| |
|
|
"Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç"sene!
Show-TV'nin "İkinci Bahar" programına yine takıldım önceki gece. Evdeki hanımlardan bazıları, birbirleri ile kıyasıya kavga ediyordu. Herbiri en öldürücü kelimeyi dilinin namlusuna sürüp, karşısındakine ateş ediyordu. Hiç tanımadığımız, özel hayatları çok sıradan olan bir avuç insanın, nedeni kimseyi ilgilendirmeyen anlamsız kavgalarını, belli ki benim gibi milyonlarca insan, merak ve heyecan içinde izlemekteydi... Jim Carrey'nin "Truman Show"undaki senaryo, "İkinci Bahar"da gerçek olmuştu sanki. Düşündüm... Ya Türkiye'deki siyasi yaşamın büyük bölümü de, bir "Reality Show" ise? Örneğin; şu CHP'deki bilmem kaçıncı olağanüstü kurultay da, bir nevi "İkinci Bahar" ise? Veya, "Kemalist Dernekler"in, Avrupa Birliği'ne Türkiye'nin tanıtımı için Hükümet'ten 500 bin Euro destek istemesi ve içeride de "AB ikinci Sevr'dir" diye anti-propaganda yapmaları, yeni bir showun formatının gereği ise?.. Milliyet'te Alper Mestçi ile Hüseyin Özcan'ın "Serin Duruş"unda, televizyon hakkında söylenmiş öz-deyişler vardı dün. Groucho Marks "Televizyonu çok eğitici buluyorum. Ne zaman biri açsa, odama gider kitap okurum" demiş. David Frost'a göre de "Televizyon, istemediğiniz kişileri ağırlamanıza olanak tanır"mış... Acaba Türkiye'nin sosyo-politik yaşamının bir bölüm aktörü de, sadece televizyon yüzünden mi günlük hayatımıza konuk oluyorlar? Sahi... 18 şubat 2001 Çankaya kavgası ile başlayıp, ülkeyi yoksullaştıran "Ekonomik kriz"in aktörleri, şimdi "Yüce Divan Show"undan başka neye hazırlanıyorlar? Cumhurbaşkanı Sezer'in, yeni showlardaki rolü ne olacak? Ya da, "Being There" filmindeki "Bahçıvan" (Peter Sellers) gibi, sokakta karşımıza çıkan gerçekleri, uzaktan kumanda aleti ile değiştirmeyi mi denemeliyiz? Gerçekten anlamak çok zor. "İkinci Bahar"ın kadınları neden birbirlerine bağırıp, "Ben çok namusluyum. Sen değilsin" diye tepiniyorlar? "Serin Duruş"ta, bir başka alıntı daha vardı ekranlardan. İbrahim Tatlıses, herhalde Pop Star'da olmalı, şöyle konuşmuş: - Bu bir gerçektir. Reel bir durum değildir! Ya yaşadığımız herşey, hem "Gerçek", hem de "Reel" birşeylerse? DEP'lilerin tahliyesine dayanan hukuk reformlarının, gelip yeniden terör tartışmalarına katık edilmesi, reel bir gerçek olabilir mi? Veya her özelleştirmenin yargı tarafından engellenmesi? "İkinci Bahar"ın darbuka virtüözü Nurhan Bey, evdeki kadınların ilişkileri yanında, Türk sosyo-politik yaşamının çarpık ilişkilerini de yorumlasa olmaz mı? Bu bizim kaçıncı sonbaharımız?
|