Ankara'nın istihbarat kulisi
Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Atasagun'un dün baş başa yaptığı sürpriz görüşme, Ankara'da bir yıldır süren "Erdoğan MİT müsteşarını değiştirecek" spekülasyonlarını iyice ateşledi. Ankara kulisleri bir yıldır AKP hükümeti ve Erdoğan'ın Atasagun yerine MİT'e başka birini atamak istediği söylentisiyle çalkalanıyor. Oysa Atasagun'un tatilini yarıda kesmiş olmasına ve bir haftadır gazete manşetlerini işgal eden Yargıtay-MİT-Çakıcı kavgasına karşın, MİT Müsteşarı'nın değişeceğini söylemek için henüz çok erken. Atasagun, haftasonu bir gazeteye verdiği demeçte "Pes etmem, çekip gitmem" diyordu. MİT Müsteşarı haksız da olmayabilir. Neden? Öncelikle Atasagun yerine kimin geleceği sorusu var. Susurluk sonrası "örgütü temizleyeceğim" iddiasıyla gelen Atasagun, çekirdekten yetişme MİT'çi. Bundan bir önceki 57. hükümet tarfından atanan Atasagun, zamanında Mehmet Eymür gibi hısımları tarafından Mesut Yılmaz'a yakın olmakla suçlanmıştı. Ancak kurumsal olarak ve personel ilişkileri açısından örgütün kendi bünyesinden gelmenin tüm avantajlarına sahip. Atasagun ayrıca hükümetin şu ana kadar aklına gelen diğer adaylardan farklı olarak asker ve Cumhurbaşkanı Sezer'in de güvenine sahip. MİT Müsteşarlığı gibi hassas bir konum, teknik olarak (Genelkurmay'da tartışıldıktan sonra) Başbakan tarafından belirlense de pratikte bu üç kurum arasında "konsensüs" usulü belirleniyor. Atasagun'un da en önemli avantajı, henüz bu üç kurumun da üzerinde anlaşabileceği başka bir adayın olmayışı. (Benzer şekilde ABD Başkanı George Bush da geçen hafta George Tenet'in istifasından boşalan CIA Başkanlığı'na atanabilecek birini ararken, örgüte radikal anlamda "çekidüzen" verecek biri yerine, geçmişte CIA'de çalışıp sonra politikaya atılan Senatör Peter Goss'u seçti. Yıllar boyu Senato İstihbarat Komitesi'nde yaptığı görevle Washington'un cambazları arasında sayılan Goss'un en önemli özelliği, CIA bünyesi ve Senato tarafından "kabul gören" bir isim oluşu.) Susurluk ve Alaattin Çakıcı bağlantıları nedeniyle kamuoyu önünde yıpranan MİT'in yeni bir yapılanmaya gitme ihtiyacı içinde olduğu farklı çevrelerde telaffuz ediliyor. Ama eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal (ve Susurluk skandalı) sonrası görevi devralan Şenkal Atasagun da bizzat kamuoyu önüne bu iddiayla çıktı. Atasagun ayrıca Suriye'yle gerilim ve Öcalan'ın yakalanması sürecinde kilit rol oynamıştı. Bu nedenle TSK'nın da güvenine sahip. Askerler ve cumhurbaşkanı, MGK'ya yeni atanacak sivil Genel Sekreter gibi MİT müsteşarının da "siyaset üstü" olmasını ve ulusal güvenlik konularında ehil olmasını istiyor. Henüz Atasagun dışında herkesin üzerinde uzlaştığı böyle bir alternatif yok. Bu arada AKP hükümetinin, geçmiş yönetimlerle özdeşleştirdiği Atasagun'u fazla "yakın" hissetmediği de bir süredir Ankara kulislerinde. Dedikodulara göre, haftalık rutin toplantılara karşın, hükümet MİT'le arasındaki kanalların yeterince iyi işlemediğinden şikayetçi. 57'nci hükümet dönemiyle özdeşleştiği için hükümete yakın bazı çevrelerde Atasagun'a karşı bir güven sorunu var. ABD gibi Türkiye'de de "çok sesli" bir istihbarat yapısı mevcut ve MİT'in yanında Emniyet İstihbarat ve Jandarma İstihbarat gibi birimler de iç ve dış haberalma konusunda kendi çalışmalarını yürütüyor. Her ne kadar teknik olarak MİT'in işlevi bu kurumlarla çakışmıyor olsa da, Susurluk'tan beri kurumlar arasındaki bürokratik alan kavgası, kamuoyunda sıkça tartışılır oldu. Susurluk, Neşter, Beyaz Enerji ve Yargıtay-MİT krizi derken istihbarat dünyasındaki hareketlilik bir kez daha Ankara'nın gündeminde. Ve yine ABD'de olduğu gibi Türkiye'de de istihbarat sektörünün nasıl ve kimin liderliğinde yeniden yapılandırılacağı konusu, hala cevap bekliyor...
|