| |
Gerçekten devrim
Grubumuzun Hukuk Başmüşaviri Kenan Tekdağ bize çok büyük bir iyilik yaptı: Hukuku sevdirdi. Sevdirmekten de öte, başlıca ilgi alanlarımız arasına soktu. Sevgili Tekdağ o çok keyifli sohbetlerimizden birinde, "Halkımız henüz pek farkında değil ama Türkiye bir hukuk devrimi yapıyor, dünya değiştiriyor" dedi. Yüzde yüz doğru. Türkiye anayasalarında Fransa'dan esinlendi. Ceza Kanunu'nu İtalya'dan aldı. Almakla kalmadı, faşist Mussolini'nin yaptığı değişiklikleri de gözünü kırpmadan benimsedi. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nu, Almanya'dan ithal etti. Medeni Kanun için İsviçre'ye başvurdu. Cumhuriyetin tüm kuşakları baskıcı, kısıtlayıcı, devleti korumayı öncelikler önceliği kabul eden bu temel yasalarla doğdu, yaşadı, öldü. Hayatını bu yasalara göre düzenledi. Daraltılmış özgürlüklere alıştı, hatta koşullandı. Ve Türkiye 20'inci yüzyılın sonuna doğru birazı iç, çoğu dış dinamiklerin etkisiyle daha çağdaş toplum, daha özgür insan, daha hak ve hukuka dayalı sistem yaratmak için kolları sıvadı. Önce Medeni Kanun tepeden tırnağa yenilendi. Hiçbir yabancı kaynağa başvurmadan, Türk hukukunun ürünü olarak. Şimdi de Türkiye için utanç kaynağı, hatta yüz karası olan 78 yıllık Ceza Kanunu değişiyor. Yine Türk hukukçularının ürünü, eseri olarak. Avrupa'dan bile ileri anlayış Alt Komisyon'un 7 ay süren çalışmayla 502 maddeden 348 maddeye indirdiği, iki gündür de Adalet Komisyonu'nda görüşülmekte olan tasarıya övgü yağıyor: Adalet Bakanı Cemil Çiçek, "Türkiye daha özgür bir toplum olma noktasında çok önemli, derinden, köklü bir zihniyet değişimi yaşıyor" diyor. Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan, "Avrupa'nın en çağdaş ceza yasasının yapıldığını" söylüyor. AB temsilcileri tasarının "Birçok Avrupa ülkesinde bile olmayan ileri standarda sahip bulunduğunu" belirtiyor. Ancak bizim en beğendiğimiz değerlendirmeyi yine sevgili Tekdağ'ın desteğiyle yayınlanmaya başlayan "Hukuki Perspektifler Dergisi"nde Doç. Dr. Adem Sözüer yaptı: "Türkiye 'Uyun!' zihniyetinden 'AB'ye uyum' sürecine geçiyor. Göz çıkaranın 5 yıl, gözlük çalanın 15 yıl hapisle cezalandırıldığı bir zihniyetten kurtuluyor." Sözüer, biliyorsunuz, Alt Komisyon'da görev yaptı, tasarıda büyük emeği var. Peki, yeni Türk Ceza Yasası hayatımıza neler getirecek? En büyük yenilik, yasanın temel felsefesinin değişmesi: Birey özgürlüklerini korumayı amaçlıyor, bireyin güvenli bir toplumda yaşama hakkından yola çıkıyor. Bunu da yasanın daha ilk maddesinde ilan ediyor: "Bu kanunun temel amacı kişi hak ve özgürlüklerini korumak ve suç işlenmesini önlemektir." Gerçekten bir devrim bu; çünkü Türkiye, "Toplumu ve devleti korumaktan, bireyin hak ve özgürlüklerini koruma anlayışı"na, yani insan odaklı bir ceza hukukuna geçiyor. Bunun önemi, Türkiye'nin artık Avrupa ölçülerinde bir hukuk devletine dönüştüğü, yine Avrupa ölçülerinde adalet dağıttığı görülünce anlaşılacak. Tabii sonra sıra Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nu bu anlayışa göre yenilemeye gelecek. Daha sonra da cumhuriyet tarihi boyunca özlem duyulan sivil bir Anayasa yapmaya. Ve tabii tüm bu yeniliklerin hayata geçirilmesi, hukukçularımız, adalet dağıtanlar tarafından içselleştirilmesi de en az yasaları çıkarmak kadar önem taşıyor. Zaten iyi yargıç varsa kötü yasa yoktur...
|