| |
Çağdaş sol - köhne sol
Sosyal demokrat partilerin dinamizmini, parti içi demokrasinin sınırları belirler. Sınırlar ne kadar genişse, parti de o denli diri, iddialı ve güçlü olur. Çünkü sosyal demokrat partiler, hizipler topluluğudur. Hizip sözcüğü olumsuz anlamlar çağrıştırıyorsa, akım da diyebiliriz. Bu hizip veya akımları parti içinde iktidar mücadelesi yapan gruplar yerine, düşünce kulüpleri, proje üretme kaynakları olarak görmek gerekir. Yönetimin onlara rakip ya da tehlike gözüyle bakması ve tasfiyeye çalışması, aslında bindiği dalı kesmek demektir. Kesilen her dal partiye taze kan taşıyan bir damarın daha yok edilmesidir. Dikensiz gül bahçesi yaratma sevdası, kaçınılmaz olarak bahçenin kurumasıyla sonuçlanır. Siz hiç Batı'daki sosyal demokrat partilerde liderle ters düşenlerin ihraç edildiğini duydunuz mu?
Avrupa solu demokrat İngiltere'de bir zamanlar Başbakan Tony Blair'in sağ kolu olan Robin Cook, Irak politikasında ters düşüp Dışişleri Bakanlığı görevini bıraktı. O günden beri Blair'i amansız eleştiriyor. Aynı şekilde eski Devlet Bakanı Claire Short da Blair'i yerden yere vuruyor. İkisi de İşçi Partisi milletvekilleri olarak, hiçbir baskıyla karşılaşmadan görevlerini sürdürüyorlar. Almanya'da iktidardaki Sosyal Demokrat Parti'nin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde tarihinin en ağır yenilgisine uğramasından sonra, (oyu yüzde 23'e indi) Başbakan Gerhard Schröder ile Genel Başkan Franz Müntefering'e ilk el uzatan, parti içi muhalefetin lideri Oskar Lafontaine oldu. La- fontaine hükümet politikalarına katılmadığı için 1999'da Maliye Bakanlığı'ndan istifa etmişti. Fransa'da Sosyalist Parti, François Hollande'ın liderliğinde zaferden zafere koşuyor. Yerel seçimlerde iki yıl önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin utanç verici yenilgisini unutturdu. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise efsanevi liderleri François Mitterrand'a bile nasip olmayan bir ba- şarı elde etti. Bu parlak tabloya ve seçimlere daha üç yıl olmasına rağmen Sosyalist Parti'de müthiş bir cumhurbaşkanı adaylığı yarışı başladı. Hollande'ın şimdiden iki sıkı rakibi var: Laurent Fabius ve Dominique Strauss-Kahn. Ancak sırf Sosyalist Parti çok şanslı diye girişilen bir mücadele değil. Her aday parti politikalarına yön verecek projelerle, küreselleşmenin getirdiği sosyal sorunlara çözüm önerileriyle ortaya çıkıyor.
Bizim sol totaliter Bu kadar örneği CHP'de de artık her aykırı sesin cezalandırılması anlayışından vazgeçilmesi gerektiğine inandığımız için sıraladık. Kemal Derviş, vizyonundan örgütlenmesine kadar yeniden yapılanma önerdi; gözdağı verilince kenara çekildi. Liderleri olmadığı için "Eşitler hareketi" diyebileceğimiz muhalifler, 28 Mart yerel seçimlerindeki başarısızlığın nedenlerinin sorgulanması talebiyle tüzük değişikliği ve seçimli kurultay istedi, 3 Temmuz'da başları giyotine uzatılacak. Benzer bir sonla karşılaşmamak için Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül yoğurdu üfleyerek yiyor. ABD dönüşü ziyaretimize geldi, konuştuk. İşte anlattıkları: "ABD'de kiminle görüştüysem, Türkiye'de demokrasinin esenliği için güçlü bir CHP'nin şart olduğunu söylediler. Son dönemde Türkiye'de 8 araştırma yaptırmışlar. Hepsinde de CHP kendini yenilemezse umut ve iktidar alternatifi olamayacağı sonucu çıkmış. CHP uzun süredir yeterli kamuoyu desteği alamıyor. CHP'lilerin de bundan mutlu olmadıkları açık. Ancak parti bir türlü karşılıklı suçlamaları bir tarafa bırakarak, ciddi, teknik, bilimsel bir toplum analizi yapamadı, ihtiyaç duyulan politikaları üretemedi. Özellikle Soğuk Savaş sonrası Türkiye'de solun stratejileri saptanamadı..." "Beni gençlik kollarından itibaren yetiştiren CHP'ye ve topluma hizmet borcum var" diyen Sarıgül farklı yöntemle yeni bir hareket başlatıyor: Geniş bir uzmanlar kadrosunun desteğiyle "Çağdaş sosyal demokrat parti programı ve politikaları" oluşturacak, sonra bu görüşlerini Anadolu'yu il il dolaşıp halka anlatacak. CHP Genel Merkezi bunu da "bayrak açma" olarak yorumlamamalı. Tam tersine Baykal'ın gösterdiği doğrultuda bir girişim görmeli. Öyle ya; ne diyor Baykal: "CHP'liler olarak çıkış noktamız; 'İktidar bana ne verecek değil, ben topluma ne vereceğim' olmalıdır..."
|