|
|
|
|
|
|
Nazi kamplarındaki Türkler
"Gamalı Haçla Kızıl Yıldız arasında" adlı belgeselde 2. Dünya Savaşı'nda Almanlar'a esir düşen Türkler'in hikayesi anlatılıyor.
NBA'de oynayan basketbolcu Mehmet Okur'un anneannesi Fatma Baştimur'dan tarih profesörü İlber Ortaylı'nın annesi Şefika Ortaylı'ya, Dr. Mehmet Kengerli'den Ethem Feyzul'a pek çok Türk'ün kaderi Nazi kamplarında kesişti.
SÜRGÜNE GÖNDERİLDİLER İkinci Dünya Savaşı yıllarında SSCB topraklarından sürgüne gönderilen yüzbinlerce Türk'ten sadece birkaçının öyküsü "Gamalı Haç İle Kızıl Yıldız Arasında" adlı bir belgeselle gün ışığına çıkıyor.
Nazi kamplarındaki Türkler
23 Ocak'ta TRT-2'de yayınlanacak belgesel Nazilerin Sovyetler Birliği'ni istila etmesi ve o topraklarda yaşayan Türklerin sürgün yolculuklarıyla başlıyor. Sürgünlerin çoğu doğdukları topraklara dönmemiş Fatma Baştimur, Ruslar'a yakalanmamak için İtalya'ya kadar süren yolculuğunu anlatıyor. Şefika Ortaylı oğlu İlber'in doğduğu kampı daha sonra ziyaret etmiş. Ethem Feyzul ise Alman birlikleri arasına yerleştirilen Türkler'den bahsediyor.
Fatma Baştimur 15 yaşındayken Almanlar'a esir düşmüş, çırılçıplak vagona bindirilen 300 kişinin arasında, bilmediği yere doğru sürgüne gitmiş. Bir çukurda üç ay yaşayan Şefika Ortaylı doğduğu topraklara ancak 36 yıl sonra bir gezi vesilesiyle dönebilmiş. Savaşta kaybettiği ayağının yerine taktığı tahtadan ayakla yürüyebilen Tataristan doğumlu Ethem Feyzul ise vagonlarda istif edilen insanları hatırlıyor. Onlar İkinci Dünya Savaşı yıllarında SSCB topraklarından sürgüne gönderilen yüzbinlerce Türk'den birkaçı yalnızca. Nazi istilasından paylarını alıp doğdukları topraklara dönemeyip, hayatları gamalı haç ile kızılyıldız arasına sıkışmış ve tarihin çok az bilinen sayfalarının tanıkları.
TRT-2'de 23 Ocak'ta başlayacak belgesel, "Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasında" İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlar'a esir düşen Türkler'in hikayesini anlatıyor. Belgesel, Alman yazar Patrick Von Zur Mühlen'in aynı adlı kitabı ve Kızılordu'da teğmen rütbesiyle savaşıp, önce Polonya'ya ardından da İngiltere'ye giden Kırımlı Türk yazar Cengiz Dağcı'nın kitaplarından yola çıkılarak hazırlanmış. Yönetmen Neşe Sarısoy Karatay'ın 2004 yılında başladığı uzun görüşmeler, yüzlerce tanığın ifadeleriyle de şekillenen yapıt, yalnızca Sovyet topraklarında yaşayan Türklerin trajik hikayelerini anlattığı gibi, İkinci Dünya Savaşı'nın çok az bilinen yönlerine de ışık tutuyor.
TÜRK İŞİ SCHINDLER LİSTESİ Gamalı Haç ile Kızılyıldız'ın hikayesi 1994 yılında belgeselin danışmanlığını da yapan Zafer Karatay'ın bir arkadaşıyla Mavi Yayınları'nı kurması ve ilk kitap olarak da Alman yazar Zur Mühlen'in kitabını yayınlamasıylabaşlıyor. KendisiKırım Türk'ü olan Zafer Karatay SSCB'nin dağıldığı 1990'lı yıllara kadar Muhlen'in kitabından belgesel yapma olanağı bulamamış, SSCB'nin dağılması, olayları yaşayanların üzerlerinden korkularını atmasıyla hazırlıklara girişilmiş ve daha önce Osmanlı Devleti'nin Doğuşu belgeseliyle 2000 yılında Sedat Simavi Ödülü'nü alan Neşe Karatay'ın yönetiminde proje hayata geçmiş. "Bizim için beş dakika gibi görünen şey onlar için hayatlarının en büyük trajedisi" diyor Karatay belgesel için. Kuzey Kafkasya'dan ABD'ye, Almanya'ya kadar belgesel için gittikleri her yerde aynı trajedinin izlerini görmüşler. Biri Karaçay'da (Nalçık özel bölgesinin başkenti) diğeri ABD'de yaşayan ve birbirlerini 60 yıldır görmeyen akrabaların bir araya geldiği an, tarihçi İlber Ortaylı'nın doğduğu kampın yanındaki otel, ABD Başkanı Bill Clinton'a danışmanlık da yapan Orhan Sadıkhan'ın anlattıkları hepsi de o trajedinin parçaları. Bugün New York'un sayılı zenginlerinden olan Sadıkhan'ın, "patatesten yaptığı mühürle Alman kamplarından Türkleri nasıl çıkarttığını, Fatih'te bir Kırım Türk'ünün kahveden Alman kamplarında kalan esir Türkler'e 'bunlar akrabamız" diyerek sahte mektuplar gönderdiklerini" anlatıyor Karatay. Basketbolcu Mehmet Okur'un annesi Fatma Baştimur'un Kırım'dan İtalya'ya devam eden uzun yolculuğu, Türkistan ordusunda Ruslar'a karşı savaşan eski Kızılordu askerleri, 3 bin kilometre yol teptikten sonra 50 metre uzağındaki babasına ulaşamayan Nafi Yahyaev'in hikayesi de dahil bütün bu hikayelerin özü hayatları iki sembol arasına sıkışmış insanların trajedisi.
Nuh KÖKLÜ
|
|
|
|
|
|
|
|
|