Türk halkı kan istiyor kan
Kimi zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Öyle karamsar oluyorum ki "Ne yani" diyorum "Böyle bir ortama çocuk yapmak ne kadar doğru?" Yani neremiz düzgün ki?
Aslında her şey Birol Güven ile başladı. "Birol Güven'in Pınar Altuğ için söylediklerini duydunuz mu?" diye sordum. "Beni ve bütün Türk halkını kandırdı, benim dünya çapında tanınan bir yazar olmamı engelledi" demiş. Ayrıca "Madem benim için gelmedi bari çocuklar için gelseydi" diye eklemiş. Düşünsenize, Pınar Altuğ kalkacak, kendisini diziden kovan kişi daha fazla para kazansın, dizinin son bölümü reyting rekorları kırsın diye tekrar Çocuklar Duymasın'da rol olacak. Niye? Oynasa aklından zoru olduğunu düşünürdüm. Kimse konuyla ilgilenmedi. "Peki Alişan'ın kapkaççılardan korunmak için silah taşımasına ne demeli?" dedim. Hani kazara bir kapkaççı karşısına çıksa Alişan nasıl davranacak acaba? Çekip vuracak mı? Bununla ilgili bir yorum da olmadı. Sadece bir arkadaşım, "Sen onlara gelinceye kadar şu Sahte Gelin programını izle" dedi. "İzle de Türkiye'nin ne hale geldiğini gör. Ne Birol ile uğraşırsın ne de Alişan'la."
***
İki-üç gün önce ilk defa Sahte Gelin programını seyrettim. Arkadaşım haklıymış, lütfen bütün dikkatinizi gelin-kaynana evlerine çevirmeyin çünkü asıl kan sahte gelinin bulunduğu yerde çıkacak. Hikaye şu. Ortada bir gelin adayı var ama sahte. Ailesi de sahte. Sürekli sinir bozucu bir kahkaha atan şişman bir erkek kardeş, asabi bir üvey anne, daha mülayim bir baba ve gelini kötü yola sürükleyen kuzen. Bunların hepsi oyuncu. Oyuncuların karşısında ise müstakbel damat ve ailesi var. Aile Karadenizli. Baba her fırsatta bunu dile getiriyor çünkü kendisi bile anlayamamış niye orada bulunduğunu. Konu basit. Sahte gelin ve ailesi öyle şeyler yapacaklar ki damat ve ailesi kızı almaktan vazgeçecek. Bu aslında benim yorumum çünkü programın amacını hiçbir şekilde anlamış değilim. Gelin-kaynana programında hiç olmazsa ufukta evlilik vardı, bunda o da yok. Program kavga çıksın diye yapılmış. Detaylar özenle seçilmiş, mimarını buradan kutluyorum. Gerçekten kutluyorum. Örneğin böyle bir evde ne kavga çıkarır? 1. Gelinin namusu. Eğer kadının gayrimeşru bir çocuğu varsa, üstelik üvey annesi sürekli bunu yüzüne vuruyorsa ne olur? (Damat tarafı Karadenizli diyorum size...) 2. Gerilen ortamda içilen alkol miktarı. (Bütün yayın boyunca rakılar, şaraplar içildi, en son isyan edip ekran başından kalktığımda Karadenizli babanın dili iyice pelteleşmişti, artık siz gerisini düşünün.) 3. Gelinin iyi bir hatun olmadığının sürekli hatırlatılması. Üvey anne diyor ki damada "İleride sakın sorma bu kimin çocuğu diye!" Kuzen sürekli çalan telefonuna bakıyor ve gelini kastederek diyor ki "Hayır onu veremem şimdi meşgul, bu gece gelemeyiz." (Buradan ne anlıyoruz, gelin her gece geziyor. Tabii her gece gezen kötü kadın mıdır o çok ayrı bir tartışma konusu...) 4. Kuaför faktörü. Semra-Sinem ilişkisi iyi irdelenmiş. Bakmışlar ki gelinler kuaförlere asılıyor, hemen aynı tarz bir kuaför sahnesi yerleştirilmiş. Tabii bu arada sanırsınız ki her kuaför potansiyel bir playboy.) Listeye devam etmiyorum. Uzun lafın kısası, iki aile birbirine giriyor. Sahte aile Karadenizli aileyle öyle bir dalga geçiyor ki anlatamam. Damadın annesi sinirlendikçe sinir haplarıyla ayakta durduğunu söylüyor. Merak ediyorum yayında ölse sorumluluğunu kim alacak? Yani ne diyecekler, "Kusura bakmayın biz sizi işlettik" mi? Bu arada gelin fosur fosur sigara içiyor, (Arada bir ayıp olmasın diye beyaz bir sis koyuyorlar üstüne, hani içtiğini göstermek yasak ya) sürekli ağladığı için makyajı akmış iki kara göz haline gelmiş. Bir küfrediyor, sormayın. Okkalı küfürlerin sadece sonu "bip"lendiği için başını yakalıyorsunuz zaten. Kelime dağarcığınız artıyor. "Allah belanı ya da cezanı versin, ne şerefsiz kadınmışsın" gibi söylemler ise küfürden sayılmadığı için çoluk çocuk izleyebiliyorsunuz. Bir problem yok yani.
***
Peki Sahte Gelin'de uzlaşma sağlandığı olmuyor mu? Hayır çünkü programcılar uzlaşma istemiyor çünkü Türk halkı kavga, dövüş, şiddet istiyor. Çünkü Türk halkı kan istiyor, kan. Bu programı oturup izleyen varsa, ki reytinglerden olduğunu görüyoruz, hepsinin yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Tabii bu benim fikrim. İşin en acı tarafı, "Ne yapalım halk bunu istiyor" diyenlerin çoğu çocuklarına böyle programları yasaklıyor. Gülay Göktürk geçenlerde bu tarz programlar için neler hissettiğini yazdı. Yasakçı zihniyet olmalı mı olmamalı mı? Bu tarz programlar yasaklanmalı mı? "Dünyanın her yerinde böyle yayınlar var" diyenlere selam gönderiyorum, yasakçı tavırdan yana değilim ama her şeyin bir veriliş biçimi var. Niye şifreli kanallarda yayınlamıyorsunuz bunları? Madem o kadar çok reyting alıyorsunuz, üstüne para kazanır, psikolojik sorunlular grubunu da bir araya toplamış olursunuz. O gruptan iyi araştırmalar da çıkar.
***
Bazen çocuk sahibi olmakta geç kaldığımı düşünüyorum. Kendime kızıyorum, "Hadi" diyorum "Elini çabuk tut, yaş 32". Sonra... Kimi zaman da umutsuzluğa kapılıyorum. Öyle karamsar oluyorum ki, ne yani diyorum böyle bir ortama çocuk yapmak ne kadar doğru? Yani neremiz düzgün ki? Öylesine dibe vurduk ki... Çok sürmüyor canım bu karamsarlık. Yine de umudum var. Ama artık bir yerlerden başlamak zorundayız. Hem de fazla vakit geçirmeden.
|