G-8 gündemi
Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki hafta katılacağı G8 zirvesi, yalnız Türkiye'nin "devler ligi" resmine girmesi açısından önemli değil. ABD'nin Georgia eyaleti açıklarındaki Sea Island'da yapılacak toplantı, ayrıca Türkiye isterse önümüzdeki dönemde dünya sahnesinde oynayabileceği en etkin rolün ne olabileceğini de kesin bir dille netleştiriyor. Bu rolün ipuçları hafta başında Beyaz Saray'dan yapılan ve son derece dikkatli bir dille kaleme alınan açıklamada. ABD Başkanı George W. Bush'un Türkiye'yi "demokratik partner" olarak G8'e davet ettiğini belirten açıklamada, "[Başkan Bush] Orta Doğu'da siyasi, ekonomik ve sosyal özgürlükleri nasıl destekleyebileceği konusundaki tartışmayı ve bu konuda Türkiye'nin katkılarını dört gözle beklemektedir. Türkiye'nin başta demokrasi olmak üzere bölgedeki reform amaçlı belli başlı programlara katılımı, G-8, AB ülkeleri, Türkiye ve bölgesel ortaklar arasındaki işbirliğini artıracaktır" deniyor. Avrupa'ya mesaj gibi Metin, aynı anda birkaç şeyi yapmaya çalışıyor. Birincisi yıllardır "stratejik ortaklık" diye tanımlanan ve Irak savaşından bu yana stratejik boyutu eskisi kadar kritik olmayan Türk- Amerikan ilişkisini "demokrasi ihracı" ortak hedefi üzerinde yeniden tanımlıyor. İkincisi, Türkiye'yi net bir biçimde Orta Doğu'da reformun hedefi olan bölge ülkelerinden ("bölgesel partnerler") ayrı bir kategoriye koyarak, deneyimlerinden yararlanabilecek "örnek ülke" olduğunu vurguluyor. Bu ayrım, hem Türkiye'de bazı çevrelerde varolan korkuları dindirmek, hem de Aralık'taki AB kararı öncesinde Avrupa'ya Ankara'nın Batı ittifakındaki rolü konusunda net bir mesaj vermeyi amaçlıyor. Üst düzey bir Amerikalı yetkilinin tabiriyle "Türkiye reform kapsamına girecek hedef ülke değil, lider olarak çağrılıyor." Bu rol, zaten yakın coğrafyamızda refom ve demokratikleşmeyi hedefleyen "Büyük Orta Doğu" konsepti ortaya çıkalı beri Ankara'nın ilgi duyduğu, diplomatların üzerinde kafa yorup bir dizi inisiyatif geliştirdiği bir rol. Ankara, bölgede reform "tepeden inme olmasın", rejimleri hedeflemesin, bölge ülkeleriyle ortaklaşa yapılsın, ABD projesi olarak görülmesin istiyor. Ama hedef konusunda hemfikir. Yeniden pazarlık yok Bu çerçevede Sea Island'dan çıkması beklenen sonuçlardan biri, Türkiye'nin lider konumunda olacağı bir "Demokratik Yardım Grubu" kurulması. Bu, Ortadoğu'nun reform amacıyla AB ve G8'le masaya oturup strateji geliştirebileceği, yardım ve demokratikleşme adımlarının tartışılacağı bir forum. Önümüzdeki dönem bölgedeki ufak ve orta ölçekli işletmelerin güçlendirilmesini amaçlayan "mikrofinansman" amaçlı bir dizi konferansın da Türkiye'de yapılması bekleniyor. "Demokratik ortaklık" iyi de Türkiye'nin "stratejik ortak" rolüne ne oldu? Irak savaşından bu yana ABD'nin Türkiye'ye olan ihtiyacının azaldığı gizli değil. Bu tek taraflı değil: Ankara'da böyle bir sevda olup olmadığı da meçhul. ABD'li yetkililer birkaç haftadır Türkiye'de yeni üsler istedikleri konusundaki medya furyasını hayretle izliyor. Pentagon'un Almanya'daki bazı üstlerini kapatıp buradaki gücünü Doğu Avrupa ve İncirlik'e kaydırmak istediği gizli değil. Konunun kısa süre içinde Türkiye'de "tezkere" benzeri bir tartışmaya dönüşmesi, Washington'da bir kesimde "boşverelim" havası yarattı. Üst düzey bir savunma yetkilisi, ABD'nin "yeniden pazarlık" havasına girmeyeceğini belirterek "İncirlik bizim için elverişli ama ille de ihtiyacımız olduğu doğru değil" diyerek ekledi: Bulgaristan, Romanya'da üslerimiz var. İlle de Irak'ın dibinde olmamıza gerek yok. Irak'ın kendisi var.
|