|
|
Bir pazar sabahı Yıldız Parkı
Tatile ihtiyacım var. Şimdi herkesin "Ne var canım, bizim de var ne yapalım" dediğini duyar gibiyim. Demeyin ve lütfen bana destek olun. Buradan SABAH'ın patronlarına sesleniyorum, tatil isteğim son derece acil ve ciddidir. En son Hür ve Kabul Edilmiş Masonların Büyük Üstadı Kaya Paşakay ile söyleşi yaparken anladım durumun vahametini. Büyük Üstad Paşakay, masonluğun ne anlama geldiğini falan anlatırken benim aklım taktıkları süslü önlüklerdeydi. Örneğin önlüklerini yıkıyorlar mı yoksa temizleyiciye mi götürüyorlar? (Sormadım canım, abartmayın, o kadar da değil yani...) Bir önceki röportajda fark etmiştim aslında garip bir şeyler olduğunu. Onursal Yargıtay Başkanı Sami Selçuk Yeni Ceza Yasası'nın bozuk ve baştan yazılması gereken maddelerini anlatırken dalmış gitmişim. Hava mı güzel, ortam Bilkent Üniversitesi olduğu için gençlik günlerim mi geldi aklıma bilinmez... Ama röportajın 3 dakikası yok, buradan itiraf ediyorum. Çözerken anladım. Bir soru sormuşum, röportajın belkemiği... Ne o soruyu sorduğumu biliyorum ne de cevabını... Arada bir de Turizm Bakanı fiyaskosu var. Pazar sabahı 08.00'daki randevuya giderken... Bakın buradaki kilit nokta randevunun sabahın sekizinde olması, hem de pazar sabahının. O saatte kalktığınıza mı yanarsınız yoksa eşofman yerine ceket pantolon ve topuklu ayakkabı giydiğinize mi? Adres basit. Yıldız Sarayı, Cihannüma Köşkü. Peki ben bulabildim mi? Hayır. Tam bir saat Yıldız Parkı'nın içinde dolaştım durdum. Yok, ortada saray falan yok. Görevli de yok. Ölseniz kimsenin haberi olmaz. Ama sabahın o saatinde azimle spor yapmaya gelenleri buradan alkışlıyorum. Hatta ayağa kalkıp alkışlıyorum. Bu nasıl bir iradedir kardeşim? Eşofmanlılar arasında topuklu ayakkabılarımla bir oraya bir buraya koşuşturmam en sonunda bir tanesinin ilgisini çekmiş olmalı ki "Saray" dedi, "parkın dışında. Onun girişi Conrad Oteli'nin oradan." Oldu. Siz böyle başlayan bir günün ardından yapılan röportajdan ne beklersiniz? Üstelik Bakan da benden beter. "Bütün yabancı dilleri biliyorum" diyor "Ama konuşamıyorum". "İmtihanlık sorma" diyor. "Ciddi misiniz" diye bir şaşırma nidasına "Ben her zaman ciddiyim" diye cevap veriyor falan... Yuvarlandık gittik... Tatile ihtiyacım var. Örneğin yarın okuyacağınız röportajda, "Silahlara bayılıyorum, mümkün olsa yanımda daha büyük bir silah taşırım" diyen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'a, "Gece yatarken de silahınızı yanınıza alıyor musunuz?" diye sormamak için kendimi zor tuttum. Bir dakika ben bu soruyu... Yoksa sordum mu?
|