| |
|
|
Trafik kazası mağduru!..
Adet edindim. A Takımı yayınından bir gece evveli daima haber nöbeti tutuyorum. Önceki cuma da böyle oldu. Sabaha karşı saat 04.00 sularında Dolmabahçe'de çay molası vermişken, ortalık gümbürdedi bir anda. "Len eyvah, bomba filan mı yine?" diye sarsılıp caddeye doğru koşturunca ne görelim? Üç araba birbirine geçmiş, haşat hallerde. Durumu görünce çekimi filan unutup yaralı varsa kurtarmaya kalkıştık önce. Diğer arkadaşlar parçalanmış ticari taksi ve hemen önünde ağır hasarlı yatan küçük özel otomobile seğirtirken ben yakınımdaki 3. araca yöneldim. Töbe töbeee!.. Baktım ki direksiyon başında sersemlemiş, şoka girmiş genç bir adam var. Hemen eğildim, sordum. Ve dinleyin sonrasını; -Geçmiş olsun kardeş. Nasılsın? Var mı bir yerinde bir şey? -(dili dolanarak) Yoooo!.. Hem sana ne, sen ne karışıyorsun? -Tamam kardeş. Ama lütfen kıpırdama. Bak Allah korudu seni. Ambulans çağıralım. Doktor gelip bir baksın. Aşırı alkollü olduğu belli olan genç adam zor bela dışarı çıkıyor aracından. Sonra son derece yumuşamış hallerde boynuma sarılıp ağlamaklı oluyor. Bağırıp "su getirin" filan diyorum telaşla. Sonra tıbbi yardım gelene kadar ayık tutmaya çalışıyorum onu. Geldi çarptı bana Derken polisler geliyor, soruyor: -Geçmiş olsun beyefendi. Küçük bir alkol testi yapacağız size. Olayı da anlatın nasıl oldu? Genç adam kısık gözleriyle çevreyi şöyle bir taradıktan sonra bakışlarını üzerimde sabitleyip parmağıyla işaret ediyor beni: -İşte bu memur bey. Bu Savaş Bey tam önümde selektör yaptı bana. Gözlerim kamaştı. Sonra da geldi çarptı bana. Polisler şaşkınlıkla bana dönüp bakıyor. Ben onlardan daha şaşkın vaziyette bir adama, bir etraftakilere bakıyorum. Adam devam ediyor; -Beni bırakın, Savaş Bey'e yapın alkol testini. Derken bir başka yurttaş atılıyor ortaya. Güya koltuk çıkacak, destek atıp savunacak beni: - Kardeşim Savaş Abi alkollü tamam. Ama o senin gibi değil ki. İçmesini bilir...
|