|
|
|
|
|
|
'Geçmişinizi iyi bilirim...'
1989 yılının Nisan ayında İzmir'de o zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası'nın yarı final maçındayız. Galatasaray cezalı olduğu için Romanya'nın Steau Bükreş takımı ile oynuyor. Yıllar sonra burada efsane olacak Hagi de o takımda oynuyor. Tribünlerin daha sonra yıllarca söyleyeceği "kim oynadı yarı finali" sloganının tanığıyız. Atatürk Stadı'ndaki ikinci maç 1-1 bitecek ve Galatasaray elenecekti. Akşam perişan olmuş bir halde İstanbul otobüsünün kalkış saatini beklerken bir kafede öteki yarı finalistlerin maçını izliyoruz. Milan, Real Madrid'i tam anlamıyla dağıtıyor. Hollandalı Van Basten, Gullit, Rijkaard üçlüsünün yanında Baresi, Albertini, Maldini, Costacurta, Donadoni gibi yıldızlar var. Sacchi'nin takımı İspanyollar'ı beşliyor. Ne uyku kalıyor ne yorgunluk. 'Böyle futbol olur mu' diyoruz birbirimize. 'Bizim de böyle bir takımımız olacak mı?' Yıllar sonra bu dileğimiz gerçekleşecek ama Milan da gönlümüze yer edecek. Her ülkeden bir takım destekleyenler cemaatinden olduğumuz için bizim için İtalya deyince Juventus gelirdi doğrusu. Platini yüzünden. Ama artık gözüm Milan'da olacaktı. Hele yıllar sonra Fatih Terim'in başlarına geçmesi de işin cabası. Sonraki gelişmeler ve tatsız tutsuz İtalyan futbolu çoktandır ilgimi çekmiyor. Benim asıl sevgilim ise Liverpool'dur. Kırmızı forma yenilmez armadaydı. Bir nefeste sayardık oyuncularını. Pink Floyd'un Fearless şarkısının sonundaki Anfield tribünlerinde söylenen "You Will Never Walk Alone" marşını defalarca dinlerdik. O zamanlar Edirne'nin ötesinde ilk maçta 3-0 lık mağlubiyete bile ama iyi oynadık diye sevindiğimiz yıllardı. TRT'nin Avrupa'dan maçlarını geç vakitlere kadar beklerdik.
KİMİ İSTERDİNİZ? Yüzyılı çoktan deviren bu iki ünlü kulüp çarşambaya bizim evimizde kozlarını paylaşacak. Taraftarları ise yarından sonra sökün edecek. Vapurda, yolda, otobüste, rastlayınca içimden onlara diyeceğim ki, "Ben sizin geçmişinizi çok iyi bilirim. Bir futbolsever olarak gönlümden geçeni de söylememek olmaz. Kalite olarak finalde bu iki takımın yerine kimi görmek isterdiniz. Tamam, pis pis sırıtan Abramovich'in takımının başındaki küstah Mourinho'dan ben de zerre kadar haz etmiyorum. Ama itiraf edin. O canım Barcelona ve Chelsea finale yakışmaz mıydı?
Fikret Eser
|
|
|
|
|
|
|
|
|