Gazetecilerin Seçimi
Roma'daki yabancı basın merkezinde, gazeteciler de kendi aralarında seçim yaptı. Sonuçta İspanyol aday başkanlığı kazanırken ben de yardımcı seçildim
İspanya ve Rusya'da genel seçimler, Türkiye'de yerel seçimler, biz gazeteciler de yaklaşık 500 üyesi olan Roma'daki yabancı basın merkezinde kendi seçimlerimizi yaptık. Son bir ayda seçim kampanyası inanılmaz hızlandı, Alman, İspanyol, Fransız lobileri en hızlı çalışanlardı. İran asıllı başkanlık adaylarından biri seçim kampanyasını, başarılı bir başkanlık dönemi yaşayan Fransız meslektaşımın izinden gideceği şeklinde yaparken, ekonomi muhabiri Alman aday, ekonomi dünyasının önde gelenleriyle arka arkaya yaptığı toplantılarla göz doldurmaya çalıştı. Herkesi kahve içmeye davet eden Alman meslektaşımın sinirlerinin harap olduğu kanısındayım. Ancak seçmenlerin bir kısmının adayımızı görünce "Eyvah kahve sırası bize geliyor" diye kaçıp saklanmaları bu tezi doğrulamıyordu.
Bu iki adayın yanı sıra son dakikada bir İspanyol aday da ortaya çıktı. Vatikan uzmanı ve basın merkezinin eski üyelerinden biri olan meslektaşımız dişe diş bir seçim kampanyasının habercisi oldu. Tablo oldukça karışıktı, yaygın bir antipati nedeniyle Alman adaya oy vermeyeceğini söyleyen Alman dilini konuşan ülkeler, İspanyol adayı muhafazakar bulan kendi memleketlileri, "İranlı'dan başkan mı olur" tavrını sergileyen septikler...
Amerikan, Fransız, Bulgar, Alman bir grup arkadaşımın adaylığımı desteklediği seçimlerde haftadan haftaya seçmen kitlemin nasıl büyüdüğünü görmek de eğlenceliydi. Adaylığımı destekleyenler kendi referans gruplarını telefonlarla, e-mail'lerle bombardımana tuttular. Uluslararası organizasyonlarda Türklerin bir yerlere gelmesinin hep güç olduğu söylenir. Benim şahsi deneyimimde bu doğrulanmadı. Belki de açık ve demokrat bir Türk olarak tanınmanın getirdiği bir artı. Neredeyse tamamı erkek olan Ortadoğulu meslektaşlarımın tam desteği, Balkan ülkelerinden bazı yakın dostlarıma adaylığımı hatırlattığımda "Bize söylemene gerek yok komşu" şeklindeki şaka yollu sitemleri, Amerikan, Fransız, Alman, İngiliz, İskoç, İsviçreli, Avustralyalı, Latin Amerikalı pekçok dostun desteği hoş bir duyguydu. Bu arada kadın meslektaşların da tam bir destek verdiklerini söylemem gerekir.
Sonuçta başkan adayları arasından İspanyol aday kazandı. Ben yönetim kurulunda en çok oy alan iki adaydan biri olduğum için başkan yardımcılığına getirildim.
TÜRKİYE'Yİ TANIMAK İSTİYORLAR Basın merkezi tarihinde ilk kez bir Türk başkan yardımcılığı görevine geldi. Kadınlar günü nedeniyle davet edildiğim "Türkiye ve Türk kadının toplumdaki yeri" konulu toplantıda İtalya'nın önde gelen kadın derneklerinden Roma Şehri Kadınları Derneği bu yeni görevimi alkışlarla kutladı. Türkiye'yi daha yakından tanımak için inanılmaz bir açlık var. Bu açlığı yurtdışında kültürel anlamda tatmin edebilecek hiçbir temsil kuruluşunun olmadığı da sevimsiz bir gerçek. Ben hem gazetemi hem de ülkemi çok iyi temsil ettiğim duygusunu kuvvetli bir biçimde hissettiğim hoş bir hafta geçirdim ve sizinle paylaşmak istedim.
|