|
|
|
|
'Bilişimde kendi yolumuzu çizmeliyiz'
Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş bilişim sektörünün diğer sektörlerin de kalkınması için iyi bir araç olduğunu belirterek mutlaka Ar-Ge çalışmalarına destek olacak ulusal politika belirlemek gerektiğinin altını çizdi..
20yıl önce kamu ağırlıklı bir bilişim sektörümüz vardı. Aslında hda öyle. Fakat kamunun ağırlığının biraz azaldığını gözlemliyoruz. 20 yıl önce mikro işlemcilerle henüz tanışmıştık. Çok kullanıcılı mikro sistemler gündeme yeni yeni geliyordu. Kişisel bilgisayarların yaygınlaşmaya başladığı ilk yılları yaşıyorduk. Bugün ise çok işlemcili bilgisayarlar artık hayatımızın olağan bir parçası haline geldi. Sektörün en eski sivil toplum kuruluşu Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Turhan Menteş sorularımızı yanıtladı
* 20 yılda Türkiye kendi ekonomik kalkınma modeli konusunda politika oluşturabildi mi, istikrarlı şekilde uyguladı mı? O zamanki değerlerle bu zamanki değerleri karşılaştırmak çok anlamsız. Dediğim gibi, 20 megabaytlık bir disk çok büyük bir teknoloji kabul edilirken bugün bir tek CD-ROM'a 700 megabaytlık veriyi, bir DVD üzerine 4.7 gigabaytlık veriyi yazabiliyoruz. 20 megabaytla küçük ve orta boy işletmede ticari otomasyonu yapıyorduk. Şimdi tek bir animasyon dosyası 20 megabayt tutabiliyor. İşlemci hızları da inanılmaz bir gelişme gösterdi. Hız artarken fiyatların düşmesi de bunların satın alınabilirliğini kolaylaştırdı. 20 yılda Türkiye'nin kalkınıp kalkınmadığı konusunda politika oluşturulabildi mi? Hayır. Türkiye'nin bilgi ve iletişim sektörü olarak böyle bir politika gereksinimi olmadı. Çünkü dünyada da böyle bir politika o dönem ortaya konmadı diye biliyorduk. Ama sonradan belli ülkelerin bu konuda gizli politikalar oluşturduğu ortaya çıktı. Ülkemizde ise gelişmelere seyirci kalındı. Bize çokuluslu şirketlerin işlerini yapmak düştü. Donanım zaten onlar tarafından üretiliyor. "Biz yazılım kısmında olacağız" gibi bir görev biçilmişti Türkiye'ye. Bu görev hTürkiye'ye biçiliyor. Hsektörün büyük bir kısmında yokuz. Ufak bir kısmında oynamaya çalışıyoruz. Ama belli ülkeler bunun dışına çıkmayı başardılar. Dijital uygulama yok. Ama dünyadaki trendlere bağlı olarak bir bilgisayarlaşma ve dijitalleşme eğilimi kendiliğinden ortaya çıktı. Tabii İnternet burada çok etkili oldu. Bizim kendi bünyemizdeki en büyük dijitalleşme olayı analog santralden sayısal santrallere geçişimizdi. Çok doğru bir geçişti. Arkası olması gerektiği kadar hızla gelmedi maalesef.
UCUZ İŞ GÜCÜ CENNETİ OLMAYALIM * Sizce önümüzdeki 20 yılda bilişimle ilgili Türkler ne iş yapacak? 20 yılda Türkler olarak bilişim sektöründe bilinçli hiçbir şey yapmadık. Ulusal bilişim politikası ortaya konulursa, bir politika belgesi oluşturulur ve bu uygulanabilirse sanıyorum Türkiye'de de bilişim sektöründe iş yapma şansı doğar. Buradaki politika, çokuluslu şirketlerin veya suyun başını tutmuş ülkelerin bize getirip dayattığı politikalar oluyor. O da bize çok dar alanda hareket serbestisi sağlıyor. Bu doğru değil. Türkiye'nin geleceğinin yazılımda olduğunu söylemek bence biraz işi bilmemekten kaynaklanıyor. Türkiye'yi hucuz iş cenneti zanneden insanlar bunu söyleyebiliyorlar. Ama Türkiye'nin artık böyle bir özelliği yok. Türkiye, nitelikli, kaliteli ve katma değeri yüksek alanlarda iş üretecek iş gücüne sahip. Dolayısıyla böyle bir politika belirlenmesi gerekiyor.
* Bunun için örnekleriniz var mı? Nasıl gerçekleştirecek? Türkiye'nin dünyada söz sahibi olduğu belli sektörler var. Tekstil, otomobil yan sanayi, beyaz eşya, turizm, inşaat gibi dünyada söz sahibi olduğumuz sektörlerimiz var. Bizim ulusal bilişim politikamızı bunlarla entegre etmemiz gerekiyor. Yabancıların dünyada öncü oldukları alanlara kendi teknolojilerimizi entegre ederek bir şeyler yapabiliriz diye düşünüyorum. Yoksa, sadece bilişim sektöründe bilişim ile ilgili alt yazılımı oluşturmak gibi bir açılımla uluslararası pazarda bir pay almamız mümkün değil. Zaten bilişim sektöründe kalkınmamız için öncelikle ulusal pazarda pay almamız gerekiyor. Bu pazar payına dahil olabilmemiz için uluslararası ürünlere ihtiyaçlarımız var. Uluslararası ürünler ancak öncü olduğumuz sektörlerde entegre projeler, katma değeri yüksek ürünler üreterek ortaya çıkarılabilir diye düşünüyorum.
AR-GE ÇALIŞMALARINA DESTEK ŞART * Bilişim teknolojilerinde gelecek 20 yıldaki fırsatlar nedir? Kaçmak üzere olan trenler var mı? Bilişim sektöründe kaçmak üzere olan tren filan yok. Her gün kişiler, fırsatlar kaçıyor. Türkiye öyle bir politika uygulamalı veya öyle bir hedef koymalı ki, 20 yıl sonra söylediği alanda öncü ve lider ülke olmalı. Bunu yapabilmek için çok ciddi bir politika benimsenip hayata geçirilmesi ve buna bağlı olarak yapılanmaların geliştirilmesi gerekiyor. 20 yıllık bir süre kısa değil. Bu süre içerisinde eğitim politikanızı, araştırma geliştirme politikanızı ve bütün işinizi buna uygun olarak ayarlamak ve düzenlemek zorundasınız. Dolayısıyla böyle bir yapılanmayı tamamlamak zorundasınız. Yoksa, sadece tek başına bir konuda araştırma geliştirme yapın denmesiyle olacak bir olay değil. Bir kültürel dönüşümle gerçekleştirmek gerekiyor 20 yıl sonraki hedefleri. En temel olarak eğitimle başlayan, çok ciddi iş gücü planlamasıyla devam eden, belli konulara odaklanmış bir Ar-Ge ile desteklenen bir çalışma yapılması lazım. Burada çok büyük ulusal politikaların uygulanması gerekiyor. Ülkeler politikalarına sahip çıkıyor. Gerekirse şirket politikalarını kuruyorlar. Dolayısıyla bilişim, bu dünyanın geleceği olarak öngörülüyorsa ülkemizin de bu konuda çok ciddi ulusal politikaları koyması gerektiğini düşünüyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|