|
|
"Büyüyünce Polat olacağım" dedi
Önce dışarda zaman geçirdik. Ardından eve gidelim diye önerdi küçük arkadaşım. "Eve gidelim de televizyon seyredelim." Kumandayı kaptırmadım ama klip seyretmesine engel olamadım
Çocuklarla aram iyidir aslında. Dillerinden anlarım. Keyif alırım arkadaşlıklarından. Uzun uzun sohbet ettiğim minikler vardır. Sohbet genellikle soru cevap gerçekleşir ama olsun. Yine de iyi zaman geçiririz. Çoğu yakın arkadaşlarımın çocukları. Fikir olarak müthiş geliyor. -Bugün ne yapıyorsun? -Kızımla sinemaya gideceğim. Ya da oğlumla bisiklete bineceğiz. Ben ne dersem diyeyim, bekara boşanmak kolaydır hesabı, çoluk çocuk sahibi olan arkadaşlarım pek de benim gibi düşünmüyor. Çünkü İstanbul'da çocuklarla yapacak çok şey yok. "Nasıl yok canım!" diye takıldığım bir hemcinsim, oğlunu bir günlüğüne bana emanet etti. Hain. Kızını vermedi. Hiç olmazsa alışverişe gideceğiz, bir iki elbise bakacağız, ayakkabı falan. Küçücük bir erkekle baş başa kaldım bir cumartesi sabahı. Üstelik kocam da yok ortalarda. Yoksa maç, takım, Fener Stadı durumu kurtaracak ama... Yok işte. Önce IKEA'ya gittik. Hoppala demeyin çünkü çocuklar oraya bayılıyor. İyi vakit geçirdik. Ardından köfte yedik, çocuklar IKEA'nın köftelerine de bayılıyor, benden söylemesi. Tam dışarı çıktığımızda öyle bir yağmur başladı ki sormayın, sağanak. Ne yapalım ne edelim derken minikten müthiş bir fikir geldi. "Eve gidelim, televizyon seyredelim."
*** Kumandayı kaptırmadım tabii. O konuda tembihliyim. En uygun programı aramaya çalışırken, "Kral izlemek istiyorum" dedi. Vallahi şaka değil. Biraz tutturunca dayanamayıp o kanalı açtım. Sonra sessizlik. Sessizlik bizim oğlan tarafında. Gözlerini şarkı kliplerinden ayırmadan büyülenmiş gibi tam 15 dakika geçirdi. En son Hilal Cebeci'nin klibinde isyan bayrağını çektim. Küstük. Meğer bütün çocuklarda aynı dert varmış. Televizyonda seyredecek fazla seçenekleri olmadığı için anne babalar biraz da rahat nefes alabilmek ümidiyle çocukları kliplerin başına oturtuyor. "Televizyonda ne var?" isimli kitap geldi aklıma. Çocukları televizyonla tanıştırırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatıyordu. Birkaç örnek veriyorum. 1. 10 yaşından küçük çocuklar 2 saatten fazla televizyon seyretmemeli. 2. Reklamlar ve müzik klipleri kesinlikle küçük çocuklar için iyi değil. 3. Çocuklar 5-6 yaşından itibaren kendilerine bir kahraman seçerler. Eğer doğru yönlendiremezseniz bu kahraman hiç de tasvip etmediğiniz bir dizi karakteri olabilir. Kahramanını siz seçin. 4. Doğaüstü olaylar, gerçek hayatta karşılaşamayacakları gelişmeleri seyretmek çocuklar için hayal gücünü geliştirmekten çok, onları tedirgin edecektir. Doktor Albin Michel'in kitabı Fransa'da çok satanlar arasında. Michel, kitapta ailelere çocuklarını televizyonla nasıl tanıştıracaklarını öğretiyor. Hangi program iyidir, hangisi yararlıdır, neye göre seçim yapmalı? Peki ya Türkiye? Çocuklar için mekan az. Etkinlik sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ne eğlenceli müze ne doğru dürüst hayvanat bahçesi ne de oyun parkları var. Çocuklar ne yapıyor? Televizyon seyrediyor. Türk ailelerine "Çocuklarınızı televizyonla nasıl tanıştırırsınız?" rehberi tarzında bir kitap kesin lazım. Yoksa benim evimdeki minik misafir gibi "Büyüyünce Polat olacağım" diyen çok olur.
|