Bir erkek gibi...
Geçmişin klasikleşmiş edebiyatçıları acaba günümüzün dünyası tarafından nasıl algılanmakta? Ya da günümüz dünyasında yayınevleri genç yaratıcıları hangi kriterlere göre değerlendirmekte? Nicolas Crousse adlı hergele bir Belçikalı gazeteci bu soruların cevabını aramak için, ölümsüz şairlerden biri olan Lautreamont'un baş yapıtı olan "Maldoror Şarkıları" adlı kitabını Belçika ve Fransa'nın en saygın on yayınevine yollamış. Kitaba kızı Alice Cornet'nin imzasını atmış. Kitabın adını da "Bir erkek gibi" olarak değiştirmiş. Saygın yayınevlerini bu yöntem ile güvenilirlik sınavına tabii tutmuş.
*** Lautreamont Fransız edebiyatının "en olağandışı ve anlaşılması zor" şairlerinden biri... Bugün edebiyatın Nirvana'sı sayılan Rimbaud'yu, Baudlaire'i ve tüm gerçeküstü akımı çok derinden etkilemiş bir büyük yaratıcı... Üstelik topu topu 24 yıl yaşamış. 24 yıllık bir yaşam onun ölümsüzlüğüne yetmiş. Aslında yaşamı hakkında çok da fazla bir şey bilinmiyor. Uruguay'da doğmuş. Babası Fransız Konsolosluğu'nda bir memurmuş. On dört yaşında eğitim için Paris'e gitmiş. Esas adı Isıdore-Lucien Ducasse olmasına rağmen, Eugene Sue'nün romanındaki mağrur kahramanının adı olan Lautreamont Kontu adını bu sırada kendine uygun görmüş. Maldoror Şarkıları adlı düzyazı şiir kitabını yirmi üç yaşında yazmış. Ancak şiirin içeriğindeki şiddetten yayıncılar kitabı yayınlamaktan ürkmüş. Onun yerine Şiirler adlı kitabı yayınlanmış. Zaten Lautreamont da o yıl ölmüş. Burjuvaziye karşı işçi sınıfının baş kaldırdığı, sanayi devriminin yeni bir yırtılmaya uğradığı bir dönemin kurbanı olduğu sanılıyor. İşçilerin Paris'i kuşattığı sırada polis kurşunu ile öldüğü söylenir. Bu genç adamın esas kitabı Maldoror'un şarkıları ancak ölümünden yirmi yıl sonra, 1890'da yayınlanmış. Gerçeküstücü akım, kitabın "alışılmamış ve birbiriyle ilgisiz görünen imgeleri rahatsız edici bir tarzda yan yana getiren üsluptan" son derece etkilenmişler. Aslında bu şiir o döneme bir başkaldırıydı. Yirminci yüzyılın başlarındaki tüm edebiyat ve yaratıcılar dünyasını etkisi altına aldı. Büyük heyecan yarattı.
*** Zamanımızın "değer yargıları" ya da "yayın evleri" bu kısa özetteki dünyaya ne kadar aşinalar? Önce, Fransa'daki Liberation, sonra da Radikal'in kitap ekindeki habere göre, neredeyse hiç değiller. Çünkü Belçikalı Gazeteci Nicolas Crousse'a sade yedi yayınevi cevap vermiş, bunların biri hariç hepsi de "adet yerini bulsun" kabilinden yazılmış. Dizilerin Lautreamont'dan çalıntı olduğunu tek anlayan Gallimard Yayınevi olmuş. Yayınevi'nin editörlerinden Antoine Gallimard alaycılığı nezaket ile örtülü bir mektup göndermiş ve "Maldoror Şarkıları muhteşem bir yapıttır. Onu deforme etmeye hakkınız yok" demiş. Ayrıca bu itirazına bir başka gizemli şairin adını da ekleyerek, "iyi ki bu kötülüğü Germain Nouveau'ya yapmadınız" demiş. Lautreamont kadar, Germain Nouveau'ya da anmış.
*** Hayat değişiyor. Ancak hayat değişirken acaba "klasik" olarak adlandırılan ve çağ değişse de lezzetinden kaybetmeyeceği varsayılan lezzetlerde de değişme oluyor mu? Ya da bir değişme olmuyor ama yeni çağın insanları bu lezzeti algılamıyor. Nitekim, Gallimard'ın durumu anlamasıyla, diğerlerinin fark etmemesi buna örnek olabilir. Aslında bu örnek çok etkileyici ve bir çok yoruma açık... Ancak, "bir erkek gibi" söylersek, dünya hızlandıkça sığlaşıyor, lezzetten fast food'a kayıyor. Yeniden düzelinceye kadar da herhalde epey bir zaman zaman geçecek. Ama her şeye rağmen Lautreamont'un anılması yine de insanı bir başka hoşnut ediyor.
|