| |
Ateşle oynamak
Van'dan dün al bayrağa sarılı üç tabut gönderildi. Biri Osmaniye'ye, biri Ordu'ya, üçüncüsü Adana'ya. Tabutlarda Gürpınar ilçesinde teröristlerin hain pususunda şehit olan aslan gibi üç gencin cenazesi vardı. Üç ocağa daha ateş düştü. Daha önce de Bingöl'den, Lice'den, Beytüşşebap'tan, Pülümür'den, Ovacık'tan, Pertek'ten yine bayrağa sarılı 8 tabut gitmişti. Daha önce dediğimiz şu son bir ayda. Şırnak, Tunceli, Bingöl'de de günlerdir geniş çaplı operasyonlar sürüyor. Ve örgütün eylemlerini yöneten Murat Karayılan, Kuzey Irak'taki Kandil Dağı'ndan meydan okuyor: "Tecrit kalkmadan, operasyonlar durmadan, silahlar susmaz." ABD Başkanı Bush da Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK'lılarla ilgili taleplerini 14 ay oyaladıktan sonra, "Artık muhatabınız Irak'ın yeni yönetimi" deyiverdi. Sanki Bağdat'taki "egemen" hükümetin ordusu varmış gibi. Hoş olsa da "otonom" Kuzey Irak'a girebilir mi; o da ayrı konu... Terör örgütü de işte bu tabloya ve Türkiye'nin AB sürecine güvenerek bu kadar pervasızlaştı, küstahlaştı, canileşti. Chirac ve Schröder'in güvencelerinden sonra Aralık ayındaki AB zirvesinde müzakere tarihi alması kesinleşen Türkiye'nin bu süreci tehlikeye düşürmemek için fazla üstüne gelemeyeceğini sanıyor. Leyla Zana ve arkadaşları ise "zafer turu"ndan sonra anlamlı bir sessizliğe büründüler. Ne dersiniz; Leyla Hanım, Karayılan'ın "Biraz daha konuşursan biletini keseriz" tehditlerinden mi sindi, yoksa İmralı'ya gönderilmek üzere özeleştirisini mi hazırlıyor? DEHAP lideri Tuncay Bakırhan da "Terör örgütü ile hükümete eşit mesafede", gelişmeleri izlemekle yetiniyor. Ancak şehitlerin kutsal kanı üzerinden hiçbir hesabın yapılamayacağını unutmuşa benziyorlar. Tabutların üstünden AB'ye yürünemeyeceğini de. O nedenle hem Zana ve arkadaşları ile DEHAP'a, hem de Kuzey Irak'taki Kürt liderlere ivedilikle yerine getirmeleri gereken bir görev düşüyor. Önce Barzani ve Talabani'ye: Türkiye, terör saldırılarının Kandil Dağı'ndan yönlendirilip yönetilmesine daha fazla katlanamaz. Terörün kökünü temizlemek, beynine ulaşmak için, "Kendi işini kendi görmek" zorunda kalabilir. Meşru savunma, terörist takibi için birkaç yıl önce kapattığı sınır ötesi operasyon defterini yeniden açabilir. İş işten geçmeden Böyle bir gelişmeye meydan vermemek için Kürt liderler hemen harekete geçmeli. Öyle örgütte esamesi okunmayan, can derdine düşmüş Osman Öcalan ve birkaç arkadaşını teslim etmekle, "Canım sabredin, barış yanlıları arttı, çözülme hızlandı" tavsiyeleriyle, PKK'ya "Silahı bırak" çağrılarıyla geçiştirilecek bir konu değil bu. Kandil Dağı'nı ya onlar temizleyecek, ya da bir şekilde Türkiye. "Hoşgörü, uzlaşı ve demokratik bir üslubun esas alınmasını, şiddetin tümden reddedildiği bir ortam yaratılmasını" isteyen, Zana ve arkadaşları ise bu söylemlerinin gereğini yapmalı. DEHAP lideri Bakırhan da. İşte fırsat: Batman'ın Sason ve Gercüş ilçelerinde 2 Temmuz'da PKK/Kongra-Gel'i protesto mitingleri yapılacak. Hodri meydan! Kendi ifadeleriyle "Türkiye halkını ve Türkiye Cumhuriyeti'ni sembolize eden tüm değerlere bağlı ve saygılılar" ise, bu mitinglerin en ön safında yer almalılar. O kadarına yürekleri elvermezse, bir destek mesajı göndersinler. Niye adımları hep devletten bekliyorlar? Madem "Barış ve kardeşlik adına her türlü çaba ve fedakarlığa hazır olduklarını" söylüyorlar, bir adım da onlar atsın... Hem sonra bölge halkının duygu ve tepkilerine ortak olmak fena bir şey mi?
|