığına da değinen Erdoğan, Almanya ve Fransa'da bu rakamın yüzde 5-6 iken Türkiye'de şu anda yüzde 2 olduğunu, bütçe açığı konusunda da Türkiye'nin Maastricht kriterlerini yakalamış durumda olduğunu kaydetti. ''Bunu sizlerle birlikte yapıyoruz'' diyen Erdoğan, göreve geldiklerinde toplanan vergilerin faiz giderlerini karşılayamaz durumda olduğunu, bugün ise toplanan vergilerin yüzde 30-38'inin faiz giderlerine ayrıldığını, geri kalanıyla da cari harcama ve yatırımların yapıldığını anlattı. ''BAKINIZ NEREDEN NEREYE GELDİK''
Erdoğan, ''Bakınız nereden nereye geldik. Bu hükümet tarafından bize emanet ettiğiniz kasanın, Hazine'nin nasıl yürütüldüğünün ifadesi. Zaten bunlar olmasa dünyada hiçbir piyasa bizim yüzümüze bakmaz. Bunlar olduğu için bakıyor'' diye konuştu.Önceki dönemde 22 bankanın fona devredildiğini ve bedelinin hep beraber ödendiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Söyleyin, şu anda bir tane banka fona devredildi mi? Yok. Zarareden banka var mı? Yok. Özeli de kamusu da hepsi karda. Vakıfbank, Ziraat Bankası, Halk Bankası... Hepsi karda. Faiz nerelere düştü. Bunarağmen karda. Düşünebiliyor musunuz? Ziraat Bankası çiftçi kardeşime yüzde 59 faizle kredi veriyordu. Ama şimdi yüzde 8-15... Küçük esnaf, KOBİ'ler yüzde 47 ile borçlanıyordu. Şimdi yüzde 15'e düştü. Artık imkanlarımızı bu noktada zorluyoruz. Bankalar kredi verebilecek müşteri arıyor. Konut kredisinden otomobile varıncaya kadar basit bir örnek. Her alana yansımıyor olabilir, beyaz eşya, televizyonda yüzde 98 gibi artış söz konusu. Fiyatta düşüş ama satışta yükseliş var, vatandaş ya yeniliyor ya evlenenler artıyor. Bu toplumun huzurunu refah düzeyine artırıyor. Bu değişimi, dönüşümü geneli itibariyle yaşıyoruz. Aradaki fark bir yerde de kapanıyor. Bunu son devlet istatistik kurumu rakamları da açık net ortaya koymuş vaziyette.''Yapısal reformlar konusunda tamamlanması gereken, yapmaları gereken çalışmalar da olduğunu belirten Erdoğan, sosyal güvenlik tasarısıyla ilgili geceli gündüzlü çalıştıklarını, en son Şubat ayındabitirmek istediklerini ancak çalışmalarda zaman zaman bir maddenin görüşülmesinin 5 saate varan süreler aldığını kaydetti. ''MAKSAT ZAMANDAN ÇALABİLMEK''
Erdoğan, şunları kaydetti: ''Engellemeler... Basit bir yürürlük maddesi üzerinde bile 7 kişi söz istiyor. Bu tamamen süreci provoke etmektir. Peki konuşulanlar nedir? Havadan sudan bir şeyler konuşuyorlar, maksat zamandan çalabilmek. Bu ülke hepimizin, yani muhalefet bu olmamalı, yani muhalefet mantığı bu olmamalı. Ama söylenen şu, muhalefet beyaza siyahder, siyaha beyaz der, bana göre muhalefetin tanımı bu olmamalı.''Sorunları çözmek için genel politikalardan makro dengelerden tavizvermeyeceklerini, makro ekonomik göstergeleri bir tarafa koymayacaklarını, mikro dengelerin üzerine üzerine gideceklerini ifadeeden Başbakan Erdoğan, hiçbirinden taviz vermeden ellerinden geleni yapmaya çalışacaklarını söyledi. Kayıt dışı konusunda da ciddi sıkıntı olduğunu, bu sorunu dayatmacı bir mantıkla değil, ''dere yatağını bulur'' mantığı içinde çözmek istediklerini kaydeden Erdoğan, karşılıklı anlayış, işbirliği diyalog ve uyumu çok önemli gördüğünü, bu güne kadar nasıl el ele vererek, istişare ederek Türkiye'nin birçok önemli sorununun üstesinden gelindiyse, bundan sonra da öyle yapacaklarını kaydetti. Konuşmasının sonunda göreve geldiklerinde 20 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervlerinin şu anda 55 milyar doları aştığını kaydeden Erdoğan, ''Nereden nereye geldik. Daha iyi olur. Daha güzel olur, tüm mesele dayanışma içinde olmamız lazım. Sadece teşhisi yapmakdeğil, çözüm önerileriyle gelmenizi de özellikle isterim. Sadece durumtespiti yapmak, sadece oturup çay içmektir. Ondan sonra dağılmaktır, başka bir işe yaramaz'' dedi. Erdoğan'ın konuşmasının ardından söz alan meclis üyeleri de, konuşmalarında genel olarak kayıt dışı ekonomi, enerji ve istihdam gibi girdi maliyetleri üzerindeki yükler, vergi adaleti, kıdem tazminatı, kalitesiz ithal malların girişi ve değerli YTL konularındaki görüşlerini ve sıkıntılarını dile getirdi.Başbakan Erdoğan, daha sonra tekrar kürsüye gelerek, sanayicilere hitap etti. (AJANSLAR)