Suikastçılara karşı çiftetelli
Kuzey Irak'ta özellikle Türkmenlere ve Araplara karşı suikastlarda kullanılmak üzere 'Rambo Peşmerge' yetiştirdiği iddialarını yalanlayan İsrail'i takdir etmemek elde değil. Bu yalanlamanın Gül'e de tekrarlanması karşısında Türkiye'nin 'resmen yapabileceğim bir şey yok' der gibi davranması doğal.. Dışişleri Bakanı'nın medya önünde, gizlemediği veya gizleyemediği şüpheci yüz ifadesi ile 'İsrail'in açıklamalarını doğru kabul etmek durumunda olduğu' yolundaki sözleri yalnızca bir tek anlama gelir: -İsrail'e asla inanmadık.. Bu devlet bir zamanlar atom bombası yaptığını da yalanlamıştı.. Fakat teknisyen Vanunu sırrı fotoğraflarıyla ifşa edince yalanlama terk edilmişti. Bir süre suskun kalan İsrail, sonrasında saldırgan bir sükut belirleyecekti: -Nükleer silah konusunda açıklama yapmama hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz.. Bunun tercümesi belliydi: -Atom bombamız var ama itiraf edip de tartışma konusu olmak istemiyoruz. Gerçi bize karşı kimsenin bir halt edebileceği yok ama bu silahların varlığını resmen kabul etmek şu an işimize yaramaz.. Esasen Sayın Gül de İsrail'in şimdilik yalanlama aşamasında olduğunu biliyordu. Eğer muhatabı ile hakiki bir devlet adamı gibi konuşmuşsa aralarındaki geçen diyalog şöyle bir şey olmak durumundadır: -İsrail'in Kuzey Irak'ta attığı adımlara daha fazla seyirci kalamayız. -Söylentilerle ilgili endişelerini çok iyi anlıyoruz, sizi temin ederiz ki Türkiye için kötü olan, bizim için de kötüdür. Medyaya yansıyan iddiaların aslı astarı yoktur. -Bu konuda bizim elimizde somut belgeler bulunmaktadır. -İsrail hükümeti olarak bahsedilen türden resmi eylemlerimiz yoktur.. Kontrol dışı unsurların karıştığı birtakım olaylar söz konusu ise, beraberce değerlendirmeye ve gereğini yapmaya hazırız. -Bu konuda geç olmadan adım atmanızı bekliyoruz. Gerçekten bu konuşma böyle bir şey olmalıdır, çünkü Türkiye'nin ilgili kurum ve birimlerinin elinde yeteri kadar belge vardır.. Yok eğer hükümet bunları bilmiyorsa veya kendisine ulaştırılan bu tür bilgi ve belgeleri, mesela, 'yarı resmi derin karanlık şoven unsurların marifeti' sayarak ciddiye almamışsa o başka! Lakin ayrıca; elindeki bu tür belgelerle siyasi iradeyi ikna edemeyen teknokratın becerisi veya kahramanlığı neye yarar?! Hasılı Türkiye'nin senelerden beri bölgedeki karanlık İsrail birimlerini izlediği kesindir.. Bunun kanıtını isteyenlerin bazı 'ilgili' internet sitelerine kısa ziyaretler yapmaları yeterlidir. Yasal veya yasadışı gizli birtakım birimler yahut belki de 'durumdan vazife çıkarmış atak ve yetenekli sivil (?) vatandaşlar' Türkiye'nin gözü ile bölgede kimin hangi dalavereleri çevirdiğini gayet sıkıca izleyerek taliplisinin yararına sunmuşlar.. Allah'tan bu kadarı var.. İstihbaratçıların 'gazeteci kullanma' yöntem ve hünerleri hakkında gerekli tecrübeye sahipseniz 'dolma tüfek' haline gelmez, 'gerçek' ile 'yakıştırma' arasındaki farkı kestirir, sağlıklı teşhise varabilirsiniz. Ne var ki, ister siyasi sorumlu olun, ister güvenlik sorumlusu; bu tür bilgilerin gerektirdiği tedbirleri alabilmek için bir şart vardır: Devlet olmak..
*** Orada İsrail'in kullandığı unsurlar, adeta bağımsız birer çete niteliğindedir. Olağanüstü beceriler kazandırılmış ve ölüm makinesi gibi acımasız kıyıcılığa programlanmış bu derinin derini suikast timlerinin gerilerinde kesinlikle İsrail'in devlet sorumluları vardır ama ilişki sonuna kadar gizlidir. Kazara açığa çıksa bir veya iki üst düzey yetkili kendini feda eder, devletini kağıt üzerinde aklar.. Peki, insanlığın tanıdığı bu en korkunç suikast timlerine karşı çiftetelli ile mi kendinizi savunacaksınız? Her silah karşıtıyla etkisizleştirilir. Oysa Türkiye bu fedakarlık damarını yok etmeye şartlandırılıyor. Korkut Eken simgesi üzerinden derinden derine yürütülen tezgah budur. Ülkesi adına kendini feda edenler arasında şunun veya bunun adi suçları oldu diye, kelle koltukta mücadele verecek yurtseverler türünün kökünü kazıtmak isteyenlerin bu topluma yaptığı kötülüğü artık görmeyecek miyiz? Faşizan uygulamalara karşı çıkmak görüntüsü adı altında güvenlikle ilgili bütün insanları ve hatta güvenlik ihtiyacını hafifsetmek, başka ülkelerin faşizmine hizmet değil de nedir?
|