| |
|
|
Nerede o eski sıcak Göcek haziranları?
Cuma akşamından pazartesi sabahına kadar bir hafta sonu tatili geçirmek için Göcek'e gittim. Bir arkadaşımın teknesinde, denize bakıp, gerçek anlamıyla "Havadan-sudan" konuştuk. Denize girip, yüzebildim mi? Hayır! Çünkü fırtınadan göz açmak mümkün olmadı. Ankara'da Çubuk'u vuran hortumun biraz daha az şiddetlisi, Göcek Körfezi'nde kol geziyordu. Acaba, takvimdeki mevsimlerin yeri mi değişiyor? Acaba, yaz mevsiminin başlangıcını temmuz sonuna almamız mı gerekecek? Neyse... Bunu da, meteorolojiden sorumlu devlet bakanına bırakıyorum. Gelelim havadan-sudan konuşmalarımıza. Göcek'te yatların, tirandillerin, guletlerin bağlandığı ağaçlar, hafif hafif sararmaya, çürümeye başlamış. Belli ki, bağlanan koca koca tekneler bu ağaçları yıllar boyu köklerinden oynatmış. Demek, bu teknelerin kıyılarda bağlanmaları için, birilerinin (herhalde TURMEPA) babalar yapmaları lazım. İkincisi deniz, yaz mevsiminin başlangıcı olmasına rağmen, kirlenmeye başlamıştı. Sintine basanlar, tuvaletlerini denize dökenler, belli ki oldukça fazlaydı. Sahillerinin uzunluğu 8.500 kilometre dolayında olan Türkiye'de, denizin temizliğini korumaya, demek ne tek başına SAHİL MUHAFAZA, ne de gönüllü bir kuruluş olan TURMEPA yetiyor. Özünde, bu bir kaynak sorunu. Akdeniz ve Karayip sahillerini ziyaret eden arkadaşlar anlattı. Örneğin Adriyatik'te Hırvatistan denizlerini gezenlerin verdikleri rakamlar şöyle. Hırvat karasularına girer girmez yaklaşan liman görevlileri, teknenin motorlu botlarına mevsimlik pul yapıştırıyorlar. Bu 200 dolar civarında bir ödemeyi gerektiriyor. Hemen her kıyı, ya milli park, ya liman statüsünde. Gelen teknenin boyu ölçülüp, günlük 10-50 dolar arası para alınıyor. Ayrıca bazı milli parklarda teknedeki kişi başına günde 10 dolar alınıyor. Bir yat sahibi Venedik'te San Marco Meydanı'na teknesini bağlamış. Sonunda, çöp parası, telsiz hizmeti parası, halat bağlama parası benzeri harçlar için, beş günde 5.600 Euro ödemiş. Atlantik'in öbür yakasına gelince. Popüler olan St. Bart adasına demir atınca tekne başına 50 Euro ödeniyor. Rıhtıma bağlamak için değil, sadece demir atmak için bu para. Amerika kıtası boyunca, arıtıp denize döktüğünüz atıklar dışında, pis su deposundaki atıkların defterini tutmak zorundasınız. Bunları vidanjörler boşalttığı zaman, zabıt tutulup deftere yazılır ve her limanda kontrol edilirmiş. Ege ve Akdeniz kıyılarımızda bu düzeni hangi örgüt kurabilir ki? Bakarsınız, yatlardan demirleme ve bağlama harcı alımını, "Deniz kahyası mafyası" ele geçirir. Garip ve tutarlılığı fazla olmayan bir idari yapımız var. Örneğin İstanbul'da yat boyunda bir tekne ile bir iskeleden diğerine yanaşırken, gümrükçüler, acenteler, SAHİL MUHAFAZA hemen devreye girer. Ama boğaz kıyılarına bir koca motoru kıçtan bağlayıp,. bunu yüzer lokanta yapabilirsiniz. Ne BELEDİYE bunlardaki hijyen şartlarını, ne MALİYE vergi durumunu, ne de SAHİL MUHAFAZA atıkların denize mi atıldığını kontrol eder. İşte böylece Göcek'te havadan-sudan konuştuk. Hava da, su da, en büyük değerler şimdiki dünyada. Bunları havanın ve suyun bedava olduğu Göcek'te konuştuk.
|