| |
İçeriden mi, dışarıdan mı?
Aylardır konuşulan, içeriği tam bilinmeden binlerce yazıya konu olan ABD'nin ünlü "Büyük Ortadoğu Projesi" (BOP) nihayet gün ışığına çıkıyor. Georgia eyaletinin milyarderler adası Sea Island'da bugün aralarında Başbakan Erdoğan'ın da bulunduğu 20 ülkenin liderlerinin huzurunda açılacak BOP dosyasında ilk taslağa göre bir dizi değişiklik yapıldı. Adı "Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika İçin Girişim" olarak değiştirildi. Sınırları bir ölçüde daraltıldı. Başlangıçta Orta Asya ve Kafkas cumhuriyetlerini de kapsaması öngörülüyordu. Birbirinden çok farklı özellikler taşıyan onca ülke bir potaya konulursa, işin içinden çıkılamayacağı görüldü. Sivil toplumu hükümetlere baş kaldırmaya teşvik edecek reformlar istendiği izlenimini silmek için birçok paragrafı yeniden kaleme alındı. Ancak en önemli iki sorunun henüz cevabı verilemedi: BOP bir dıştan dayatma mı, yoksa bölge ülkelerinin eline tutuşturulacak bir kılavuz mu? Ortadoğu'nun önceliği demokratik reform- lar mı, Filistin ve Irak sorunlarının çözümü mü?
Dayatma olmasın ama... Türkiye, Filistin-İsrail sorunu çözümlenmeden Ortadoğu'da hiçbir şey yapılamayacağı, reformların da ancak iç dinamiklerle gerçekleşirse başarıya ulaşacağı görüşünde. Başbakan Erdo- ğan dün ABD'ye giderken bu çizgiyi bir kez daha vurguladı: "İç dinamikleri hesaba katmayan ya da dışlayan her değişim projesi sanal kalmaya mahkOrtadoğu'ya demokrasi perspektifi ve reform stratejisi sunulmak isteniyorsa, Filistin- İsrail ihtilafında şiddet politikalarına son verdiren ve Irak'ta durumun normale dönmesini kolaylaştıran açılımlar hayata geçirilmek zorunda." Türkiye'nin yanı sıra Rusya'dan Fransa'ya kadar birçok G-8 üyesi ile bölge ülkeleri de bu görüşte. Örneğin Ürdün Kralı Abdullah (Bugün o da Sea Island'da olacak), Araplar'ın reform- ların uygulayıcısı değil sahibi olmaları gerektiğini, ayrıca tüm ülkelere tek tip reçete hazırlanamayacağını söylüyor. Sonunda Bush yönetimi geri adım atıp Ortadoğu'ya demokratik reformlar dayatmak niyetinde olmadığını açıklamak zorunda kaldı.
Araplar reforma hazır mı? Ancak ABD, "Önce Filistin sorununun çözümü, sonra reformlar" yaklaşımını kabullenmeye niyetli değil. Tam tersine, Arap ülkelerine "Bu sorunu reformları engellemek amacıyla gerekçe olarak kullanmayın" uyarısında bulundu. Çünkü bölge yönetimleri, reform çağrılarını bugüne kadar hep bu bahanenin ardına sığınarak reddettiler. Hatta sorunun sürmesini tahtlarının güvencesi gördükleri için barışa değil savaşa destek verdiler. Bu ikiyüzlülük geçen hafta Arap sivil toplum örgütlerinin ortak açıklamasıyla bir kez daha dünyaya duyuruldu. Arap coğrafyasındaki tüm ülkelerden 34 sivil toplum örgütünün imzasını taşıyan ve "El Kuds El-Arabi" gazetesinde yayınlanan bildiride şöyle denildi: "Arap hükümetleri reformları Filistin sorununun çözümüne ve Irak'taki işgalin sona erdirilmesine bağlayarak halklarını ve uluslararası toplumu oyalıyorlar. Bu tutumlarıyla 'Filistin ve Irak'ın kurtuluşu, Arap dünyasında yolsuzluğun, işkencenin, zulmün, diktatörlüklerin, insan haklarına saygısızlığın devamına bağlı' demeye getiriyorlar..." Elbette Filistin-İsrail sorunu çözülmeli, elbette Filistin bağımsızlığını kazanmalı. Ancak Arap liderleri bu sorunu rejimlerinin devamı için kalkan olarak daha fazla kullanamayacaklarını görmeliler. Ya reform yapacaklar ya da totaliter rejimlerinin ürettiği şiddetle yok olacaklar.
|