|
|
|
|
|
|
Cumhuriyet Cumhuriyet'i tartışıyor
Hasan Cemal'in anılarıyla başlayan tartışma giderek büyüyor. Cumhuriyet Gazetesi bu tartışmayı yazı dizisi halinde sütunlarında sürdürüyor.
İlk kurşun 3 Aralık günü Milliyet Gazetesi'nin sürmanşetinde atıldı; "İlhan Selçuk bir takıyye ustasıdır"... Bu başlıkla ve "medya ve siyaset dünyasını sarsacak" spotuyla Hasan Cemal'in Cumhuriyet yıllarını, daha çok da olaylı bir biçimde gazeteden ayrılışını konu edinen "Cumhuriyeti Çok Sevmiştim" adlı kitabı kamuoyuna duyuruluyordu. Ardından 4 Aralık günü Hürriyet, Milliyet, Radikal gibi Doğan Grubu gazetelerinin pazar eklerinde bir "yaylım ateşi" vardı. Hasan Cemal daha kitap piyasaya çıkmadan sayfa sayfa alıntı yapılan anıların büyük bölümünde Cumhuriyet Gazetesi'ndeki iç savaşın karşı tarafında yer alan İlhan Selçuk'u boy hedefine yerleştiriyor, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Oktay Akbal gibi gazetenin bel kemiği yazarlar da "şeker abiler" adı altında değişime direnen odak olarak değerlendiriliyordu. Hasan Cemal Cumhuriyet'ten ayrılma sürecinde söylenenlerin hiçbirine cevap vermediğini ancak bu kitapla "cevap hakkını" kullandığını da anlatıyordu. Anılar genellikle daha sonra liberal düşünceleri seçen gazetecilerin ortak diliyle "geçmişteki yanılgıları" itiraf eden öz eleştirilere de yer veriyor, ancak "Geçmişte yanıldıysanız bu gün de yanılıyor olamaz mısınız?" sorusu açıkta kalıyordu.
MALİ YARALARDAN SONRA Ayrıca kritik bir nokta da Cumhuriyet'in bu iç savaştan ağır mali yaralarla çıkmasıydı. Hasan Cemal'den sonra İlhan Selçuk ve ekibi pek çok haciz, kredi, banka ve iflas baskısıyla boğuşarak gazeteyi ayakta tutmaya çalışmış, bu günlerde girişim halinde kalan ilişkileri yüzünden bile sert eleştirilere uğramışlardı. İlhan Selçuk'un, daha doğrusu Cumhuriyet cephesinin cevabı 6 Aralık Salı günü geldi. İlhan Selçuk aynı anda başlayan yaylım ateşinin anlamı olup olmadığını "Aydın Doğan'ın bu harekattan haberi var mı?" cümlesiyle sordu. Doğan'ın cevabi mektubu "tartışmanın tamamen gazeteciler arasında geçmesi"ni temenni ediyordu. İlhan Selçuk kitaptan çok kitabın tanımının yani yaylım ateşin anlamını sorguluyordu. 10 Aralık günü yazısında, Sabah Gazetesi sahibi Turgay Ciner'in ve Akşam Gazetesi sahibi Mehmet Emin Karamehmet'in bu saldırıların dışında kaldığını vurgularken hedefin Cumhuriyet Gazetesi ve onun bağımsız çizgisi olduğunu söylüyordu. Selçuk'un bu "püskürtme ateşinden" sonra Doğan Grubu gazetelerinde "Berrin Nadi için yazılan şeylerin bazısı yakışıksız ama toplu bir saldırı yok" mealinde köşe yazıları baş gösterdi.
RÖNTGENCİLİK Hasan Cemal'in anıları ayrıntılı notlara dayanıyordu. Ancak bu noktada da yakın arkadaşları tarafından "röntgencilikle" eleştirildi. Oktay Akbal, "öfkelendiğini ve yirmi beş lira verip kitabı almayacağını" söylerken, Ali Sirmen, Hasan Cemal'in ismini vermeden "kavganın anatomisini"çıkardı. Hikmet Çetinkaya, "Eski Maocu Şahin" başlıklı yazısında, Şahin Alpay'ı suçlarken, "Hasan Cemal'in akıl hocası olduğunu" belirtiyordu. Cumhuriyet cephesinde tartışmalar 14 Aralık'ta "İşte Cumhuriyet'e saldırının belgeleri" sloganıyla başlayan bir yazı dizisiyle sürdü. Gazete en muhalif görüşlere, en sert eleştirilere de yer vermekten çekinmedi. Gazetede adı bugüne kadar hiç geçmeyen Engin Ardıç'ın bile köşe yazısına yer verildi. Hasan Cemal'in iç savaşın nedeni olarak gösterdiği Osman Ulagay'ın "Her iki tarafın da kavgayı benim adımla sürdürdüğünü düşünüyordum" ifadesi de yine bu sütunlarda yer aldı. 3 Aralık günü ilk kurşunla başlayan bu savaş, şimdi cepheler üzerinden ve ağır top atışlarıyla sürüyor. Ve Cumhuriyet Cumhuriyet'i tartışmaya devam edecek gibi gözüküyor...
Cengiz ERDİNÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|