Kore ufkunu açtı, Avrupa'yı ele geçirdi
Vestel, kriz dönemlerinde agresif yatırımlarıyla ihracat sıçramasıyla Avrupa'daki pazar payıyla hep dikkatimi çekmişti. Nihayet SABAH Buluşmaları, Vestel ile yapıldı. Bunun haberi dün yayımlandı. Manisa'daki fabrika buluşmasına ben de katıldım. Vestel'in büyüklüğünü gördüm ve merak ettiğim soruları da Vestel'in patronu Ahmet Nazif Zorlu'ya sordum, yanıtlarını aldım. * Önce büyüklükten bazı rakamlar verelim. Vestel'in yıllık cirosu 3.5 milyar dolar. Bunun 2.5 milyar doları ihracattan, 1 milyar doları iç pazardan sağlanıyor. Yıllarca Türkiye'nin en çok ihracat yapan kuruluşu. 106 ülkeye ihracat yapıyor. 12 bin çalışanı var. Bin dönümlük alana yan yana kurulu 6 fabrikadan oluşuyor. Televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, klima ve fırın fabrikaları. Vestel televizyonda yüzde 27 payla Avrupa'nın en büyüğü, dünyanın üçüncü büyüğü haline gelmiş.
* Agresif büyüme startını 1998'de vermiş. Rusya krizi, 1999 ve 2001 krizlerinde sürekli yatırım ve istihdam artışıyla bugüne gelmiş. Ahmet Zorlu şöyle diyor: " Krizde yatırımlarımızı durduysaydık bugün yok olurduk. Biz o zaman o büyüme hedeflerini koymasaydık bugün yaşama şansımız olmazdı. O zamanki yatırımlarımızın haklılığı şimdi ortaya çıktı. Gelecek yıl bulaşık makinesi yatırımı ile ürün gamımızı tamamlayacağız. Bundan sonra artık hazmetme dönemi başlayacak."
* Ahmet Zorlu, ölçek olarak bu kadar büyük fabrıkalar kurma fikrini Uzakdoğu gezisinden almış. Bugün bazı sanayi kollarının rekabet edemediği Güney Kore ve Çin'deki büyük fabrikalar Zorlu'nun ufkunu açmış. Bu süreç aynı zamanda Avrupa'nın beyaz eşya ve televizyon üretim merkezi olmaktan uzaklaşmasıyla çakışmış. Zorlu "Avrupa'da üretim kalmadı. Ama markalar kalacak. Biz Türkiye olarak Avrupa'ya üretim yapmada Asya'dan daha avantajlıyız. Uzakdoğu'dan taşıma maliyeti daha yüksek ve teslimat süresi yaklaşık üç ay. Biz üç haftada teslim ediyoruz" diyor
* Agresif yatırım politikasından dolayı Vestel borsada doğru dürüst temettü dağıtmıyor. Vestel'in üretim, ciro, ihracat büyüklüğü ile borsa performansı da pek paralel gitmiyor. Çok açılmış, borçlanmış bir şirket gibi görülüyor. Neden acaba? Ahmet Zorlu'nun yanıtı şöyle: "15-20 milyon dolar ayırsam ve hisse senedinde alım satım yapsam Vestel de borsanın en aktif kağıtlarından biri olur. Bize ille de temettü dağıtın diyorlar. Biz bütün kaynaklarımızı işimize koyuyoruz. Krizde hisselerimi sattım, sermayeme kattım. Şimdi büyüyoruz. Ben yatırıma doymuyorum. Onun için de kâr dağıtmıyoruz. Kârı dağıtsam en büyük hissedar olarak yine en büyük payı ben alacağım. Ama böyle yapsaydık bu büyüklük bugün ortaya çıkmazdı. Bizi borçlu değerlendiriyorlar. Ama benim 500 milyon dolarım hammadde, ara malı ve mamul mal olarak şu anda depolarımda duruyor. 800 ile 1 milyar dolarlık müşteri ve bayi alacağım var. Kasamda 350 milyon dolarlık çekler duruyor. Şu fabrikalarda likit olabilecek 1.5 milyar dolar duruyor. Onu görmüyorlar da borcu görüyorlar."
* Manisa'daki tesislerini gezdikten ve patronun açıklamalarını dinledikten sonra Türkiye'den eğer dünya liginde oynayacak bir şirket çıkacaksa, bunun en yakın adaylarından birinin Vestel olabileceğine kanaat getirdim.
Sonuç "Dağlara çıkmayan uzakları göremez" Çin Atasözü
|