Kadın Gazetecinin Hayatı Tehlikede
Geçen hafta Irak'ta kaçırılan kadın gazeteci Giuliana Sgrena'dan haber yok
Irak'ta kaçırılan İtalyan kadın gazeteci Giuliana Sgrena, İtalya'yı yeniden büyük bir endişe içine itti. Haber ajansı ANSA'nın olayı duyurmasından sonra İtalya'nın komünist gazetesi Manifesto'nun redaksiyonunda büyük bir izdiham oldu. İl Manifesto İtalyan basınının küçük bir mücevheri. Gazetecilerin kooperatif kurup kendi patronu oldukları tek gazete olan Manifesto'nun içinde bulunduğu ekonomik zorluklarla Irak'a bir muhabir göndermesi büyük bir lüks. Başlarına gelen bu trajedi de üstüne tuz biber. Roma'nın merkezinde Manifesto'nun bulunduğu Via Tomacelli'de yaşananlar hüzün verici, birbirine sarılan gazeteciler, ağlayanlar, hala haberin yalanlanmasını umut edenler... Kaçırılan gazeteci Giuliana Sgrena ile en son konuşan müdürü Francesco Paterno'da bu olaya inanmakta güçlük çekenlerden. Manifesto'nun kurucularından Valentino Parlato ile olaydan bir gün önce karşılaştık, Roma'nın eski semtlerinden Monti'de bir şarap evinde son kadehini içiyordu. Parlato, İtalya'nın en saygın entelektüellerinden biri. Beni de mesleğimin zor bir döneminde gazetesinde yazmaya davet etmiş ve her yazıdan sonra da arayıp düşüncelerini övgü dolu sözlerle ifade etmişti. İnanılmaz bir dayanışma anlayışına ve inceliğe sahip bir insan. Manifesto'nun kurucusu elinden hiç bırakmadığı sigarası ile gazetecilerle endişelerini dile getiriyordu: "Giuliana cesaretli bir kadın, umarım kimse bu olaydan sonra çıkıp gazetecilerin ne kadar şuursuz davrandığını öne sürmez. Irak'ta ne olduğunu insanlara anlatmak için oraya gitti. Gazetecilik tarihimizin en zor günlerinden biri; içimizden birinin hayatı tehlikede". Kaçırılan İtalyan meslektaşımız Giuliana, Afganistan, Somali gibi kritik bölgelerde çalışmış bir gazeteci. Irak'a da ilk gidişi değil. Bağdat'ta 23 Ocak'tan beri seçimleri izlemek için bulunuyordu. Fransız kadın gazetecinin kriminal gruplar tarafından kaçırıldıktan sonra siyasi gruplara devredildiği yolunda çıkan haberler Manifesto çalışanlarının ve gazetecinin yakınlarının tedirginliklerini daha da artırıyor.
MARIA KURTARILAMADI Hayat gerçekten tuhaf olabiliyor. Dün Manifesto'nun kurucusu Valentino Parlato ile karşılaştıktan sonra bir arkadaşımla uzun uzun Maria Grazia Cutulli'den konuştuk. Afganistan'da öldürülen İtalyan kadın gazeteci olarak hafızalara kazınan Maria Grazia, hırslı ve tutku ile çalışan bir gazeteciydi. Bir dönem ekonomik nedenlerle gazetecilikten uzaklaşıp ONG'lerde çalışmaya başlamıştı. Ruanda'da, pek çok Afrika ülkesinde bulundu. Afrika'dan, Milano'ya taşınıp Corriere della Sera'ya başladığı yıl, Roma'ya geldiğinde bizde bir yemek yedik. Balkonda uzun süre meslek yaşamından karşılıksız kalmış bir aşk gibi bahsetti. Artık 30'unu geçmiş ve her şeyini mesleğine vermiş bir kadının da acılığı ve gerçekçiliği de buna dahil. Corriere della Sera gibi büyük bir gazetede elbette kariyer yapmak zor bir iş. Hele dış haberler gibi gazetenin en çok talep edilen bölümünde. Maria Grazia da dış haberlere girmeyi başardıktan sonra ikinci aşamada yurtdışı röportajları izlemekle görevli özel muhabir statüsünü elde etmeye çalışıyordu. Bunun için de Afganistan gibi riskli bölgelere seyahatlerini artırdı. Zaman zaman telefon konuşmalarımızda haberlerini veriyordu. Son olarak kızımın yaşgününde kıpkırmızı minik bir elbise gönderdi. O fırsatla telefonda biraz dertleştik. Son konuşmamız oldu. Afganistanda 2 ay kaldıktan sonra dönmesi gerekiyordu. Ancak sendikal haklarına göre de "3 ay kalırsam otomatik olarak beni özel muhabir yapacaklar" düşüncesi ile de dişini sıkmaya devam ediyordu. Bu içindeki kariyer kaygısı ile Afganistan'daki kalış süresini uzatması belki de hayatına maloldu. Bunu yüzde yüz söylemek mümkün olmasa da etkisi olduğu kesin. İtalyanlar için ikinci kez bir kadın gazetecinin kaçırılması herkesin hafızasında ister istemez bu trajediyi canlandırıyor.
|