Ayıp oluyor!
Öyle uzun boylu tartışmalar yapmaya, felsefi analizlere, yüksek siyasete, istatistiklere, derin tahlillere filan ihtiyaç yok. Bir tek sözcük, "ayıp" sözcüğü, aslında her şeyi açıklamaya yeter de artar bile.. İşte "ayıp" sözcüğüyle çözülebilecek meseleler:
KILIK KIYAFET: Anayasa Mahkemesi kararları, Fransa'daki yasak, AİHM'nin yaklaşımı, kamusal alan tartışmaları.. Bunların hepsi hikâye.. Aslında olay son derece basit ve yalın: Başkalarının kılık kıyafetleriyle uğraşmak, her şeyden önce ayıptır! Bu işin 'utanma duygusu'yla ilintisi, ideolojiyle veya devlet düzeniyle ilintisinden çok daha fazladır.
SABETAYCILIK: Sabetaycı denilen bir grup varmış, bunlar gizli din taşırmış, kendilerini Müslüman gösterirlermiş ama aslında Yahudiliğe inanırlarmış, isimleri şifreliymiş, hepsi aynı mezarlığa defnedilirmiş, ortak amaçlarla hareket ediyorlarmış, bir insan Selanik veya İzmir kökenliyse ona dikkat etmemiz gerekirmiş.. Bunların da hepsi hikâye.. Basit ve yalın gerçek ise şu: Bir insanın kökenini, soyunu sopunu araştırıp ifşa etmek, buradan yola çıkarak hükümler çıkarmak, kelimenin tam anlamıyla ayıptır. Ve mesele bu kadar basittir.
MİSYONERLİK: Misyoner faaliyetleri almış başını gitmiş, Türkiye'de her gün kilise açılıyormuş, ulusal güvenlik tehdit altındaymış, Hristiyanlık propagandası yasaklanmalıymış.. Bu her biri kuşkulu ve tartışmalı hükümler için de "karşı tezler" ileriye sürmek, ikna için uğraş vermek abesle iştigaldir. Burada da işe yarar sözcük "ayıp" sözcüğüdür. Çünkü bizim inandığımız gerçek şudur: Bir insan kendisi için istemediğini başkaları için de istemez! Bunun dışındaki yaklaşımlar için ise fazla söze hacet yoktur.
MECLİS'TE MESCİT: Koca Meclis'te kadınların namaz kılması için bir oda ayrılmasından yola çıkılarak yapılan gürültüler için, kalkıp da din özgürlüğünün, ibadet özgürlüğünün temel insan hakkı olduğunu söylemeye filan gerek yok. Çıkarılan gürültü için, "Koca Meclis'te küçük bir odanın kadınların namaz kılmalarına imkan tanıyacak şekilde hazırlanmasının ne sakıncası olduğunu" sormak ve yanıtı beklemeden "ayıp oluyor!" tepkisini göstermek yeter de artar bile.. Gerisi boştur..
RUHBAN OKULU: İnsan haklarını ülkenin güvenliğine tercih edenlerin "Heybeliada Ruhban Okulu açılmasın!" yaklaşımında bulunmasını anlayabiliriz. Burada "ayıp" sözcüğü, etkili olmaya yetmeyebilir. Ama çocuklarına din eğitimi vermek için mücadele edenlerin, iş "Ruhban okulu"na geldiğinde yasakçı tavır geliştirmelerini anlayışla karşılayamayız. Ülkede kalan son Hristiyanlar için, din adamı yetiştirmek üzere okul açılmasını savunmak, her şeyden önce imam-hatip davasını savunanlara yakışır. İmam-hatip davasına sahip çıkanların Ruhban okulunun açılması tartışmasında bırakın karşı çıkmayı, sessiz kalmaları bile ayıptır.
DEP'LİLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ: Meclis'te Kürtçe yemin ettiler diye 10 yıldır hapiste tutulan eski DEP milletvekillerinin serbest bırakılmasını, toplumsal barış için önemli bir adım olarak görmeyip, "şehit edebiyatı" yaparak, çatışma yıllarının yaralarını kaşıyanlarla tartışmaya gerek yok. Onlara 'vatan severliğin'ne olduğunu anlatmak için vakit kaybetmeyin. Artık geride bırakılması gereken acıları yeniden gündeme getirmenin kimseye bir şey kazandırmayacağını anlatmaya da kalkmayın. Bunların yerine daha basit ve yalın bir gerçeği fısıldayın. Yani "Ama çok ayıp oluyor!" demekle yetinin.
|