100 yaş
Kıbrıs'taki oylama ve bunun etrafındaki tartışmalar bağlamında dış politikada siyasi analizin nasıl yapılacağı sorusu da gündeme geldi. Rum tarafını yanlış okuyan ve Rumlar'ın planın temel ilkelerinden ne kadar rahatsız olduklarını anlamayanlar, dünyadaki değişimlerden bahsedenleri küçümseyenler geçen sene Türkiye'yi yanlışa ittiler. Bu yanlış hükümetin milli çıkarları koruyan politikasıyla düzeltilmiştir. Son oylama sonucuyla Rum kesimi taksimi tercih ettiğini ortaya koymuştur. Kıbrıs Türkleri dünya ile yeniden entegre olma hakkına kavuşmuşlardır. Rauf Denktaş referandum sonrası yaptığı açıklamalardaki tutarsızlıklarında gösterdiği gibi halkını kaybetmiş, yeni dünyayı ise anlayamayan bir eski liderdir.
Dış politika ahlakçılığı Moda teoriler uluslararası ilişkilerde de arada bir parlasa da devletlerin düzeni sürdükçe küreselleşmenin getirdiği tüm farklılaşmalara rağmen temel bazı ilkelerin kalıcılığı anlaşılıyor. Dış politika yapımında sivil toplum örgütlerinin etkisi artıyor, kimlik siyasetinin önemi yadsınamıyor, savaşlar da nitelik değiştiriyor. Ancak dış politikayı belirleyecek uluslararası ilişkiler çerçevesini anlamak için kullanılacak temel kavramlarda ciddi süreklilik öğeleri de var. Bunlar üzerinde ciddi şekilde düşünmeyi sürdürmek de gerekiyor. Böylesi bir işe girişirken belki ilk başvurulacak kişilerden birisi de geçtiğimiz yüzyılın en önemli ve etkili kişilerinden olan 100 yaşındaki George Kennan'dır. Hâlâ beyni parlaklığından bir şey kaybetmemiş Amerikalı diplomat ve tarihçi 1946 yılında Moskova'da görevliyken gönderdiği bir rapor ve onun ardından 1947'de Foreign Affairs dergisinde X imzasıyla yayımladığı bir makaleyle ABD açısından Soğuk Savaş'ın doktrinini yani "çevreleme"yi (containment) tanımlamıştı. Sovyet Davranışının Kaynakları adlı makale Rusya'nın ve Komünist rejimin siyaset anlayışını tanımladıktan sonra "ABD'nin Sovyetler Birliğine yönelik politikasının temel öğesinin Ruslar'ın yayılmacı eğilimlerine karşı uzun dönemli, sabırlı ancak sağlam duruşlu, ve militan bir çevreleme olması" gerektiğini vurguluyordu. Sonuçta Sovyetler Birliği, Kennan'ın öngördüğü şekilde çöktü. Kennan'ın kendisi ise makaleyi yayınladıktan sonraki hayatının neredeyse tümünü doktrininin yanlış anlaşıldığını söyleyerek geçirdi. Kennan'ın temel argümanlarından birisi dış politikada ahlakçılığa yer olmadığıydı. Bu duruş ahlaki kaygılara kulak asılmaması anlamına gelmiyordu. Bir ülkenin kendi doğruluğunu sürekli abartarak hasımlarını ahlaken yargılamasını eleştiriyordu.
Yüzyıl Kennan'ını arıyor
Kennan'a göre "İyinin veya kötünün bütüncül olduğuna inanma hatasını yinelemeyelim. Hiçbir başka halkın tümü bütünüyle bizim düşmanımız değildir. Hiçbir halk hatta kendimiz bile kendimizin tümüyle dostu değiliz." İnsan haklarının dış politika unsuru olmasına şüpheyle yaklaşsa da Kennan belli bir ahlaki norma bağlı kalınması gerektiğini de hep savundu. Ülkesinin yarattığı bir canavar olarak gördüğü Pentagon'un kontrol altına alınamamasının tehlikelerine değinirken "Diplomasimizin başarısı her zaman olduğu gibi bundan sonra da özündeki dürüstlüğe ve amaçlarının açıklığına ve bunun uygulamasındaki netliğimize bağlıdır" diye de yazdı. Kennan gibi engin tarih bilgisine, ahlaki tutarlılığa ve felsefi derinliğe sahip birisi açısından bugünkü Amerikan yönetiminin yaklaşımı 1995'te verdiği bir mülakatta değerlendiriliyordu denebilir: "Hiç tereddüt etmeden, bu gezegenin hiçbir zaman, askeri gücü ne olursa olsun, tek bir merkezden yönetilemeyeceğini söyleyebilirim". Gerek ABD gerekse dünya bu yüzyılın Kennan'ını hâlâ arıyor.
|