15 milyar dolarlık meraksızlık
Birkaç yüz milyon dolarlık kredilerin bile hop oturtup hop kaldırdığı bir ülkede... 15 milyar dolarlık askeri ihalenin "iptal edilmesi" büyük etki yaratmadı. Oysa, üstünde durulmalı. Hükümet ile Genelkurmay'ın ya da şahsen Genelkurmay Başkanı Özkök'ün bu konudaki uzlaşmasının da üstünde durulmalı.
Öncelikle, iptalle birlikte kamuoyunun açık bilgisine çıkıyor ki, tank, helikopter ve insansız hava aracı olmak üzere, "15 milyar dolarlık" ihale gündemdeydi. Deneyimler gösteriyor ki, 15 milyar dolarlık ihale 750 milyon dolar-1.5 milyar dolar arası bir "komisyon yekunu" da demektir ve o da iptaldir. O yabancı grupların Türkiye temsilcileri açısından ilginç bir tavır. İkinci önemli nokta, iptalin gerekçesinin, "Türkiye savunma sanayiinin bunları yapabilecek kapasiteye sahip olması" diye açıklanması. Bu hoş bir şey de... "Yeni" fark edilmesi tuhaf. Birkaç ay içinde öyle bir kapasite, kabiliyet ve teknoloji sıçraması olmayacağına göre, bu potansiyelin daha önce dikkate alınmadığı düşünülebilir. Tabii akla, "neden" sorusu gelir. Ardından da, "kimler dikkate almadı" diye sorulabilir. Çok istenirse, "dikkate almayanlar"a o hesabın sorulması da beklenebilir!
İhalelerin yerli firmalara yöneltilmesi dışında, dışarıya karşı politik-diplomatik bir koz olarak elde tutulmak ve kullanılmak istenmesi de muhtemel olabilir. Bunun ille de kötü bir ihtimal olması gerekmez. Bu durumda, hükümetin ve Genelkurmay'ın ya da Başbakan ile Genelkurmay Başkanı'nın bu tür bir koz üzerinde mutabık kaldığı varsayılır. Amacı ile aracında uzlaşılmış bir güzergah olduğu da. Bunların ileride, yerli yahut yabancı firmalara "pozitif ayrımcılık" yapılarak yöneltilmesi, üstünde uzlaşılan bir politikaysa, iptalle birlikte, aralarında İsraillilerin de bulunduğu firmalara karşı bu kez "ayıklama"nın da gündeme gelmiş olması ihtimaldir.
Benim özellikle bu konudaki "takıntılı" aklıma gelen bir soru, hani bir merak, "modern tank üretimi" yerli firmaların kabiliyeti dahilindeyse... Eski tankların "modernizasyonu"nun nasıl bu kabiliyet haricinde kalabildiği... Ve bu gerekçeyle de, yedek parça, donanım, onarım, hepsi dahil, 700 milyon dolarlık bir tank ihalesinin neden İsrail'e verildiği... Bu ihalede, şimdi tekrarlamayacağım ama defalarca yazdığım "inat ve ısrar"ın, gerek Genelkurmay'daki bazı itiraz raporlarının sümenaltı edilmesi, gerek Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nda kafa koparılması, gerek çeşitli sindirme operasyonları, gerekse İsrail'in Filistin'i ezişine göz yummak pahasına nasıl bu denli etkili olabildiğidir. O ihaleyle ilgili kuşkuları bulunduğunu sandığım Orgeneral Özkök ile Başbakan Erdoğan'ın son kararlarında, bunun da bir etkisi olmuş mudur, bilmiyorum tabii.
Ne olursa olsun, bu karar, bu yöneliş, içindeki tüm tereddütlerle birlikte, daha büyük ilgi hak eder. Hem parasal, hem politik boyutlarıyla... Hem de, son sıralarda "gerilim tarafları" olarak görünen hükümetle Genelkurmay, Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasında, çok önemli bir mevzuda "uzlaşma" olmasıyla. Yine meraktan, şu soru da akla gelebilir: İki taraf da aynı anda aynı şeyi mi düşünmüştü... Yoksa, birinden biri, diğerini ikna mı etti? Kim, kimi? Belki de, Müsteşarlığa gelmeden önce ABD'nin dünya çapında örgütlü, 2.5 milyar dolar ciroya sahip en önemli teknoloji-danışmanlık şirketlerinden "Booz Allen Hamilton"da çalışan Murat Bayar etkili olmuştur bu kararda.
|