Aşağılamanın merkezi gözünüzden kaçmasın
Irak'ta "Amerikan işkencesi" ve "askeri sapıklık"ın çarpıcı kanıtlarla da olsa bir "arıza" şeklinde öne fırlaması, yanıltıcı, saptırıcı ve işin özünü kaçıran etki de yapıyor. "Arıza"dan dolayı üzülünür, utanılır, özür dilenir, tazmin edilir, "bir daha olmaz" denir ve ardından da belki "şefkat" gelir. Ne olur o zaman! Bir devletin bir ülkeyi işgal etmesi... Kafasına göre bombalaması, kurşunlaması... Direnenleri "terörist" sayması... O ülkeye rejim ve kültür biçmesi... Gücün şımarıklığı ve sınırsız küstahlığı... Bunların hepsi birden sona mı erer?
*** Fotoğraflar, uyandırdıkları şiddetli tepkiye yol açtıkları gibi, "bilinç kayması" da yaratabiliyor. Meselenin özünün istila ve işgal olmasından, meselenin "kötü muamele, şiddet, işkence" gibi "insanlık dışı" uygulamalara kaymasına doğru. Oysa, bir ülkenin tamamı, bir "diktatörün hapishanesi" olmaktan çıkıp yabancı bir devletin hapishanesi olmuştur. Doğru; diktatörler, despotlar, tiranlar, monarklar, kendilerini ülkenin ve halkın sahibi zannederler. Ancak, adına demokrasi, medeniyet, özgürlükçü denen bir başkaları da, bir yığın saikle, kendilerini o diktatörlerin, o öteki ülkelerin, o öteki halkların sahibi, efendisi, banisi, hamisi sayar. Bu ikincisinde, yüzyılların biriktirdiği, kültürel, coğrafi, dini ve "medeniyete dair" ön kabuller ve "ötekilerin aşağılanması" vardır. "Aşağılama", sömürgeciliğin, emperyalizmin, dayatmacılığın, sözde medeniyet taşımacılığının, istilanın olmazsa olmazıdır. Ona içkindir. Asli unsurudur.
*** Bir halkın toptan aşağılanması olan ve bir sürü yalanla inşa edilen Irak işgali, üçbeş sapık ve kendinden geçmişin tercihi değil; en resmi, en meşru, en afili makamlarda alınan bir karar. Başkanıyla, Kongresiyle, ordusuyla ve müttefikleriyle bir devletin bir başka halkı ya da halkları "aşağılama" hare- katı. İşkenceci asker, bu "en üst aşağılama"nın; bombalı, füzeli, silahlı, istilacı aşağılamanın, en uç noktada "poz veren" uzantısından ibaret. Onlar namına özür dileyenler, bizzat o aşağılamanın komuta ve şiddet merkezi.
*** "Anti-war" yazarı Justin Raimondo, Northwestern Üniversitesi Tıp Okulu'ndan Prof. David Leo Gutmann'ın bir görüşünün ABD ordusunun raporlarına da ilham kaynağı olduğuna dikkat çekiyor: Gutmann, Arap kültürünün temel unsurunun "utanç-şeref" karşıtlığı olduğunu "bilimsel şekilde kanıtlıyor"! Nitekim, ona da atıf yapan ve üç subay tarafından hazırlanan "Irak'ta kalkışma" başlıklı rapor, "Şeref, Arap hayatında en üst değerdir; hayattın kendisinden bile değerli. Şerefini kaybeden bir erkek ölü sayılır. Utanç-şeref, Arap psikolojisinin akıldışı özelliğidir. Aşiretin ağırlık merkezi, utanç ve şerefin kültürel inşasıdır" diyor. Yani... Fotoğrafların açığa çıkması, sadece öfkeyi şiddetlendirmiyor, aynı zamanda yaygın bir "utandırma, şerefsizleştirme operasyonu"nun içinde sırıtıyor. Derin bir aşağılama kültürünün içinden fışkırıyor ve o sözde medeni kültürün, bu halkların "aşağılık, gayri medeni hayvan oldukları"na dair işkenceli-işkencesiz önyargılarını yansıtıyor. Yüzlerce fotoğrafın açığa çıkması elbette tepki yaratıyor ama, o fotoğrafların, üstelik emir-komutayla çekilmesi, "büyük aşağılama operasyonu"nun halkalarından biri. O yüzden, bir siperde, elinde bayrak, üstü başı yırtık, direnmeye çalışırken ölen Iraklı askeri aşağılayan "bizimkiler" ile, bu aşağılamayı aşağılık işkencelere taşıyanlar arasındaki mesafe çok da büyük değil! O mesafe gözünüzden kaçmasın!
|