|
Füsun Önal'la 1970'lere yolculuk
|
|
O HİÇ yaşlanmayan bir enerji deposu, bir pop divası... Aynı zamanda oyuncu, yazar, sunucu ve fotoğrafçı... 60'lı yaşlara yaklaştığını söylemek ise aslında bir kompliman... Geçtiğimiz günlerde "Ah Nerede" adlı toplama bir albüm çıkaran sanatçının en içten biçimde yorumladığı, kimileri tarif edilemez bir yaşama sevinci taşıyan, bir döneme damgasını vurmuş kaliteli parçalarını bulacaksınız.
Bir pop divası, bir enerji deposu FÜSUN ÖNAL
Onu biraz bilenler ve haliyle çokça sevenler için hiç yaşlanmayan, toplumumuzun en üretken insanlarından biridir. Yorulmak bilmez bir dinamodur. Keşke Füsun Önal gibileri biraz daha çok olsaydı.
Füsun Önal... Tanımayanlar, onun hep genç hatta hep çocuk kalmış, bir türlü olgunlaşamamış bir kadın, bir tür hoppa taş bebek olduğunu düşünebilir. Tıpkı geçen yaz Açıkhava'daki Nostaljik Türk Popu gecelerinden birinde konuk sanatçı olarak sahneye çıktığında, yanımdaki ünlü tiyatro prima- donna'mızın yüzünde beliren alaycı ifadenin yansıttığı gibi... Ama onu biraz bilenler ve haliyle çokça sevenler için o, hiç yaşlanmayan bir enerji küpü, toplumumuzun en çok üreten insanlarından biri, yorulmak bilmez bir dinamodur sanki... Keşke onun gibiler biraz daha çok olsaydı... Hem sanat hayatımız daha zengin olurdu hem hepimizin içindeki o çocuk olma dürtüsü belki daha çok ortaya çıkardı. Evet, o gerçekten üretkendir. Bakın, Odeon firmasından çıkan, aslında yıllardır beklenen, beklediğimiz Best Of'undaki kitapçıkta kendisi şöyle diyor: "Kolej sonrası başlayan 'sanat yolculuğum' sanatın çeşitli dallarında sürdü, sürüyor... Konserler, yurtiçi-yurtdışı turneler, yarışmalar, ödüller, tiyatro oyunları, müzikaller, altın plaklar, sunduğum TV ve radyo programları, açtığım fotoğraf sergileri, yazdığım kitaplar, e-kolay/kadın ve tatil sayfalarındaki yazılarım, imza günlerim, çeşitli konularda yaptığım söyleşiler, yıllardır sürdürdüğüm okul konserlerim..."
ŞORAY'LA ROCK'N ROLL Bunların hemen hepsine tanık olmuş bir seveni olarak doğruluyorum: Bu sözlerin fazlası yok hatta eksiği var. Nerede o Elvis'i anma gecelerinde Elvis şarkılarıyla verdiği konserler? Ki onlardan birinde, geçen yıl Eskişehir'deki Elvis gecesinde bizi öyle coşturmuştu ki kendimi pistte Türkan Şoray'la rock'n roll yaparken bulmuştum!.. Kadınların yaşı sorulmaz, bilinmez, açıklanmaz. Ama Füsun Önal'ın 60'lı yaşlara yaklaştığını söylemek onun için aslında sadece bir komplimandır. Hele bizim toplumda, o yaşlarda gezinip hala böylesine genç olan kaç kişi var? Ben onu o hareketli-bereketli 70'li yıllarda tanıdım. Şahsen değil, şarkılarıyla... "Ah Nerede", "Flört", "Bigudi" gibi şarkılar çalındıkları ortama neşe saçardı. O yıllarda arada takıldığım İzmir pavyonlarında müşteriler "Senden Başka" ile komşu masalara selam sarkıtırdı. Kimi şarkılarının yabancı kaynaklı olması, örneğin "Senden Başka"nın Nana Mouskouri'nin ilk hit'lerinden "Milisse Mu" olması ne farkederdi? O yıllarda herkes böyle yapmıyor muydu? Kaldı ki Önal daha o yıllarda bile özgün, bizden besteleri seslendirmişti. Atilla Özdemiroğlu ile evlendikten sonra ise özellikle onun şarkılarını söylemiş ve kimileriyle büyük başarı kazanmıştı. Örneğin "Minik Kuş" 1975 Eurovision elemelerinde üçüncü olmuştu. Hatırlıyorum, benim gözde şarkımdı. Yine o yıllardaki Özdemiroğlu bestesi "İnsanlar İnsancıklar" ise kendi adıma yine çok sevdiğim bir parçaydı, öyle ki onu "Ne Şurup-Şeker Şarkılardı Onlar" adlı kitabımdaki Yüzyılın 100 Türk Popu Şarkısı listeme dahil etmekte hiç tereddüt etmedim. Ama tüm bu parçalar içinde "Oh Olsun"un yeri ayrıydı. Neşeli bir parçaydı bu ama belli bir hüzün ve açık bir feminist tavır da taşıyor, o açıdan dönemin Ajda Pekkan şarkılarıyla benzeşiyordu. Öyle beğenildi ki rahmetli Ertem Eğilmez bir filmine "Oh Olsun" adını koydu. Farklı sınıflardan gelen Tarık Akan'la Hale Soygazi'nin aşkını anlatan film için yazdığım yazının üst başlığı "Sınıfsal Kökenli Güldürü" idi. Ama o yılların sol modalarının tümüyle dışında kalan Eğilmez, benim bu başlığıma kendine özgü küfürleriyle karşılık vermiş, bunu bir gazetede yayınlanan konuşmasında da belirtmişti. Ve filmde Füsun Önal'ın şarkısı sık sık duyuluyordu. Füsun Önal'la ancak 1980'lerde tanışabildik. Yurtiçinde yapılan ve kültür insanlarının çağrılı olduğu bir tren yolculuğunda... Bütün bir gün boyu karşılıklı gülüştük, eğlendik. Unutulmaz bir gündü ve o artık benim, bizim gönül dostlarımız arasında yer almıştı. Ondan sonra sözünü ettiği konserlerde, imza günlerinde ve daha birçok yerde karşılaştık. Şaka değil, tam 17 kitabı var, 14 tane de fotoğraf sergisi açmış. Zaman zaman esprili email'ler atar, toplumsal olaylarda fikir belirtir, çeşitli kampanyalara katılır. Onun kadar çağını yaşayan, gününe katılan ve hayatla ilişkisini hiç koparmamış insan azdır. İşte elimizde onun en parlak döneminden, 1970 ve 80'lerden gelen bir toplam. Yıllardır CD'leşmesi tasarlanan ama bizde hep olduğu gibi yine telif haklarına, varislerin kaprislerine ve başka şeylere çarpıp geciken çalışmalardan biri. Yine de Allah'a şükür, asla plak haline gelemeyen nice parçanın yanında...
|