Ülkenin bütün imajcıları birleşiniz!
Artık günün hangi anında okuyorsanız... İster henüz uyanmışken, ister birazdan uykuya devrilecekken... Dünyamızda medeniyet adına en aşağılık işkenceleri yapanların... Bölgemizde onlarla mücadele adına kafa kesenlerin... Ülkemizde küçük çocukların cinsel organına dahi elektrik verebilenlerin bulunduğunu unutmamanızı temenni eder, saygılar sunarım. Hayatın bir imajı vardır, bir de gerçekleri!
*** Düne başlarken "İşte bu!" dedim birden... Hürriyet'in başlığını çok tuttum: "İmaj bozuluyor." YÖK ve imam hatip gerginlikleri dış dünyada yarattığımız olumlu havanın bozulmasına yol açmıştı! İmaj mühimdi, imaj her şeydi ve imaj biraz kazındı mı, takke düşer kel görünürdü.
*** Bazen "samimiyetsiz demokrasi", sık sık "sonradan görme demokratlık" diye adlandırdığım tezahür, imaj meselesine çok önem verir. Kimimiz, önceki berbat koalisyon hükümetinin son deminde sarıldığı, sonra bu hükümetin üstüne eklediği "demokratikleşme hamleleri"ni, vicdani, insani, hukuki, adil ve hatta gecikmiş ve henüz yetersiz haklar olarak görür, benimseriz... Kimimiz, "imaj ve faça" meselesinden ötürü, abartılı övgülere, "post-modern heyecanlar"a, Batı takdirine kavuşmanın sevincine gark olur. Yoğurdu üfleyerek yemekten helak olmuş kimileri, belki artık bir kıvam oluşur diye umutlarla koklaşır... Derin, yaygın, tutarlı ve vicdanlı demokratlıktan pek nasiplenmemiş başkaları, bir kaymak tabakası döşenince "imaj"a bayılır; "demokrasi imajı" ile kendilerinden geçer. "İmaj tutkusu" kırılgandır. Gerçeklerle yüzleşme, gerçeklerin birbiriyle yüzleşmesi, toplum içinde sınıflar, ideolojiler, inançlar, idealler, fikirler arasındaki mücadeleler bakımından çok hassastır. Değişim, devinim içindeki bir toplumda, birtakım makbul reçetelere uygun "değişiklikler" dışında, ne ekonomide, ne siyasette, ne sosyal yapıda farklılıkların, alternatiflerin, çeşitli eğilimlerin mevcudiyetinden ve mücadelesinden hoşlanmaz. İmaj, gerilim kaldırmaz! Ne ekonomik reçetelerle oynanmalı, ne AB alfabesi sayılan bazı hamlelerin ötesine geçilmeli, ne toplumdaki derin haksızlıklara radikal biçimde kafa ve yürek yormalıdır. "Otomatik pilot"ta kalınmalı, her iktidar, kökeni, diğerlerinin gidiş ve kendisinin geliş dinamikleri ne olursa olsun, "imajcılar"ın "mutedil" güzergahına sadık olmalıdır.
*** Ülkenin bir yığın gerçeği üstüne, özellikle mağduriyetler, haksızlıklar, adaletsizlik temelinde arayışlara girmektense, "imaj kurbağaları" ürkütülmeden "realist demokrasi imajı" inşa edilmeli ve kifayet edilmelidir. Erdoğan ve partisi de bu arazinin haritasına denk düşmüştü. Yeni "muhafazakar demokrat" imajla, tüm sonradan görme "imaj demokratları"nı da tatmin ediyordu; çünkü, AB ile uyum için kimi hamleler yapıyor (bazı "imajistler" ABD konusunda da çok hassastır!), sarılıp öpüşüyor, lakin sosyal, ekonomik adaletsizliklerle yüzleşmeye dair kökten bir niyet arz etmiyordu. Ne zaman ki, en akraba olanlardan, aileden başlamak istedi, "imaj" zedelendi. Gerçekten köklü bir adalet, demokrasi, hukuk kültürü olup da, mesela sosyal adaletsizliklere, en azından Avrupa'da mevcut sosyal haklara filan da meyletseydi, iş dünyası ve medyaya karşı bunları savunsaydı, kimi gazete başlıkları şöyle olacaktı: "İmaj yıkıldı!"
*** Teselli vereyim: İmaj yıkılmadan imaj bozulmaz! Makyaj dediğin, her zaman tazelenir. Yeter ki siz gerilmeyin; imajınız her şey, insanların gerçekleri hiçbir şeydir.
|