Bush geldi geçti
ABD Başkanı George W. Bush, Türkiye'den ayrılırken uçakta danışmanlarına, Ankara ve İstanbul ziyaretlerinin "yaptığı en güzel dış gezilerden" olduğunu söylemiş. Kuşkusuz İstanbul'un görkemi, gezinin kazasız belasız geçmesi ve kasımdaki ABD seçimleri öncesinde Amerikan iç politikasında "puan toplama" fırsatı yakalamış olmak, gezinin keyifli geçmesi için yeterli nedenlerden. Bush'un Türk yemeklerini sevdiğini, dindar biri olduğu için İstanbul'da din adamlarıyla buluşmasını önemsediğini ve Topkapı'daki muhteşem gösteriden gerçekten haz duyduğunu da rahatlıkla varsayabiliriz. Bu geniş tablo içinde, Türk-Amerikan ilişkileri daha ziyade bir "altbaşlık." Bush'un Galatasaray Üniversitesi'nde Ortaköy Camii manzaralı fotoğrafı, öncelikle Amerikan iç kamuoyu açısından önem taşıyor. Bana sorarsanız konuşmanın içeriği de, asli olarak Müslüman dünyasına yönelik. Ama arada Türkiye'ye yönelik önemli ve iç dinamikleri göz önüne alarak hassas bir ölçekle ayarlanmış "dengeli" mesajlar da var kuşkusuz.
Ankara'nın PKK sitemi Gelelim Ankara'daki resmi temaslara... Görüşmelerin içeriğini hafta boyunca gazete haberlerinden okudunuz. PKK ile ilgili Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Erdoğan tarafından yapılan dostça uyarı ve sitem, hem ABD tarafının beklediği, hem de adeta "duymak istediği" ifadelerdi. ABD hükümeti içinde geçen haftalarda konuştuğum herkes, Türkiye'nin Irak'taki PKK varlığı konusundaki "ahlaki argümanını" fazlasıyla haklı buluyor, hatta Pentagon'un bu konuda sembolik de olsa bir şey yapmayı reddetmesine içerliyordu. Bu bölünmüşlük, bu kamplaşma, artık Washington için normal bir vaka. Ankara'dan gelen PKK sitemi, bu kesim tarafından memnuniyetle karşılandı. Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, görüşmeler sonrasında verdiği brifingde "Ankara'daki toplantılar, geçmişte Irak konusundaki farklılıklarımız ne olursa olsun bu noktadan sonra Türkiye'nin kendi çıkarlarını ABD'nin çıkarlarıyla paralel ve uyum içinde gördüğünü gösterdi" diyordu. Bu şu an için doğru bir tespit. Bush, Kerkük ve Irak'ın toprak bütünlüğü konusunda Erdoğan'ın sözlerini dinlemekle kalmıyor, "Çok haklısınız" diyerek her iki konuda da Ankara'nın tavrına destek veriyor. Bush ve beraberindekiler, bağımsız Kürt devleti istemediklerini, Kerkük petrolü dahil Irak'ın doğal kaynaklarının tüm Irak'a ait olması gerektiğini söylüyorlar. PKK ile mücadelede Kuzey Iraklı Kürt grupları devreye sokmak istiyor Washington.
Amerika kontrol etmiyor Ama bu Ankara'nın rahat uyuması için yeterli güvence mi? Öncelikle Washington, Irak'ta kontrolü elinde tutuyor değil. Bu durum 30 Haziran'dan sonra iyice pekişecek. Ankara'nın Irak'taki dertlerinin adresi, Bağdat ve Kuzey Irak'ın ta kendisi. Barzani ve Talabani'yle artan trafik ve Türkiye'nin Kürt gruplara bir jest olarak Erbil'deki barış gözlem gücünü geri çekmesini de böyle okumak lazım. ABD Başkanı ve beraberindekilerin Ankara'da kibarca yaptığı İsrail hatırlatması da yine her şeyden çok Amerikan iç kamuoyu açısından önem taşıyor. Bush, hem Erdoğan hem de Sezer'le görüşmesinde diplomatik bir üslupla Türk-İsrail ilişkilerinin Washington için ne derece kıymetli olduğunu hatırlattı. Yani? Şaron hükümetine "terörist" ya da "Yaptıklarınız anti-semitizmi arttırıyor" diyerek ilişkileri germeyin mesajı. Daha sonra konuyu Gül'le de gündeme alan Amerikalılar'ın söylemek istediği şu: "İsrail'in politikalarını istediğiniz kadar eleştirebilirsiniz. Bunu Avrupa'da yapıyor, zaman zaman biz de yapıyoruz. Ama belli bir üslubu korumak, yapıcı olmak gerekiyor." ABD'deki etki alanını uzun yıllardır Musevi lobisine dayamış bir ülkeye, yerinde bir hatırlatma.
|