Komplo teorisi sever misiniz?
Yabancı elçiler bilgi almak için ne yapar? FBI, CIA Türkiye'de ne yapıyor? Kırmızı telefon gerçek mi? Bayılırım 007 James Bond konularına
Milletvekili olduğunuz anda kapınızı ilk önce elçiler çalar. Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener ile sohbet ederken Akşener yabancı elçilerin özellikle siyaset alanında dost edinmek için çok uğraş verdiğini söylemişti. Önce randevu alır, ardından samimi sohbetlerde bulunur, sonra da sizi övmeye başlarlar. Övmeye mi? Öyleymiş. Meğer biz Türkler bir de İranlılar övgüye dayanamazmışız. "Ne kadar büyüksün, ne kadar iyisin, senden başarılı yok!" deyince akan sular dururmuş. Ee yalan değil hani. Sadece siyasetçi değil, sanatçısı, futbolcusu, gazetecisi, muhtarı, doktoru.... Hepimiz "Yaşa, varol!..." nidalarına kapılıp giden cinsteniz yani. Peki ama elçiler niye bu derece Türk siyasetinin içinde yer almak ister? Milletvekillerini tanısalar ne olur tanımasalar ne olur... Öyle değilmiş işte.
*** Emekli büyükelçi Kaya Toperi ile sohbet ediyoruz. Akşener ile konuşmamızı aktarıyorum gülümsüyor. "Niye şaşırdınız? Elçilerin görevidir bunlar. Daha çok insan tanımak, ne olup bittiğini doğru zamanda ülkesine haber vermek, bütün yaptığımız budur işte." Peki gerçekten de övgüye bayılıyor muyuz? Kaya Toperi ismini biraz hatırlatayım. Sırasıyla Washington, Kabil, Yeni Delhi, Kopenhag ve Cenevre'de dışişlerinde çalışmış. Ardından Kuveyt, Bahreyn, Kanada, İsviçre ve Kore büyükelçisi olarak görev yapmış. Yani "O bilmezse kimse bilmez" durumu var. Cumhurbaşkanlığı sözcülüğü, basın yayın genel müdürlüğü görevlerinden hiç bahsetmiyorum. Övgüye bayılırız diye anlatıyor. "Örneğin Kore de bizim gibidir. Çoğu gelenek görenekleri bize benzer. Ama İsviçre farklıdır. Her ülke insanı kendi kültürünün getirdiği bazı özellikler taşır ve birtakım davranışlarda bulunur. Biz Türkler iltifat duymayı severiz." Elçilerin arkadaş olmak ve bilgi alabilmek için başvurduğu yöntemlerden bir tanesi de sarhoş ettirmekmiş. Amaç sadece siyasilerden bilgi sızdırmak değil, kendi aralarında da yaparlarmış bu numaraları. Yanlış okumadınız. İçkiyle kandırırlarmış. Bir gün Kaya Toperi'yi, o zaman büyükelçiymiş, başka bir meslektaşı evine yemeğe davet etmiş. Toperi eşine demiş ki "Eğer sadece bizi davet ettilerse kesin beni sarhoş etmeye çalışacaklardır, sen oradan bir bardak zeytinyağı ver." İçmeden önce bir bardak zeytinyağı içmek hem mideye iyi gelir hem de çabuk sarhoş olmanızı engellermiş. Kaya Toperi de öyle yapmış. Davete gittiğinde ise yanılmadığını görmüş, önce viski ardından şarap, en son biraz votka ikram edilmiş. Ama Toperi yenilmemiş.
*** Resmen oyun gibi değil mi? Amaç karşındakinden bilgiyi sızdırmak. "Bir ipte iki cambaz" diyor Toperi. "Büyük sinir harbidir. Üstelik bir de güler yüz göstermek durumundasınız. Neyi istiyorsanız onu bilmesini sağlarsınız. O da size aynısını yapar. Bilginin hangisinin doğru olup olmadığını süzüp öyle bildirmek durumundasınız. Eh bu da kolay değil tabii. Toperi ile daha uzun konuştuk. FBI, CIA başkanları Türkiye'de ne yaptı? İsrail Genelkurmay Başkanı ne istedi? Bu aralar gizli servisler Ankara'da niye harekete geçti? Gerçekten de Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kırmızı telefonu var mı? Öyle çok soru sordum ki, inanamazsınız. Kolay mı bulmuşum 007 Bond tadından bir konu, bırakır mıyım. Siz de kaçırmayın derim, yarın Pazartesi Sohbeti'nde. Özellikle komplo teorileri meraklıları için.
|